Bölüm 51 "KARAR"

30 2 1
                                    

Kalbim yerinden sökülüyormuşcasına acıyordu. Doğan bu hayatda bana destek olan tek insan olarak kalmıştı, bana sevgi veren, beni koruyan, önemseyen, değerli olduğumu gösteren tek insan. Onu kaybedecek olma düşüncesi bile beni üzüyordu. Dün gece o çok incinmişti gururu kırılmıştı. Bir adama o çocuk başkasındanda ola bilir denilmesi çok berbatdı.

Dün geceden sonra aramıza mesafe koyacağından emindim, berkide çocuk doğana kadar DNA ya kadar bir ihtimal diye düşünerek benimle konuşmaya devam edecekdi ama hiç bir şey esgisi gibi olmayacaktı.

Onu ilk öptüğüm gün, bana ilk yardım ettiği an sanki dün gibi aklımdaydı. O hayatıma çok şey katmıştı.

Ben çok aptal bir kadındım, elimdeki değerini asla bilemedim, aklım olmayacak kişilere kaydı. Aptal.

Derin bir nefes alarak yerimde doğruldum. Ağlayıp sızlamaktan geçmişti artık benim hayatım. Ben bu çirkin hayata muhtacdım bu iğrenç hayat asla toparlanmıyordu, daha ne ola bilirki dediğim her an başıma daha kötüsü geldi, sevilmeyen birisiydim berkide hayat tarafından, o yüzden en kötüsü bana yaşatarak pes etmemi istiyordu. Bende pes etmemeye yemin etmiştim, ancak çok yorgundum, derin bir uykuya ihtiyacım vardı.

Yatağımdan kalkarak banyoya gittim. Banyodaki işlerimi bitirerek çıktım. Dolaptan kısa lila bir elbise alarak giyindim. Aynadaki yansımama baktım gözlerim ağlamaktan şişmiş ve morarmıştı. Hafif makyaj yapıb saçlarımı at kuyruğu yaptım.

Telefonumu alarak Doğana ve Acara mesaj attım. "Ben otelin altındaki kafede kahvaltı yapacağım müsaitsen gel konuşmamız gerek" Doğana Acarda gelecek ve Acarada Doğan gelecek yazdım.

Ayakkabıları giyinip odadan çıkana kadar ikiside cevap vermişti geliyorlardı. Onlarla konuşacağım konu az önce kendi kendime verdiğim sorulardan ileri çıkarak sonuçlandırdığım bir fikirdi.

Kafeye girip 3 kişilik kahvaltı sifariş ettim, bahçe kısmında oturmuştum hava çok güzeldi sıcaktı, azıcık esintide vardı.

Yarım saat sonra ikiside gelmişti aynı anda, kahvaltılarda onlardan biraz önce gelmişti. İkisi ilede selamlaştım ve karşıma oturdular yan-yana. 2 kardeş ve onları bir-birine daha fazla düşürmüş 1 kadın.

Çaylarımız gelmişti. Ben çayıma şeker atarak kurcalamaya başlamıştım.

"Nasıl oldun?" dedi Acar ona baktım biraz endişeli gözüküyordu ne söyleyeceğimi merak ediyordu. Aynı hiss Doğandada vardı ama bana kırgın olduğu her halinden belliydi. "Daha iyiyim"

"Bizimle ne konuşacaktın?" dedi Doğan ellerimi masanın altında birleştirerek sıktım. Sahte bir gülümseme ile "önce kahvaltı yapsaydık" dedim.

"İştahım yok, söyle ne söyleyeceksen" dedi Doğan.Tamam anlamında başımı saladım derin bir nefes aldım.

"Ben düşüdümki artık bu ölkede yaşamamıza gerek yok, ben Türkiye dönmek istiyorum" Acara baktım "buraya bazı sebeblerden kaçarak geldik, ama kortuklarım zaten başıma geldi burada yaşamak istemiyorum, geri dönelim" dedim göz devirerek Doğana baktım.

"Eminmisin? Buradaki doktorlar daha iyi Doğuma kadar..." dedi Acar ve lafını kestim "Türkiyedeki doktorlarda iyi" dedim sustu ve cevap vermedi. Bir süre sessizlik oldu bu arada Doğan ve Acar bir-birlerine bakmıştı.

"Nasıl istersen, orda daha rahat edeceğini düşünüyorsan öyle olsun" dedi Doğan Acarda onu kafası ile onaylamıştı ikiside aynı fikirdeydi.

"Biz Acarla konuşur hal ederiz kalan işleri" diye devam etti Doğan uzatmayarak sanki bir an önce gitmek istiyordu. "Söyleyecek başka bir şeyin var mı?"

İşin TehlikesiWhere stories live. Discover now