Gözlerin Yaşama Sevincim

2.5K 183 28
                                    

6 AY SONRA

Sabah olup uykumuzdan uyandığımızda kollarımı Akif'imin beline sımsıkı sardığımı fark ettim. Yüzüm saçlarına gömülmüş, bacaklarımı bile etrafına sarmıştım.

Bu halde ben olsam sıkıntıdan uyuyamazdım, terden saçları alnına yapışmıştı. Kolunu göğsüme yaslamış, öyle masumca uyuyordu hala.

Bugün pazar olduğu için iş yoktu ve tembellik edebileceğim en güzel yerdeydim. Akif'imin kollarının arasında...

Kolumu yastığa dayayıp uyuyuşunu izledim bir süre, mavi gözlerini çevreleyen, yanaklarına dökülmüş olan gür kirpikleri bir çok kadını kıskandıracak kadar güzeldi.

Kirpikleri aralanıp mavinin en güzel tonunda olan gözleri odağını yavaş yavaş bulurken, burnunu göğsüme sürtüp kokumu içine çekmesini izledim. Gözleri gözlerime çevrildiğinde iç çekmek istedim, derin derin iç çekmek istiyordum ona bakarak.

Dudakları kıvrılırken uzanıp ufak bir öpücük bıraktı dudaklarıma, ayaklanmak için benden uzaklaştığında sanki üşümüştüm bile. Onun yeri benim kollarımın arasıydı artık, başka türlüsü kabul edilemezdi.

O banyodaki işlerini hallederken bende gidip çay suyunu koyup kahvaltılıkları çıkarttım. Dar bir eşofman ve gri bir tişört giyerek yanıma geldiğinde, kollarını belime dolayıp yanağını da sırtıma yasladı.

"Akşama çocukları çağırıp içsek mi acaba? Bayağıdır toplanmıyoruz, cenazeden beri." Sabah işe gideceğimiz için içemezdik.

"Akif'im sabah herkes işe gidecek, cumartesi günü yapalım istersen toplanmayı." Yeni aklına gelmiş gibi başını olumlu anlamda sallarken eğilip dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurdum.

Yaptığım peynirli omleti tabaklarımıza bölerken beni izliyordu baygın bakışlarıyla. Bu aralar işler yoğun olduğu ve kas gücüyle çalıştığım için vücudum daha da irileşmişti.

Akif banyodan çıktığım zamanlarda, üstümü giyinirken yada böyle baş başayken beni uzun uzun izlemeyi alışkanlık haline getirmişti. Buna bir itirazım olmadığı gibi hoşuma da gidiyordu onun tarafından beğenilmek.

Kahvaltıyı yaptıktan sonra uzun zamandır yapmayı istediğim bir şey olan kıyafet alışverişini aradan çıkartmak istedim. İç çamaşırlarım hariç diğer herşey dar geliyordu bana.

Kenarımda oldukça iyi bir meblağ birikim yapmıştım, Akif benimle gelmeyi kabul ederse şahane olurdu. Bulaşıkları makinaya yerleştiren mavi gözlümün işi bittiği gibi konuyu açtım.

"Akif'im, merkeze gidip alışveriş yapmak istiyorum kendime. Sana uyarsa birlikte gitmeyi çok isterim, senin zevkine göre giyinmek güzel olur." Dudaklarını ısırıp beni baştan sona süzdü yine, kafasını sallayıp onaylarken yüzünde ufak bir gülümseme oluşmaya başlamıştı.

Arabada ellerimiz sık sık birbirini bulurken, merkeze yaklaştıkça insanlar görmesin diye samimiyeti evimize bıraktık. Aslında ayrı ayrı evlerimiz olsa bile çoğunlukla iki evde de beraber kalıyorduk.

Alışveriş merkezinin kapalı otoparkına aracı park edip asansörle giriş katına çıktık. Akif beni büyük bir mağazaya yönlendirdi hemen, vitrininde 'tişörtlerde bir alana bir bedava' yazısı büyük harflerle yazılmıştı.

Beğendiği tişörtlerin büyük bedenlerini alıp üstüme tutuyor ve hoşuna giderse bana veriyordu. Yanımıza gelen mağaza personelinin üstümde gezinen bakışları beni o kadar rahatsız etmişti ki Akif'in dibine kadar girmiştim.

"Yardımcı olabileceğim bir konu var mıydı beyefendi?" Akif'in gözlerini görünce yüzü allaşıp dudakları aralandı kızın.

Bir saniye önce beni süzerken, bir saniye sonra sevgilimin gözlerinden gözlerini alamıyor gibiydi. Ters ters verdiĝim cevapla hızla yanımızdan ayrıldı.

"Gerek yok, kendimiz halledebiliriz." Akif hafif bir gülümsemeyle bana döndüğünde yanağımın içini ısırdım.

Onu buracıkta öpmek istiyordum, herkese onu benim kaptığımı göstermek istiyordum. Ama ona zarar verebilecekleri düşüncesi kanımı donduruyordu.

Elime tutuşturduğu ondan fazla tişört ve birkaç pantolonla kabine doğru yönlendirdi beni. Kabinin içindeki aynadan giydiklerimi kontrol ederken kapımı açıp Akif'e de gösterdim.

Kabin oldukça geniş olduğu için onu tek kolundan içeri çekip denemelerime bu şekilde devam ettim. Bazılarını beğenmemiş, 'bu olmadı' yada 'bu fazla iyi, bunu almayalım herkes sana bakar yoksa' diyerek beni güldürmüştü.

"Yanımda sen varken emin ol ki kimse bana bir kezden fazla bakmaz." Onu önüme çekip kollarımın arasında sararak aynaya çevirdim bizi.

Öyle güzel duruyorduk ki birlikte, eğilip boynunu öperken gözlerimi aynadan ona diktim. Aralanan dudaklarının arasından, dişleriyle hafif sıktığı pembe dili görünüyordu.

Belini sardığım kolumla çenesinden tutup kendime çevirerek dudaklarına kapandım. Dilini ağzıma itişine istekle karşılık verip sevdiğini bildiğim gibi dilini emmeye başladım. Kendimi ona iterken elleri istemsizce aynaya yaslanmıştı, ona hemen burada sahip olacak kadar gözüm dönmeden önce kendimi geri çektim.

Kızaran yüzü ve şişmiş dudaklarıyla tapılası bir görüntüsü vardı. Baygın bakışlarla yüzüme bakıyordu. Kapı çaldığında aniden korkuyla kapıya döndü, aynadan bana çevirdiği gözleriyle panikle bakıyordu.

"Dolu" diye sert bir sesle konuştuğumda uzaklaşan adım seslerini duyup rahatladı. Beğendiğimiz tişört ve pantolonları alıp kasaya yöneldik.

İki poşet kıyafetle bu mağazadan çıkıp başka bir mağazaya yöneldik. Burda pek bir şey beğenememiştik, birçok mağaza gezdikten sonra iç giyim mağazasına girip biraz yedek iç çamaşırı aldım.

Akif avmdeki bir kafeye yönelip kahve içelim diye tutturduğunda yandaki makyaj ve sağlık malzemeleri satan mağazaya yöneldim.

"Canım sen otur, ben şurdan traş köpüğü falan alıp geleyim. Bana da sütlü kahve sipariş et, hemen geliyorum."

Mahalledeki markette satılan traş köpüğü pek iyi gelmemişti cildime, bir kaç traş bıçağı ve yedek uç aldım. Traş köpüklerinden hassas ciltler için yazanlardan da alıp kasaya yönelirken gözüm bir reyona takıldı.

Renk renk, boy boy kayganlaştırıcılar rafta diziliydi. Adımlarım kendiliğinden o reyona yöneldi, aromalı, kokulu, yenilebilir, bir çok çeşidi vardı. Hayretle incelerken bir tane büyük boy alıp kızaran yanaklarımla kasaya ilerledim.

Kasadaki kız elimdekine ve kıpkırmızı olmuş yüzüme bakıp hafifçe gülümsedi. Parayı ödeyip koyu renk bir bez çantaya aldıklarımı yerleştirip hızla Akif'imin yanına ilerledim.

Ben masaya oturduktan bir kaç dakika sonra siparişlerimiz geldi, Akif yüzümü dikkatle inceleyip elinin tersini yanağıma bastırdı gülümseyerek.

"Bir şey mi oldu Ali'mm, yanakların kıpkırmızı olmuş." Kahveden büyük bir yudum alıp kafamı iki yana salladım.

"Bilmiyorum, senin yüzünden olmuş olabilir." Kaşları hayretle yukarı kalkmıştı söylediklerimle.

"Ne yapmışım yine acaba ben, niye benim suçum oluyormuş." Gülerek söyledikleriyle dudağımı yalayıp masada ona doğru eğildim, fısıldayarak konuşurken gözlerimi gözlerinden bir saniye bile çekmemiştim.

"Dün gece beni heveslendirip uyuya kaldığın için, öpüşmemiz aklıma geldiği ve insan içinde olduğum için yaşadığım utancın sebebi sensin Akif'im."

Dudakları çapkın bir gülüşle kıvrılırken o da benim gibi masaya eğilip fısıldadı.

"O zaman eve gidelim de telafi edeyim dün geceyi, ne dersin Ali'mm."

Kimsesiz AliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin