Aşk?

163 10 14
                                    

Jeon dediği gibi gerekli olan herşeyi atmıştı. Şimdi ise şirkete doğru yürüyordum, yine. Evet yürümeyi seviyorum. Yani bacaklarım ağrısada seviyorum işte. Hem bedavaya. Oh ne güzel. Her neyse, yürüyordum işte. Az kalmıştı zaten. Elime telefonu alıp saate baktım. Saat 8:50'tu, Jeon bana saat 9:00'da gelmemi söylemişti zamanlamam harika cidden! Her neyse, çok mu her neyse diyorum? Şirkete varmışım. Dediğim gibi az kalmıştı zaten. Jeon demişti ki en üst kata çık, yani odama. En üst kata çıkmak için asansör'ü çağırdım. Asansör açıldığında karşımda bana kartı veren adamı gördüm? Maşallah. Yakışıklıymış. Hiç fark etmemiştim. Gülümseyip yanına gittim. Ben ağzımı açmadan "Merhaba Tae. Nasılsın? Sanırım bugün ilk günün hm?" bismillah "Ah evet bugün ilk günüm. İyiyim, sen nasılsın?" "Seni gördüm daha iyi oldum dostum!" deyip bana gülümsedi. Bende ona tabii. Asansörden indik. İnince "Ben Bogum! Sonra görüşürüz Taee" diyerekten yanımdan ayrıldı. Sıcak kanlı biriydi. Sevdim onu! Jeon'un odasının kapısını tıklattım. Geçen günden sonra artık tıklatmaya karar verdim. O neydi be! Ses gelmeyince içeri girdim. Kimse yoktu. Güzell.

-

Sözümü geri alıyorum. Şimdiden sıkılmıştım. Pf bura çok sıkıcı. Herşey siyah. İçim karardı gerçekten! Bune ya siyah siyah. Şöyle cıvıl cıvıl renkler gerekli buraya! Masaya oturayım derken birşey düştü. Yere baktım. Bune lan? Bu benim resmim değil mi? Kağıdı elime alıp baktım. Cidden bu bendim? What??? Ben ne alaka lan. Jeon'un seslerini duyunca kağıdı hemen yere attım. Bakmayın öyle yerini bilmediğim için attım aaa. Jeon içeri girip bana gülümsedi. "Erken gelmişsin." bende gülümseyip "Oh hayır saat 9:00'u geçeli çok oldu." deyip telefonu gösterdim o ise "Saat 9:30'ta gel demiştim?" deyince şok geçirdim. Kafamı sikeyim. Nasıl okuduysan mesajı. Gülüp "Önemli değil, yan odaya geçebilirsin. Orası senin odan." kafamı sallayıp odadan çıktım. Ve yan odaya gittim. Tamam. Evet. Burası resmen cıvıl cıvıldı. Yani resmen? Tam zevkime uygun! Yes beee

-

Bogum ile konuşuyordum. Gerçekten komik biriydi. Beni çok güldürüyor! Son kez gülüp" Bogum yeter be gülmekten öleceğim artık!" oda gülüp" Tamam tamam bu sondu! " dedi. Dediği an bir ses geldi. Yerimden sıçradım. O nasıl ses amk. Sanki birşey kırıldı? Hobi gelip "Tete Bay Jeon seni çağırıyor." dedi. Ona karşılık kafamı salladım. Ve odaya doğru yürümeye başladım. Odanın önüne gelince kapıyı tıkladım. Ses gelmedi. Yine tıkladım. Yine ses gelmedi. Dayanamayıp içeri girdim. Sikeyim! Koşarak Jeon'un yanına gittim "İyi misin?" deyip eline baktım. Tanrım o ses burdan geliyormuş! Herşey dağınıktı. Yani gördüğüm kadarıyla masadaki herşey. Ben onun eline bakarken oda bana sinirli bir şekilde bakıyordu. "Bekle yardım çağıracağım." deyip tam kalacaktım ki "Hayır, çağırma." deyince yüzüne baktım ve "Şaka mı yapıyorsun? Elin kanıyor." dedim o ise bana karşılık bağırarak "Hayır dedim sana" deyince sustum. Ne oldu? Neden bu kadar sinirli? "Jeon ne oldu? Neden bu kadar sinirlisin?" dediğim anda sertçe duvara itti beni ve kolumu tuttu "Ben mi sinirliyim ha? Sinirli miyim ben!" bağırarak konuşuyordu. Ve ayrıca kolumu çok kötü sıkıyordu. Ama bunu umursamadan "Sesini alçat. Ayrıca bir kendine bak! Ne yaptığını bile bilmiyorsun! Hiç birşey yapmadım ben ve bana bağırıyorsun?" dediğim şeye sesli bir şekilde gülüp "Bilmemezlikten mi geliyorsun? Yoksa gerçekten gözün mü kör? Beni görmüyor musun! Senin için ne kadar yanıp tutuştuğumu görmüyor musun?" dedi ve kolumu daha çok sıktı "Bırak beni!" dediğimde sertçe bana baktı. Gözlerim dolmuştu. Canım acıdığından değil. Jeon'u hiç böyle görmemiştim. Yüzüne baktığımda sert bakması düzelmiş ve beni bırakmıştı. Hemen koşarak odadan çıkmış ve lavoboya gitmiştim. Kendimi yere atıp elimi kalbime koydum. Acıyordu. Kalbim çok acıyordu. Yoksa patronuma aşık mı olmuştum?

-

Evettt bu kadardı
Yazmaya üşendim walla kızmayın
İyi bayramlar bu aradaaa
Öbtüm
Yıldıza basmayı unutma!

In Lak'ech. ¦¦Taekookحيث تعيش القصص. اكتشف الآن