SADECE BİR HEDİYE

48 2 0
                                    

Bazen insan anlatmadan anlanilmak ister , bağırmasada duyulabilmek , ağlamasada teselli edilmek ,yardim istemesede yardim edilmek .

Herkes isterdi bunu . Herkes isterdi hayatinda kendisini her şekilde anlayan gözleyen dinleyen seven biri olsun .

Bir çicek nasıl susuz yaşayamaz ise bir insanda sevgisiz yaşayamazdı , değer görmeden yaşayamazdi.

Yapılan bir araştırmaya göre çocukken sevgi gormemiş kişiler büyüdükleri zaman inthara daha meyilli olurlarmış ,sevgi gormüşlere kıyasla .

Sevgi görmemiş insan dikensiz güle benzerdi  . Dikensiz gülü kullanan çok olurdu . Dikensiz gul kimsede yara açmazdî .dikensiz gül sadece bir objeydi .ama dikenli gül öylemi. Onu seven dikenine katlanırdı . Onu zorbulmuşluğu ile suya koyardı .kıyamazdı. Dikenlerini kesmeye cesaret edemezdi korkusundan , canini acitabilirdi. Nede olsa dikenleri vardı ve o dikenler o güle tohumları ile bahşedilmişti . Dikensiz gül sahte idi . Dikensiz gül zamaninda sadece bir dal parçasıydı. Toprağaa ekildide gül oldu .

Boyleydi . İnsanın kendisini hemcinslerinden ayirtan birşey olmalıydi.

...

Park jimin den

Nefesimi tuttum. Kalbimin hizını yavaşlatmalıydım , yoksa ölecektim . Heycandan .

Dun gece yoongiye kendisine hediye vereceğimi ve bara gelmesini söylemiştim. Şimdi ise onu bekliyordum. Heycandan her dakika elim ayağıma dolaşıyor ve hata yapıyordum . Tabi bu hatalar bana azar olarak geri dönüyordu.

Bir yanım yoonginin hemen gelmesini istiyor bir yanim ise ben heyecanimi yenene kadar geciksin istiyordu .

Peki ben ne istiyordum ? Yoongi butün gece hediyenin ne olduğunu sormuştu, diyemedim hediye benim diye .

Diyemedim sana verecek tek şeyim,  aşkim diye.

Ne diyeceğini ne söyleyeceğini hiç bilmiyordum. Bende ne diyeceğimi nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum .

Beni sevmesinin acizliği vardı üzerimde . Bana olan hislerinin utangaçlığı vardı . Bilmiyorum nasıl bu kadar çabuk bağlandım. Sadece yardim etti bana , sadece hakkı olanı esirgedi benden .

Bu yaşıma kadar hiç kimse girememişti kalbime , kimse hayatımda bu kadar çabuk yer edinenmemişti , peki o nasıl bu kadar hizlı kalbime taht kurmuştu ki. Ona bu kadar bağlanacağım neyi vardı ki veya onun bana bu kadar çabuk bağlanacağı neyim vardı .

Ahh bilmiyordum bilemiyordum ve düşünmekte istemiyordum . Şuan tek yapmak istediğim şey elimdeki tepsiyi sapa sağlam bir şekilde rotasından şaşmadan varış noktasına ulaştırmak tı.

Yürüdüm yürüdüm ve varış noktasına vardım. Elimdeki tepsideki bardakları masaya düzmek amaçlı eğildiğimde masadaki herkesin kalkıp birden eğildiğine şahit. oldum neydi bu şimdi .

Umursamadan elimdeki son bardağida masaya bırakıp doğruldum . Arkamı döner dönmez gördüğüm siluet yetmişti bana . Neden eğildiklerini o an anlamıştım.

Heycandan kalbim titrerken yavaş adımlarla yaklaştı bana . Kimseye doğrulması icin bir isaret vermemiş susan müzik ve yarı eğik insanlar eşliginde daha çok yakinlaşarak elimdeki tepsiyi alıp arkamdaki masaya uazatarak bıraktı.

Gözlerim , onun haricindeki heryerde cirit atıyordu. Neyin utangaçlığını yaşadığımı bile bilmiyordum . Ama genede utaniyordum , sakliyordum kendimi .

Tuttu elimi , nerden geldiğini bilmediğim cesareti ile . Yön verdi bana . Sakin adımlarla çıktık merdiveni , teker teker , hiç konuşmadan . Rotamız belliydi . Varacağımiz nokta .

A HARTLESS WHOREWhere stories live. Discover now