inci güzeli,

346 29 12
                                    

merhabaa, buradaki jeongguk'un feminen bir tarzı, utangaç bir kişiliği var hoşunuza gitmiyor olma ihtimalini göz önünde bulundurarak bu açıklamayı yapıyorum

ayrıca taehyung, jeongguk'un ondan hoşlandığının ve sürekli onu izlediğinin farkında değil, gözlerinin hiç buluşmaması da bu yüzden. tae biraz dengesiz, kendi de ne istediğini bilmiyor bu zamana kadar monotonlaşmış hayatında hiçbir değişiklik yapmadığı için

• cigarettes after sex - cry
• christophe luciani, raiFa - one thousand stars for you
• morphine - claire
•duran duran - come undone

iyi okumalar💌

✩✩✩✩

gözlerim bulunduğum yerin duvarlarında, garip insanların yüzlerinde geziniyor. fakültemizin yapma kararı aldığı küçük(!) çaplı partideyim. bu üniversitedeki son senemiz olduğu için mezun olacakları bu yolla kutluyorlar. tek başıma, ufaktan da huzurluyum. ne kadar huzurlu olunabilinecekse tabii, son ses açılmış müzik ve çığlık atan insanlar başımı ağrıtan asıl sebep.

bakışlarım etrafı turlamaya devam ettiği sırada biri çarpıyor gözüme; omuzlarına dökülen kumral saçlarını kulağının arkasına çekingen bir tavırla sıkıştıran, büyük kahverengi gözleri korkakça etrafta turlayan küçük bir beden. nereden tanıdık geldiğini düşünüyorum bana, aklıma gelmiyor öncesinde. fakat sonrasında hatırlıyorum.

utangaç, kimse ile konuşmayan güzel gözlü Jeongguk.

ortak derslerimizin çok az olmasına rağmen onlarda bile kimse ile konuşmaz, ders aralarında ise bir başına bahçede, çimenlerin üzerinde oturur bu çocuk. göz göze geldiğimiz gün sayısı oldukça az, başını ürkek bir kuş misali eğdiğinde yüzünde oluşan ifadeyi görmek imkansız.

düşüncelerimi bir kenara bıraktığım vakitte bu sefer de onun burada ne yaptığını düşünmeden edemiyorum. böyle ortamlar onun gibilere göre değil.

oturduğu masada yine tek başına, garsonlar yanına doluşup güzelliğinin etkisinden kurtulduklarında ne istediğini soruyorlar, jeongguk ise hepsini nazikçe reddedip bir şey istemediğini söylüyor.

normal şartlar altında konuşmayı istemeyeceğim biri, gereksiz bir kişi bana göre.

fakat durum değişiyor, ayaklanıyorum. çünkü istemediği hâlde ona sarkıntılık eden iki üç kişi var. onlar ile baş etmesi mümkün değil bu çocuğun. acınası bir halde değil, o an kendimi savunma tarzım böyle düşünmeme sebep oluyor. neden onu savunmak istediğimi bilmiyorum.

ellerim cebimde, onlara doğru gidiyorum. kalçamı masaya yaslayarak jeongguk'a bakıyorum. şaşırmış olduğu, kocaman açtığı bambi gözlerinden ve aralanan dudaklarından belli.

"burası oyun alanınız değil, liseli ergenler gibi sizi istemeyen kişilere sarkıntılık etmeyi bırakın. ben de partinizi rezil etmeyeyim."

itirazcı nidalar kulaklarıma dolarken çocuklar beklemeden yanımızdan ayrılıyor, jeongguk'un gözleri büyülenmiş gibi ayrılmıyor üzerimden. onu buluyor benim de bakışlarım. göğsümün hafif aşağısına doğru uzanan küçük ele, elimde olmayan bir şaşkınlık içerisinde bakıyorum.

"merhaba, jeongguk ben." diyor. havada asılı kalan elini sıkmamı istediği belli fazlaca. tereddüt ediyorum önce fakat bu tatlı çocuğu kıramıyorum. oldukça küçük olan elini, ona nazaran büyük kalan elim ile kavrıyorum."taehyung." demekle yetiniyorum kısaca, utandığı oldukça belli. boştaki eli ile gözlerini kapatan ince tutamları kulağının arkasına sıkıştırıyor. o sırada onu daha yakından inceleme fırsatı buluyorum. kulaklarındaki inci küpeleri, beyaz tül elbisesi, parlak ve yumuşak görünen saç tutamları, dolgun, kiraz rengi dudakları, uzun kirpikleri, beyaz teni ve yıldızlarla dolu gözleri. kusursuz bir güzellik gibi geliyor gözüme, dokunmaya kıyılamayacak türden saf.

santa monica, tkWhere stories live. Discover now