3

20 6 0
                                    


büyülü gülüşün ve büyülü şelale

Zaman kavramını hissetmediğim bir süre geçiriyordum. Beomgyu muydu zaman kavramını unutturan yoksa bu büyülü yer mi bilemiyorum ama burası insanı içine çekiyor ve bırakmıyordu. Sabahtan beri Beomgyu'nun çayında içmiş, onu daha yakından tanıma fırsatı bulmuş ve periler hakkinda merak ettiğim her şeyi sormuştum. Mesela istedikleri gibi peri tozu dökemezlermiş. Ah Tinker Bell, hayallerimi yıktın!

"Peki büyük binalarda yaşamak nasıl bir his? İhtiyaçlarınızı karşıladığınız büyük binalar varmış, oraya gidip ellerinizde poşetlerle çıkıyorsunuz."

Tabii ki Gyu'nun da merak ettikleri vardı. Uzun süredir bu turuncu. pofuduk koltukta oturuyor ve sorularını cevaplıyorum. Hiç bizim dünyamıza adım atmamış bir peri olarak başkalarından duydukları onu sonsuz bir merak girdabına sokmuş bu zamana kadar. Onun için bu ağaçtan eve gönderilmiş bir kurtarıcı gibiyim. Yani, Tanrı'nın bir oyunu olabilir bu.

"Alışveriş merkezlerinden bahsediyorsun, oralarda kıyafet gibi şeyler satılıyor. Yemek yiyebiliyorsun veya sinema salonları oluyor."

"Sinema ne?"

Koltukta ona doğru döndüm ve ayaklarımın ikisini de bağdaş kurarak koltuğa çıkarttım. yerdeki çimenlerin hissi gidince bir tuhaf hissetmeden de edemedim.

"Bak peri çocuk, sinema bir tür tiyatro. Tiyatro ne biliyorsun değil mi?"

Usulca kafa salladı, saçları gözünün önüne geliyordu.

"Sinema bir sürü mekanda bir kayıt cihazıyla video çekilen sahnelerin birleşmesiyle oluyor ve insanlar onu büyük bir ekranda izlemek için para verip bilet alıyorlar. Biletlerle sinemaya giriş hakkın oluyor. Öyle yani, anlatabildim mi?"

Biraz düşünür gibi yaptı önce sonra da parmakları saçlarına gitti. Rahatsız ediyordu galiba. Gözlerim kendi bileğimdeki tokaya takıldığında ayağa kalkıp koltukta arkasına geçtim.

"Ne yapıyorsun Jun? "

Ah bir de adımı öğrendiğinden beri bana tatlı tatlı Jun demesi vardı. Bir peri olmak için bile fazla tatlı ve güzeldi Beomgyu. Buranın büyülü olmasından mı bilinmez büyüledim ben ondan, ciddiyim hem de.

Yumuşak saçlarının üst kısmını güzelce topladım bir araya ve sonra tokayla tutturdum. Yüzü ortaya çıkınca gözlerinin yanlarındaki parıltılılar daha da gözüme çarptı.

"Çok güzelsin biliyor musun?"

"Herkes öyle der."

Arkasını dönüp saçlarını savurarak söylediklerine ikimiz de güldük.

"Ben artık gitsem mi?"

Biraz düşündü sonra o da ayağa kalktı.

"Seni ben götüreyim gel bakalım."

Beraber gelirken yanından geçtiğimiz şelaleye doğru yürümeye başladık. Benim düştüğüm yer onun biraz ilerisindeydi.

"Yeonjun, burayı çabuk kabullendin sanki."

"Bilmem karşımda öylece durup ne dersen inanırdım sanırım."

Gülümsedi, çok şirin gülüyor. Büyülü gibi. Büyülü zaten Yeonjun ne diyorsun?

"Tekrar gelecek misin?"

"Sen yukarı gelecek misin?"

İkimiz de güldük. Onu bilemem ama ben onu özlerdim. Daha yakından tanıma isteğim göz ardı edilemeyecek bir seviyede çünkü ve ben meraklı biriyim. Şelalenin önünde durduğunda bende durdum.

"Şelale büyülü, sadece gitmek istediğin yeri hayal et ve orada olacaksın."

Bunu demesiyle gözlerim parladı. Dehşet güzel bir şeydi bu!

"Şelaleye mi gireceğim? Islanmam mı?"

"Burası büyülü Yeonjun. Gir ve gitmek istediğin yeri düşün."

Onu onaylayıp yavaş adımlarla şelaleye yaklaştım. Önce elimi sokup çıkarttım ama üzerinden akan damlaların yok olmasıyla şaşkınlıkla arkamda kalan Beomgyu'ya baktım. O da bana gülümseyip kafasıyla gitmemi söyledi. Kendimi içeri sokup evi düşündüğümde ise çok sürmeden çıkan ışıklar ile kendimi evde, test kitaplarımın yanında buldum. Olmuştu!

Bir süre etrafıma bakıp yaşadıklarımın gerçekliğini sorguladım. Bir geçitten geçtim, periler ve büyülerle dolu bir diyara gittim. Bir periyle tanıştım hatta evinde bitki özünden yaptığı çayı bile içtim. Bunlar cidden deli saçması ama bir o kadar da yaşadığım gibi gerçekler. koltuğa oturup her şeyin üzerine tek tek düşündüm tekrar. Gözlerim bahçeye açılan kapıya gittiğinde turuncu kedinin uyuyor olduğunu gördüm. Bıraktığım gibiydi. Kitapların üzerinde duran telefonumun ekrani parladığında elime alıp baktım annem nasıl olduğuma dair bir mesaj atmıştı. Mükemmelim anne! Oğlun ders çalışmaktan aklını yitirmiş olabilir anne! Müthiş şeyler oldu anne!

Sadece normal bir cevap vererek telefonu koltuğa bıraktım. Oğlunun delirdiğini düşünsün istemem.

________________________

boyle sapsik halleri cok hosuma gidiyor bilmiyorum ve aslinda asil istedigim yerler buradan sonrasi
bilmiyorum cok mu kesik anlattim yoksa iyi miydi fikirlerinizi merak da ediyorum!!
neyse mei kacar canlarim<3

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 06, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

saklı cennet - yeongyuWhere stories live. Discover now