1

58 8 5
                                    

(Bölümlere kısa başlayacağım sonrasında ise git gide uzayacaklar en azından uzatmaya çalışacağım bilginize)

"Hey nasılsın kedicik?"

"Sana daha kaç kez söylemem lazım bana kedicik deme diye."

"Amaaaaan. Ama napayım tam bir kedi gibisin."

"Tamam Jisung. Lütfen bi dakika beni yalnız bırak telefonla konuşmam lazım."

Benim cevabımı beklemeden odadan çıkıp gitti Minho. Son zamanlar niye bu kadar durgundu bilmiyorum ama onu bi şekilde mutlu etmem lazım. Tam düşünmeye başlamıştımki Minho tekrar odaya girdi ve montunu alıp dış kapıya yürümeye başladı.

"Nereye gidiyorsun?"

"Boşver Jisung sadece küçük bi işim var."

"Ama hep aynı şeyi söylüyorsun be Minho."

"İşim var çünkü geç dönerim yat sen."

Kapıyı suratıma çarpıp gitti. Evet kesinlikle bişey olmuş buna. Neyi severki bu adam? Bişey yapsam da düzeltsem şunu. Limonlu Cheesecake! Buldum! Ona cheesecake yapıcam. Belki sinirlerini yatıştırır da neler olduğunu banada anlatır. Bu düşünceyle uçarak mutfağa doğru gittim ve dolabı açtığımda hiçbir malzemenin olmadığını farkettim. Kahretsin! Şimdi olmaz yaa. Neyse dışardan sipariş ederim artık. Telefonumu cebimden çıkarıp uygulamaya girdim ve kendime ahududulu, Minho'ya ise limonlu cheesecake söyledim. Zaten çok geçmemişti. 10 dakika sonra kapı çalınca cheesecakeleri getiren kuryeye parasını uzatıp kapıyı kapattım. Elimde poşetlerle mutfağa gittim. Benimkini dolaba koyup Minho'nunkini ise bir tabağa koyup bide toz şekerle bi güzel süsledim. Kesin bu süprizi beğenecekti. Tabağı masaya koyup bide çatal bıçak koyduktan sonra odama çekilmeye karar verdim. Çok yorulmuşum ya. Odama girip üstümü değiştirdikten sonra kendimi yatağa attım. Acaba saat kaçta gelecek? Pastayı sevicek mi? Düzelecek mi? Bunları düşünürken farkında olmadan uyuya kalmıştım.

...

Arama | MinsungWhere stories live. Discover now