0.0

774 98 87
                                    

Herkesin acısından, düşüncesinden ortak düştüğü bir paragraf dahi varsa onlara sımsıkı sarılmak isteyeceğinizi bazen ise aynaya bakıyormuş gibi kötü hissedeceğiniz yerler olabilir. BU yüzden mental olarak kaldıramayacaklar, onların acısıyla bütün oluşturamayıp laf söyleyecekler lütfen kitaba başlamasın.

Kitabın içerisinde rahatsız olacağınız, argo, küfür, cinsellik, şiddet sahneleri vardır.* Baş karakterlerin birbirine gösterdiği bir şiddet yoktur.* Bu yüzden on sekiz yaş artı okurların okuması daha sağlıklıdır.

Kibrite her daim sahip çıkmanız dileğim ile E.

14.12.2019 Cumartesi

-Anlat Baba (Foxy, Risk)-

Baba bak bu masalım güzel mi?

Ellerimden akan kana korku dolu gözler ile bakıyordum, acıdan dolan gözlerime rağmen gözümden bir damla yaşın düşmesine bile izin vermiyordum. Yüzündeki iğrenç gülümseme ile bana bakan adamın babam olmasına imkan yoktu, babalar böyle olmazdı.

Üzerime doğru yürümeye devam etmesi bacaklarımın titremesine neden oldu. Korkma diye fısıldadım kendi kendime, korkma daha ne kadar acı çekebilirsin?

Kesik olan ellerimi sımsıkı tuttu, bir kez bile sevgiyle tutmadığı ellerimi öyle bir tuttu ki ellerim oracıkta kopacak, kanla birlikte ayaklarımın ucundan geçecek sandım. Gözümdeki yaşın düşmemesi için çaba sarf ederken bayılacağımı sandım.

"Demek işe başladın." Odada yankılanan tokat sesi... "Demek işe gidemezsin dememe rağmen işe başladın." Bir tokat sesi daha. Geri çekilmeye çalıştım, ondan kaçmaya çalıştım belki hiç sesim çıkmadı ama ondan kurtulabilmek için çok çaba sarf ettim.

Elleri bir kez bile okşamadığı her fırsatta tüm tellerini koparmak istercesine çektiği simsiyah saçlarımı tekrardan kavradı. Öyle bir kavradı ki gözlerimi sabit tutamıyordum, yukarıya doğru kayıyordu sanki bilincim yok olacaktı.

Demir kapıyı açtı, öyle bir ittirdi ki beni yüzümü korumak isterken kan içinde olan ellerimin üzerine düştüm. Burnumu çekip ayağa kalktığımda son kez kapıda duran annem ve babama baktım.

Annem kenarı sinmiş bir şekilde bana bakıyordu, gözlerinde her zaman nefretin kırıntıları olurdu. Bu sefer yoktu, gözleri ilk kez çok fazla şey anlatıyordu ama onu anlayamayacak kadar terk edilmiştim.

"Bir daha bu sokaktan bile geçmeyeceksin!" Babamın son sözleri bunlar olmuştu, merdivenlerden aşağı inerken ayakta durmakta güçlük çekiyordum. Sokağa attığım ilk adımda gözümden düşen yaşlar ile hıçkırıklar dudaklarımın arasından kaçtı.

Artık bir evim yoktu, aslında benim hiçbir zaman evim olmamıştı.

Sokağın sonunda eczane vardı, haftada bir veya iki kez giderdim. Yaralarım için merhem veya ilaç verirdi orda ki amca. İki dakikalık yolu yarım saatten fazla yürümüşüm gibi hissediyordum. Kendimi zar zor eczaneye attığımda köşede duran sandalyenin üzerine bıraktım kendimi.

"Adi herif!" diyen öfkeli sesini duydum ama gözlerimi açamıyordum. Saat kaça geliyordu emin değildim ama gecenin bir yarısı olduğu kesindi ve bu saate kimsenin gelmeyeceğini biliyordum.

KibritWhere stories live. Discover now