Böyle Bir Yolculuktu İşte ~13. Bölüm~

187 10 21
                                    

~ 1 hafta sonra gezi sabahından ~

Ülkü'den

Tam şu an bir günlük gezi için yanıma bir şeyler almış sınıfta oturmuş, Buğlem denen kızın Deniz'ime yanaşmaya çalışmasını izliyordum!

" Saçların doğal sarı mıı?? " diyerek iyicene sokulmuştu. Koluna girmiş, saçlarıyla oynuyordu. İçimden sabırlar diliyordum. Deniz rahatsız bir biçimde yerinde kıpırdandı. " Buğlem, hava çok sıcak zaten, sosyal mesafeyi biraz koruyabilir miyiz? Korona var yani. Aaa. " demiş ve Buğlem'den uzaklaşmak adına biraz sağa kaymıştı. Ama nafileydi. Kız yapışmış bırakmıyor arkadaş.

" Korona mı? Yaa şapşikella Korona biteli çok olduuu. " Buğlem bunu diyip Deniz'in kolundan çıktı ve bu sefer solundan doğru kollarını sardı civcivimin üzerine. Kene Yaa bildiğin kene. Benim Deniz'ime yavşıyordu, o ise susuyordu! Üüüffff

" Euzubillahimineşşeydanirraciim. " dedim sinirli ve titrek bir sesle. Deniz kafasını Buğlem'in izin verebildiği kadar uzatmış bana bakmıştı. Sırada olan gözlerimi yavaşça ona çevirmiş. Aşırı samimiyetsiz bir gülümseme ile yüzüne bakmıştım. Aynı zamanda sinirli olduğum için bu gülümseme, aşırı derecede korkutucu durmuş olabilirdi. Bir nevi 'senin okuduğun mektebin... ' ifadesi atıyordum.

Deniz derin bir iç çekip kafasını sıraya vurmuştu. Bildiğin vurmuştu. Tak diye ses gelmişti. " Yaa Deniz'ciğim niye kafanı vuruyorsun. Acır şimdi kaldır kafanı. " diyen Buğlem ile Deniz kafasını bir kere daha sıraya vurmuştu. Buğlem'den rahatsızdı ama onu uzaklaştırmıyordu!? Ne için yapıyordu bunu be!

Allahım yarabbim sabır ya sabır!!

"Deniz, kalk hadi kantine gidelim. " dedi sülük bir anda. Deniz son bir kez kafasını kaldırıp kahvelerini elalarıma sabitledi. Bende bir hareketlilik görmeyince, derin bir iç çekip ayağa kalktı. " Yok Buğlem ben Tuvalete gidiyorum. Sen kantine gidebilirsin, görüşürüz. " dedi ve yürümeye başladı.

Buğlem bana baktı ve konuştu. " Bu erkekleri anlamak zor değil mi? " dedi gülerek. Evet bunu konuşacak en doğru kişiyle konuşuyordu. İsterse gelsin, ben kahve eşliğinde Deniz'in ilgi alanlarından bahsedeyim değil mi!!

Onunla konuşmak istemediğim için kalktım ve sınıftan çıktım. Kendi kendime söylenmeye başladım. " Erken gelip uyuyayım diyorum, gördüğüm şeylere bak. Demek gelmesem daha neler olacaktı. Deniz Bey neler yapacaktı Allah bilir! Zaten suç bende arkadaş, 2 yıl geçmiş ne bekliyorsun. Değil mi yani, suç bend-! " aha iyi insan lafının üstüne demişler. Deniz karşımda duruyordu ve yüzündeki alaylı ifade ile konuştu.

" Hangi suç sendeymiş, söyle bakayım. "
Diyen Deniz iki yılda fazla uzamıştı. Minicik olan boyu şu an uzundu ve bu onu daha çekici yapmıştı. " Suç? Hangi suç?? Suç mu varmış, nerede?  " bilmemezliğe daha kötü yatamazdım. En kötü yolu arayıp bulmuştum. Deniz üzerime yürümeye başlamıştı. " 2 yıl geçmiş ne bekliyorsun. Değil mi yani, suç bende. " dedi beni taklit ederek.  Sırtım duvara değince kaçacak yerimin kalmadığını fark etmiştim. Kollarını duvarda iki yanıma koymuştu. 

Deniz tatlı bir şekilde gülümseyip, yüzüme doğru eğildi ve tatlı gülüşünü silmeden konuştu.  " Hangi suç acaba o Hilal Hanım, öğrenebilir miyim? " dediğinde yüzüme çok yakındı. Hayır ya, sen benim sıradan bir sınıf arkadaşımsın bana bu kadar yaklaşarak dengemi bozamazsın. " Hayır, öğrenemezsin. Ayrıca üzerimden çekilir misin? " Deniz sen uzamasaydın keşke ya. Üff, o zaman şirindi. Şimdi hem şirin, hem yakışıklı, hem uzun, hem karizmatik, hem tatlı...

Zorunlu Hata ~LY~Where stories live. Discover now