V-Them

61 10 86
                                    

Merhaba, nasılsınız?

Nihayet 5.bölümü yazdım.
Bu bölümde bazı şeyler yerine oturur umarım.

İyi okumalar <3

(Bölüm şarkısı Ludovico Einaudi-
Je te laisserai des mots)

Ders çıkışı Hobi'nin ısrarları ile yeni açılan kafeye gelmiştik. Yeni açılmasının aksine kalabalıktı. Universitenin yakınlığında olması buna neden olmuş olabilirdi. Kalabalıktan hoşlanmasam da bizimkileri kırmak istememiştim. Hem bana da değişiklik olurdu.

Bizimkilerle sohbete dalmıştım ki, telefonum çalmaya başladı. Arayan Bay Choi idi. Muhtemelen sergi konusunda konuşmak istiyordu. Düşünmeye vaktim olmamıştı ki. O günden beri kafam çok doluydu. Kararsızdım bu konuda, kabul etmeli miydim? Bilmiyordum.

"Neden telefonuna cevap vermiyorsun Jungkook?" diye Seokjin hyung sordu.

"Bay Choi arıyor, sergi konusunda cevabım için aradığını düşünüyorum."

"Ah evet ya, sergiye katılacak mısın?" diye Jimin hatırlamış gibi sordu. "Katılsan çok güzel olur, resimlerini her kes görmüş olur. Ne kadar yetenekli olduğunu görürler. Ah, gururlu bir anneyim."

"Bence de katılsan çok iyi olur senin için." diye Hobi katıldı.

"Lan cevap versene adam hâlâ arıyor." Seokjin hyung çıkıştı. Kafamı sallayıp telefonu açtım.

"Efendim, Bay Choi?"

"Merhaba Jungkook, sergi hakkında konuşmak için aramıştım. Düşündün mü teklifimi?"

"Maalesef, hâlâ kararsızım."

"Yarın benim yanıma gele bilir misin peki ?"

"Tabii, gele bilirim."

"O zaman yarın daha detaylı şekilde konuşuruz, sen de bir karar vermiş olursun."

"Tamam Bay Choi."

"Görüşürüz Jungkook."

"Ne oldu ne dedi ?" diye Jimin öne atıldı, meraklıydı tabii. Jungkook'un resimlerini başkalarının görmesini o kadar çok istiyordu ki. Neden mi? Çünkü resimlerinin Jungkook için ne anlama geldiğini biliyordu. Onların kendisinin bir parçası olduğunu biliyordu. Bu yüzden insanlar görmeliydi onun ne kadar naif bir ruha sahip olduğunu. O dışarıdan göründüğü gibi soğuk biri değildi.

"Kararsız olduğumu söyleyince yarın gel daha detaylı şekilde konuşuruz öyle karar verirsin dedi. Ben de kabul ettim."

"İyi yapmışsın ama ben hâlâ neden karar veremediğini anlamıyorum Jungkookie. Her kes bu sergiye katılmak istiyor ama sana öğretmen teklif etmiş. Demek ki bir şeyler biliyor." diye Hobi hyung konuştu. Jungkook'un hassas olduğunu biliyordu, acaba ne olmuştu da resimlerini göstermek istemiyordu sergide.

Konuşacağım sırada yine telefonum çaldı. Bu defa öğretmen olamazdı, arkadaşlarım da yanımdaydı. Evden miydi? Kesinlikle evdendi. Açmak istemiyordum. Neden arıyordular acaba.

"Jungkook senin telefonla bir derdin mi var amk açsana." diye Seokjin hyung çıkıştı.

Telefonun ekranına baktım, babam arıyordu. Genelde beni aramazdı o, neden arıyordu ki. Açmam lazımdı, bir az daha geç cevaplarsam kızardı.

"Efendim baba." yutkundum, sesim o kadar kısık çıkmıştı ki, umarım duymuştu beni.

"Neredesin?" fazla sakindi sesi. Bu kadar sakin olması korkutuyordu işte.

The Story Never Ends | TaekookWhere stories live. Discover now