11. Bölüm

1.3K 95 2
                                    

Rüzgardan

Akif yarbayın ölüm timine verdiği bir haftalık izin bitmişti ve artık hepimiz kışladaydık. Üniformamı giyerek timin dinlenme odasına geçtim. İçeri girdiğimde tim ağaya kalkarken elimle onları durdurdum ve kendimi alparslanın yanına attım. Uyandığımdan beri karnım ağrıyordu ve bu beni çok zorluyordu. Herkes sohbet ederken, yarbayın postacısı ölüm timinin toplandı odasında beklendiğini söyledi. Onunla beraber ayaklandık ve toplantı odasına geçtik.

AY-" çocuklar görev var. Kulaksızın yerini tespit ettik hazırlanıp almaya çıkıyosunuz. Mümkün mertebe el, ayak, kafa yada vücudunuzun herhangi bir uzvuyla zarar görmemiş bir şekilde istiyorum. Sadece vücut uzuvları değil; silah kabzası, taş, sopa bu gibi eşyalarda değmesse memnun oluruz. Lakin dağ burası, yürürken düşmüş olabilir bunlar normal şeyler. Avcı sen karargahtasın. Telsize sen bakıcaksın. Hazırlanmaya çıkabilirsiniz. Yarım saat sonra helikopter kalkıcak. Allaha emanetsiniz."

Akif yarbay konuşmasını bitirip çıkmıştı. Bizde hep beraber kalktık ve mühimmat odasına geçtik. Bende o sırada alparslanla plan kuruyordum.

R-" komutanım, kordinatlara baktığımda depo iki dağın arasında kalıyor. Bu durumda hem pusunun hemde keskin nişancıların konumlandırılması için muhteşem bir fırsat onlar için. Ki kulaksızı biraz tanıyorsam bilerek yerini tespit etmemizi sağlamıştır. Benim tavsiyem güney tarafında kalan dağdan, deponun arkasına girmeniz. Çünkü keskin nişancı kuzeye konumlanırsa görüşü çok açık olamaz. Bu yüzden biraz biliyorsa kesinlikle güneye konumlanıcaktır. Sizde inerken keskin nişancıyı bulup halledersiniz "

Cümlemi bitirdiğimde alparslan kızgın bir ifadeyle yüzüme bakıp derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

A-" rüzgar, güneyden inersem en az yirmibeş dakika geç kalırım. Ve makilik olduğu için çok büyük ihtimal fark ediliriz ve keklik gibi avlanırız. O yüzden planın iptal. Kuzey dağından inip çatışmaya girerek alıp çıkıcaz. Şimdi izin verirsen hazırlanmam gerekiyor."

R-" ama komutanım bu dediğiniz ölüme gitme-"

A-" avcı. Komutan sen misin ben miyim ? Bırakta askerimi hangi planla çatışmaya sokacağımı ben düşüneyim. Telsizden haberleşiriz."

Diyip odadan çıktı. Bizi duyan timin yüzünde üzgün bir ifade vardı. Herkes teker teker odadan çıkarken mehmed omzumu sıvazlayıp o şekilde çıktı. Bende telsiz odasına geçtim. Sonuçta helikopterde vedalaşmamıza gerek yoktu.

Alparslandan

Helikoptere binip, kordinatlara doğru yol almaya başlamıştık. O sırada dayı (mehmed) konuştu.

M-" ulu(alparslan) , neden avcıya ters teptin. Komutan bize yardımcı olmaya çalışıyordu. Aklının kulaksızda olduğunu biliyorum. Ama bunu askerine yansıtmamalıydın."

Sustum bir şey diyemedim. Haklıydı. Mehmette ona hak verdiğinden sustuğumu biliyodu. Helikopter inene kadar kimse konuşmadı. Zaten çok yakın bir mesafede inicektik.

45 dakika sonra

Depoya iki kilometre kala inmiştik helikopterden. Yavaş ve sessiz bir şekilde ilerliyorduk. Kuzey dağından aşşağı inerken bir kaç tane mayın görmüştük. Tam siper alıp çatışma başlatıcakken kulağımın yanından geçen mermiyle yere çöktüm. Tahminimce güney tarafından sıkmışlardı. Can konuşmaya başladı.

C-" komutanım, güney dağında keskin nişancı. Görüşüm yok."

Time sordum görüşü olan var mı diye. Üçününde görüşü yoktu. O sırada zıpkın(barbaros) konuştu.

B-" konutanım kötü haber önümüz tamamen mayın döşeli durumda. Herhangi birimiz kafamızı çıkardığımız an şehit oluruz"

Rüzgarı dinlemeyliydim. Rüzgar haklıydı. Dördümüzde burda kapana kısılmıştık ve ben askerlerimi nasıl koruyacağımı bilmiyordum. Aklıma ilk gelen şeyle beraber telsizle kışlaya bağlandım.

Vatan EvlatlarıWhere stories live. Discover now