Yol

947 80 14
                                    

Buraları bilmediğim için ona güvenmek zorundaydım. Herhangi bir sokağa girersem karşıma, kaçtıklarımın çıkma ihtimali çok yüksekti. Yüzünde, kötülüğe dair bir iz yoktu. O gece, beni kasabanın kuytu kulübesinde sıkıştıran o adam gibi bakmıyordu. Onun, gecenin karanlığında bile kötülüğü okunuyordu yüzünden.

Aklıma gelen dakikalar titrememe sebep olurken, uzattığı eliyle irkildim. Tedirgince elini geri çekti.

"Özür dilerim. Tamam, çektim elimi."

Ellerimle yüzümü ovuşturdum. Kendime gelmek istercesine.

"B-ben özür dilerim. Dalgınlıkla korktum sadece."

Kapıyı hafifçe aralayıp bana döndü. Üzerindeki deri ceketi çıkarıp, bana uzattı. Almadığımda, arkamdan ceketi bana sardı.

"Bunu giy, kapının önünde motorum var. Ona bineceğiz. Sırılsıklamsın üşürsün."

Başımı salladım hafifçe. Dışarıdan kaskı alıp içeri geri girdi. Başıma geçirdi yavaşça. Bakışları ayaklarıma düştüğünde kısa bir süre düşündü. Sonra ilerideki dairenin önündeki botları alıp ayağıma giydirmek için eğileceği sırada onu durdurdum.

"Ama bu hırsız-"

Cebinden bir miktar para ve bir not kağıdı çıkardığında cümlem kesildi. Kağıdı duvara yaslayıp üzerine bir şeyler yazdı. Kapının önüne parayla beraber sıkıştırdı.

'Bedelini karşılar mı bilmiyorum ama almak zorundaydım. Üzgünüm.'

Botları giyerken burukça gülümsedim, belli belirsiz. Dışarı çıkıp motora bindik.

"Korktuğunu biliyorum, tedirginsin. Ama düşmemen için bana sarılman gerek. Anlaştık mı?"

Başımı salladım görmese de. Motoru çalıştırdığında, beline sarıldım dediği gibi. Caddeye çıktığımızda, adamlardan birini gördüm. Kalbim korkuyla kasıldı. İstemsizce daha çok sıktım, kim olduğunu bilmediğim ama şu an yola çıktığım adamı. Anlamış gibi motoru hızlandırdı. Etraftaki her şey hızlıca geçerken, adamlar da geride kaldı. Kırmızı ışıkta durduğunda, hafifçe arkasına baktı.

"Korkma, dışarıdan bu halinle tanıyamazlar."

Şehrin dışında olduğunu düşündüğüm, iki katlı bir eve geldiğimizde durduk. Motordan inip, benim de inmeme yardımcı oldu.

"Sana bi can borçluyum."

Burukça gülümsedi.

"İstemem."

"Anlamadım?"

"Canını falan istemem."

Arkasını dönüp eve ilerlerken fısıldadı ama duydum.

"Bari sen yaşa."


Pencere Where stories live. Discover now