|nine|

97 7 5
                                    

Uzun zamandan sonra tekrardan  merhaba! Aslında oylardan dolayı hikayeyi sonlandırmayı düşünüp hesabı kapatarak ara vermiştim. Şimdi ise hesabıma geri dönüp hazırlık yaparken görüntülenmeyle gerçekten çok sevindim ama oylanma sayısı hâlâ çok az. Bu yüzdende kimsenin okumayacağını düşünüp yazma isteğim kaçıyor.

Aklımda başka kurgularda olmasına rağmen bu benim ilk kurgum ve gerçekten düzgünce devam etmek istiyorum. Bilemiyorum belki diğer kürt'üm tutar o yüzden yakında onu da paylaşmayı düşünüyorum. Yinede umarım yakında yüksek oylarda görerek bu kurguyu bitirebilirim.

Bir daha bu kadar uzun ara vereceğimi sanmıyorum. Bu kadar uzun ara verdiğim için de gerçekten özür dilerim. Size keyifli okumalar♡ Oylarınızı ve yorumlarınızı beklediğimi unutmayın!

               **•̩̩͙✩•̩̩͙*˚★˚*•̩̩͙✩•̩̩͙*˚*

Marinette Dupain-Cheng

Artan çığlık sesleriyle kalbimin ritmide hızlanırken gördüğüm büyük varlıkla kara kedinin elini tuttum. Şaşkın şekilde benim baktığım yere baktığını bildiğimden ona dönmesemde birden bedenimi onun kucağında bulmuştum.

"Ne yapıyorsun?"

Kaşları çatık bir şekilde bana bakmadan önüne bakarken "Seni evine bırakacağım." dedi.

Bina yıkılmasıyla uzaktan büyük gürültü koptuğunda polis sesleride kulağıma dolmuştu. Duymamak için kulağımı kapatacakken ayağımda hissettiğim soğuklukla terasımda olduğumuzu anlamıştım.

"Sakın dışarı çıkma Marinette tamam mı?"

Dediğiyle kaşlarımı çatıp "Sen ne yapacaksın? Sakın oraya gideceğini söyleme! Polislerler bunu- " nefes nefese hızlıca kelimeler dudaklarımdan dökülürken sözümü kesen onun dudaklarıma değen parmağı olmuştu.

"Bu polislerin elinde olan bir şey değil." dediğinde koyulaşan yeşillere baktım. Onun başına bir şey geleceğinden korkuyordum ve o da bunu anlamış gibi derin bir nefes verip sıkıca sarılarak kulağıma fısıldadı.

"Söz veriyorum. Hiç bir şey olmadan geri geleceğim."

Ben daha bir şey diyemeden soğuk rüzgarın bedenimi üşütmesiyle onun sıcak kollarından ayrıldığımı anlamıştım. Dudaklarımı aralayarak onun arkasından bakarken içeriden adımın seslenilmesiyle aşağı inip bana seslenen babamın yanına gittim.

"Küçük kızım benim. " diyerek bana sımsıkı sarıldığında kalbimde küçük bir sızı hissettim. Kara kedinin sarılması onun kokusunun tüm bedenime yayılması her şeye bedeldi. Bunu yeni fark ettiğim için kendime kızarken televizyondan gelen sesle oraya döndüm.

Babamda geri çekildiğinde baktığım yere bakıp "Endişelenme polisler her şeyi yoluna sokacaktır." dediğinde yutkunarak ona dönüp "Ya yolunda gitmezse?" dedim.

"Bu polislerin elinde olan bir şey. Umudunu sakın kaybetme."

Sırtımda hissettiğim el ile endişelerim biraz olsun azalırken babam destek olarak beni televizyonunun karşısına otutturdu.

Yukarıdan annemin sesi boğuk bir şekilde gelirken kafamı dağıtacak bir şey düşünmeyi denedim. Zira bu kalbim sızlayarak beynim düşünerek beni öldüreceklerdi.

Ama elbette ki bana kafa dağıtmak bile yasaktı.

"Kedi görünümlü bu kahramanca kim böyle? Sayın seyirciler bu gece Paris'in kaderi değişecek gibi görünüyor."

Cebimdeki telefon titrediğinde hızlıca aramayı yanıtlayıp heyecanla bana bakan Alya'ya baktım.

"Al-"

Gece yarısında ki karanlığım | | MarichatWhere stories live. Discover now