"Bu sefer bende geliyorum.""Hayırdır nereye geliyorsun?" dediğinde elleri belindeydi.
Kaşlarım kendiliğinden çatılırken üzerine doğru adımladım. "Abimle birlikte yemek yemeğe. Bir sakıncası mı var?"
Affallar gibi geriye birkaç adım attığında yarım ağız güler gibi oldu. "Ta-tamam, olur." Sonra gözlerini tekrar yere çevirdi ve saçlarını karıştırdı. "Ben önden gidip basayım onları. Sen haberin yokmuş gibi beş dakika sonra gel tamam mı?"
Onu başımla onaylarken o da benim gibi kafasını salladı ve bana bakmadan hızlı adımlarla çıktı. Peşinden öylece bakakalırken gülmeden edemedim. Onun farklı bir enerjisi olduğu ilk konuşmalarımızdan da anlaşılıyordu ama karşı karşıya geldiğimizde daha da hissedilir olmuştu sanki.
Anlamadığım tek şey bana bakamıyor oluşuydu. Karşı karşıya geleli daha bir saat anca oluyordu ama bir kez olsun gerçekten gözlerime bakmaya cesaret edememişti. Belki de fazla utangaçtı.
Onu ilk gördüğümde böyle utangaç davranmak yerine fazlasıyla asi ve ketumdu. Beni eski sevgilim olacak o adamdan uzaklaştırdığında bir badigart edasıyla duruyorken şimdi annesinin arkasına saklanmaya çalışan çocuktan farksızdı.
Çok üstelemeden üstüme bir şeyler geçirdiğim gibi anahtarı alıp çıktım. Kapılarının önüne geldiğimde kapıyı tıklattım. Tuna'nın ablası büyük bir gülümsemeyle kapıyı açtığında göz göze geldik. Şaşkınlıkla büyüyen gözleriyle tıpkı kardeşi gibi yarım ağız güldü. "Aa İnci."
"Aa Sedef?" dedim onu taklit edercesine. "Abim buradaymış." dediğimde kapıyı kapatırcasına önüme dikildi. "Evet burada. Ama şey, birazdan dönecek." dediğinde beni içeriye davet etmemek için çırpındığını anlamıştım.
"Yok ya gelmesin. Yemek yemeye geldi buraya sanırım. Bende eşlik edeyim size."
"O-olmaz!" diye sesini yükselttiğinde tek kaşımı kaldırdım. "Neden?"
Tam ağzını açıp bir şey söyleyeceği sırada kapıya büyük bir gülümsemeyle birlikte Tuna geldi. "Aa İnci. Gelsene, bizde yemek yiyorduk."
"Ha?" Sedef'in dudaklarından fırlayan şaşkınlık nidasını görmezden gelerek onu omuzundan kenara çekti Tuna. Açılan kapıya bakıp gülümserken terliklerimi çıkardım ve içeri girdim.
Evin yapısı benimkinden farklı değildi. Hatta eşyaların yeri ve tahminimce odaların kullanımı bile bizimkiler aynıydı. Buna dayanarak bulduğum mutfakta sarmayla aşk yaşayan abimle karşılaşmayı beklemiyordum elbette. Önündeki tabağı parlak gözlerle izliyor ve Hazine bulmuşçasına sevinçle izliyordu. Beni farketsin diye boğazımı temizlediğimde nihayet bakışları bana döndü. "Abicim." dedim sahte bir gülümsemeyle.
"Abicim." dedi o da şaşkınlıkla gülerken. "Ne arıyorsun burada?" dediğimde boğazını temizledi. Tam lafa girecekken elimi kaldırıp susturdum. "Evde konuşuruz boşver."
O teslim olur gibi başını salladığında yanındaki boş sandalyeyi çekti oturmam için. Bu teslim oluşu beni içten içe gülümsetirken yanına oturdum.
İki kardeşte kendi aralarında fısıldaşarak mutfağa girdiklerinde bizim onlara bakışımızla sustular. Birbirini itekleyen elleri havada durdu ve sessizce yerlerine oturdular.
Gülümemek için kendimi sıkarken telefona sarıldım.
Siz: Ablan beni eve davet etmiyordu bxjdndx
Siz: Hakkımda ne dedin kadına. Beni her gördüğünde kireç kesiliyor.
Boş Beyefendi: Platonik bir kardeşe sahip bir insan o. Anlayışlı davran dhdjdnkd
Siz: Kime platonik onun kardeşi?
Boş Beyefendi: Komşusunaa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kat 3 'Texting' (Tamamlandı)
Short StoryDaha önce okuduğunuz Tuna ve İnci'nin Kat 3'ü şimdi yeni haliyle burada🎉 Hikayeyi en başından uzun haliyle tekrar okumak isteyenleri buraya, hızlı okumak isteyenleri texting haliyle profilimdeki diğer hikayeye bekliyorum. *** Siz: Şu müziğin sesini...