F: 일

3.4K 130 25
                                    

Taehyung
     
      Arabayla ilerlerken bir yandan etraftaki öğrencilere bakıyordum. Hepsinin yüzünde tebessüm, arkadaşlarıyla okula doğru yürüyorlardı. Aynı 19 yaşındaki Taehyung'un istediği gibi.
    

Seçili bir ırkım; Delta.
     
Doğduğum zaman çoğu doktor ırkım hakkında bir bilgi verememiş. Durum böyle olunca annem benim iki seçili ırktan biri olabileceğimi düşünmü.

Ya bir vita yada delta.

Hem annem hem babam birer alfa olduğundan annem benim delta olacağım kanaatine varmış ve delta olayım diye etmediği dua gitmediği kilise kalmamış. 6 yaşlarımda delta olduğum söylendiği gün annemin ne kadar mutlu olduğunu hatırlıyorum.

Bütün çilem o günden sonra başladı.

Annem beni herşeyde en iyi yapmak için çok zorladı. Küçük yaşlarımda feromonlarımı kontrol edemediğim için beni okula yollamazken, lise çağımda arkadaş ve ruh eşi meseleleriyle uğraşmayayım diye okula yollamadı. 12 yıl boyunca evden eğitim gördüm. Eğitim görüp ayni zamanda evin zemin katındaki havuzda özel antranörlerle müsabakalara hazırlanırken, operaya katılmam için hem piano hem keman çalmayı küçük yaşta öğrendim. Bunların yanında 3 farklı dilden özel dersler aldım. Ozamanlar söverek girdiğim dil derslerinin işime yarayacağı aklıma gelmezdi.

Üniversta sınav zamanında iğrenç bir moralle sınava girdim ve sonuç fiyasko... Tabi anneme göre. İstediğim bölüme puanım yetiyordu ama annem benim tercih yapamayacağımı söyleyip 1 sene daha sınava çalısmamı söyledi.

Hayatımda ilk kez anneme karşı gelerek tercih yaptım. Tüm bunlar olurken babam yükselmekte olan şirketi için iki üç ay yurtdışına çıkar birkaç gün eve uğrardı.

Tercihlerin açıklandığı gün babamın eve uğradığı nadir günlerdendi. Sistemi açtığımda karşımda büyük harflerle yazan " SEUL ULUSAL ÜNIVERSITESI => FRANSIZ DİLİ VE EDEBIYATI" yazısını görünce heyecandan ne yapacağımı bilememiş ve tuvalette saatlerce ağlayıp tanrıya teşekkür etmiştim.

Annem bunu öğrenince kendini kaybedip evi birbirine katarken babam kuru bir aferinle yetinmişti. Evde çıkan büyük kavgada kendimi anneme karşı savunmuştum, ilk kez. Sonrasında üniversiteye kesin olarak gideceğim için hazırladığım bavulu alıp arkama bile bakmadan evden çıkmıştım.

Tam bir aptaldım, kimine göre.

Babam ben evden çıktıktan sonra banka hesabıma yüklü miktarda para yatırmış ve mesaj olarakta "Bidaha gelme oku ve kendini kurtar. Düzenli olarak hesabına para yüklerim oğlum" yazmıstı.

Ben, Delta Kim Taehyung yalnızdım hemde 33 yıldır...

Okula avlusuna girdiğim an geç kalmak üzere olduğum sınıfa doğru ilerledim. Sınıfın kapısına yaklaşınca içeriden gelen yoğun feromon kokusuyla sınıfın çoğunun alfa olduğunu anladım. Sınıfa girdiğim an sınıftaki tüm sesler kesilirken öğretmen masasına elimdeki çantaları bırakıp amfiye doğru döndüm.

"Günaydın arkadaşlar, ben Kim Taehyung. Bugünden sonra Fransız edebiyatı dersinize ben gireceğim. Sorularınızı almadan önce ders işleyişimle ilgili birkaç seyden bahsedicem. Dersimde sese tahammülüm yoktur. Geç kalma gibi durumlarda içeri girmek gibi bir hata yapmayın ders notlarını yoklamadan sonra olmayan kişiler arkadaşlarından alsın. Dersimde fransızca konuşacağım, anlamamanız durumunda çeviri kullanmanızi tavsiye ederim. Sorularınız varsa alabilirim."

Amfidekilerin yarısı el kaldırınca afallasamda orta sıradaki bir kıza söz verdim.

"Bay Kim anladığım kadar bir deltasınız. Delta olarak neden bu kadar rüküş ve yorucu bir mesleği seçtınız?" Tanrım ilk günden beni neden sınıyorsun ki!
     
"Başta benimle bu kadar samimi konuşmamanı öneririm ve soruna gelicek olursak 3 dil biliyorum ve bu dilleri değerlendirmemin en güzel yolunun bu olacağını düşündüm" Açıklamam bitince çoğu el indi. Bende birşey demeden masadaki çantama ilerleyip içinden flaşımı aldım ve ders anlatmaya başladım.

•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•

      Haraketli şekilde ders anlatırken sınıfın arka kapısı sesli bir şekilde açıldı. Bakışlarım kapıya dönünce simsiyah giyinmiş uzun saçlı alfa ile gözgöze geldim. Gözlerinde kısa süreli bir şaşkınlık oluştu. Hemen sonrasın da kendini toparlayıp en arka sıradaki boş kısma oturdu. Kafasını sıraya koyduğunu görünce sesimi yükselterek konuştum.

"Alfa kapıyı yavaş açmak nedir öğretmediler sanırım sana. Dersin ortasında girip bu saygısızlığı yapman hoşuma gitmedi"

Dediğim şeyi hiç takmamış gibi gözüküyordu. Gözlerimizi yavaşça birleştirdi ardından kafasını geri masaya yasladı. Tanrım bu çocuğuğun kafasımı güzel. Resmen bir profesöre -aynı zamanda bir deltaya- saygısızlık yapmıştı.

"Bana bak alfa o kafanı derhal masadan kaldır yoksa o kafanı kullanarak yaslandığın masayı parçalarım. Kendine gel!

Çok sinirlenmiştim ve gözlerimin mora döndüğünü yaydığım feromonun yoğunluğundan anladım. Kahretsin, sınıftaki öğrencilerin çoğu kokudan rahatsız olmuş şekilde ağızlarını ve burunlarını kapatıyorulardı. Cam kenarındaki öğrencilere camları açmalarını söyledikten sonra sınıftaki öğrenciler özür diledim ve alfaya geri döndüm.

"Bana bak alfa yarın bu arkadaşlarından herhangi biri bu kokudan rahatsızlandığı için okula gelmezse sorumlusu sensin. Adın ne senin?"

Eliyle sınıfa girdiğinden beri önüne gelen saçları geriye attı ve yüzünü açtı. Tanrım bu bu gerçek olamazdı...

O felaket güzeldi. Uzun siyah saçları, kırmızı dudakları, gri kırmızı ve kahverengi karışımı gözleri, dudağindaki ve kaşındaki piercing ile bir yunan tanrısını andırıyordu. O an benim olmasını istedi deltam. Sadece benim...

Konuşmaya başlamasıyla hayal dünyamdan çıktım "Jeon Jeongguk profesör." Kısa bir nefes aldı ve bu sefer daha emin bir ses tonuyla "Size saygısızlık yaptığımı düşünmüyorum. Normalde bu saatte fransızca derslerı bitmiş olurdu" Ne diyordu bu?

"Ne demeye çalısıyorsun bu bölümde okumuyor musun?" Omuzlarını silkerek cevapladı. "Bu bölümün öğrencisiyim profesör. Ama derslere girmiyorum" Derin bir nefes aldım.

"Tam olarak neden sorumlu olduğun bir derse girmediğin açıklamanı istiyorum". Biraz bekledi sonrasında kısaca "Sevmiyorum beni boğuyor" dedi.

Bu çocuk cidden birşey içip gelmişti. "Sen farkında değilsin sanırım. Burası Fransız Dili ve Edebiyatı bölümü ve sen buranın öğrencisisin. Yarın sabah dersler başlamadan seni odamda istiyorum. Gelmezsen çok sevdiğin fakültene veda et."

Sözlerimi bitirince saati kontrol edip sınıfa çıkma izni verdikten sonra gözlerim Jeon'a kaydı. Hala olduğu gibi ayakta duruyordu hiç kıpırdamamıstı. Gözgöze gelince yüzündeki o öfkeli ve üzgün ifade kalbimin teklemesine yol açtı. Ardından hiçbirsey demeden sınıftan çıktı. Bense içimdeki garip hisle kapının kenarında kaldım. Onunla konuşmak için yarını beklemeliydim.

Yazma: 22.07.23
Yayınlama: 22.07.23

Hikayeyle ilgili yorumlarınızı duymak isterim=>

Fate Brought Us Together ≮ Taekook✔Where stories live. Discover now