10

414 60 34
                                    

Yorgun halde kapıyı tıkladı Hoseok.

Hepsi yorgundu. Taksiden indikten sonra birde uzunca yürümüşlerdi.

Haneul kapıyı açarak hepsinin içeri girmesini bekledi.

"Bir sorun çıktı mı?"

Haneul'un sorusunu olumsuzca sesler çıkartarak yanıtladı hepsi.

Seokjin ve Hoseok koltuğa yığılırken Yoongi Jimin'in başına gitmişti.

Jungkook ayakta dikilen Haneul'un omuzuna dokundu yavaşça. "Saat geç oldu gidip dinlen."

Onu onaylarak ceketini alıp çıktı Haneul.

"Hyung bizde çıksak olur mu?" Seokjin yorgun ifadesiyle Yoongi'ye baktı.

Onu başıyla onaylanmıştı. İkisi de Haneul'un arkasından çıkarak kapıyı kapattı.

Jungkook masanın üzerinde kullanılmamış olan kan poşetlerini alıp bir saat önce çaldıkları mini dondurucunun içine yerleştirdi.

Çoktan akşam olmuş, gece yaklaşmıştı.

Yatağın başına yaklaşarak elini Jimin'in yanak ve omuzlarına dokundurdu Jungkook. Hala buz gibiydi bedeni.

Rahatlamıştı.

Üzerindeki montunu çıkartarak askılığa astı.

"Benimde gitmem gerekli Jungkook. Bir sorun çıkarsa neler yapacağını biliyorsun. Zorlanırsan telefonum açık arayabilirsin." Güven verici bir ifadeyle dudaklarını birbirine  bastırdı Yoongi.

Başını sallayarak onu onaylanmıştı.

Bir elini uzatarak kurt adamın omuzunu sıktı. Sonrasında yavaşça yürüyerek odadan çıktı.

Bir kaç saniye öylece bekledi Jungkook. Derince nefes aldı.

Omuzlarında hafif bir ağrı vardı.

Banyoya ilerledi. Sarı loş ışığı açtı önce. Lenslerini çıkartmak için aynaya yaklaşarak çöpe attı yumuşak dokuları.

Ardından odasına girmişti. Yurt odaları küçüktü. İçeri girdikten sonra büyük bir yatak bulunuyordu. Yanında bir dolap, masa ve koltuklar vardı. İkinci bir masanın yanında mini buz dolabı vardı. Oda genişti ancak tek odalı genişlik mevcuttu.

Odasının içerisindeki kapı ise büyük bir banyoya açılıyordu. Banyoda oldukça genişti. Bir küvet, lavabo ve aynalı bir dolap bulunuyordu. Banyonun içerisinden bir kapı daha çıkıyordu. Tuvalet oradaydı.

Yatağının yanındaki uzun dolaba ilerledi. İçerisinden bir tişört ve şort çıkarmıştı. Şortu omuzuna asarak banyoya ilerledi. Aynalı dolaptan diş fırçasını çıkartıp dişlerini temizlemeye başladı. Bir yandan da pantolonun kemerini gevşeterek belinden aşağı sıyırdı. Bacaklarıyla tepikleyerek çıkarttığı pantolonun yerine şortunu giydi.

Pantolonu kirli sepetine fırlattı Jungkook. Ardından ağzını temizleyerek yüzüne biraz su çarptı.

Yorgun yorgun yavaşça yürüyordu. Odadan tişörtünü alarak Jimin'e karşı arkasını dönmüş, üzerine geçirmeye başlamıştı.

Yavaşça gözlerini açtı Jimin. Karanlık ortamda daha iyi görebiliyordu. Kendi odasında değildi bunu fark etmişti.

Görüş acısına geniş omuzları olan bir beden girdi. Ancak kısa sürmüş tişörtü üzerine geçirmişti.

Yattığı yerde sessizce diklenerek oturur pozisyona geçmişti.

Bunu hiç beklemeyen Jungkook arkasını döndüğünde yerinden sıçrayarak bir iki adım geri gitmişti. "Ne zaman uyandın?" Yorgunluğu sıyrılmıştı bedeninden.

Bringhston ᛭ SchoolWhere stories live. Discover now