Bir ışık yak bu satıra, aydınlansın sayfalar...🏮🕯
İşte yeni bölüm⬇️ Keyifle okuman dileğiyle...
Oy verip yorum yapmayı unutulma lütfen canım!💐
13. CANAVARI ÖLDÜRMEK
Lorna Balfe, Assassins Creed Theme
"Eğer canavarın inine kendi ayaklarınla girdiysen oradan kolay kolay çıkamayacağını bilirsin. Bilmiyorsan da öğrenirsin. Tüm yolların çıkmaza vardığının fark ettiğinde ve nihayet sabrın tükendiğinde silahını seçer, tüm cesaretini toplayıp saldırırsın. Sen her seferinde öldürücü darbeyi vurduğunu sanırsın ama o bir şekilde yeniden ayağa kalkar."
...
On gün. Evet, on gün olmuştu. Tamı tamına iki yüz kırk dört saat önce tahlil sonuçları için ofisine gittiğinde genç kadın, doktorundan tedavisi mümkün olmayan ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenmişti. O zamandan beri her geçen saniye hayat kendisine daha da anlamsız geliyordu. Oysaki söylerken doktorun ağzından nasıl da bir çırpıda kolayca dökülüvermişti sözcükler. Zaten öleceğini işittiği andan itibaren girdiği şokla söylediklerinin neredeyse tek kelimesini duymamıştı. Titreyen bacaklarına aldırmadan kalkıp oradan ayrılmadan hemen önce doktorunun geriye kalan günlerini yaşayabildiği en güzel şekilde, gönlünce yaşamasını tavsiye ettiğini hatırlıyordu. Çaresizlik içinde ne yapacağını bilemeden yürürken yolda, "Kolaysa sen yaşa!" diye kızıp kendi kendine söylenmiş sonra da aklına gelen küfürleri ardı ardına sıralamıştı.
Ağrılarını hafifletsin diye verdikleri tüm gücünü emip onu halsiz bırakan ilaçları saçlarını dökmekten, teninin rengini soldurmaktan başka işe yaramıyordu. Aynaya her baktığında güzelliğinin yavaş yavaş kaybolduğunu görüyordu. Hiçbir şey yapmadan öylece durup sıranın kendisine gelmesini beklemekten, acı çekmekten bıkıp usanmıştı. İşkencesi bitsin, acıları dinsin, artık kurtulsun istiyordu.
Sonunda kendini öldürmeye karar verdi. Zaten arkasından ağlayacak kimi kimsesi yoktu. Ha birkaç gün eksik ha birkaç gün fazla, neyi değiştirirdi ki? Aklına gelen tüm yolları denedi. Fakat canı, hayatına kendi elleriyle son veremeyeceği kadar tatlıydı. Her seferinde başarmasına ramak kala korkup vazgeçti. Yapamadı.
İntihar etmeyi beceremeyeceğini anlayınca internet üzerindeki gizli bir uygulamadan bu iş için kiralık katil buldu. Karşı tarafın kuralları netti. Kadın öncelikle iyice düşünüp yapmak istediği şeyden tamamen emin olmalıydı. Kararı kesinse istedikleri miktarı hesaplarına yatırmalıydı. Para yattığı anda operasyon başlayacaktı ve sonrasında iki taraf da yazıştıkları hesaptan dahi olsa diğerine bir daha asla ulaşamayacaktı. Kısacası bu işin geri dönüşü yoktu. Kurban dört hafta içinde öldürülecekti. Ne gününü ne zamanını ne de nasıl olacağını asla bilmeyecekti. Vurulabilirdi, zehirlenebilirdi, kazaya kurban gidebilirdi, boğulabilirdi. Bu ve bunun gibi daha onlarca yoldan herhangi biri olabilirdi yani.
Kadın kendisi için bunun en iyisi olduğunu düşünüyordu. Nasıl olsa yaşamaktan bıkmıştı. Zaten katilin kimliğini o da bilmek istemiyordu. Böylece sonradan korkup vazgeçmeye kalksa dahi yapamayacaktı. İyice düşünüp emin olduğunu ve tüm şartları kabul ettiğini bildirerek istedikleri parayı kendisine verilen hesaba yatırdı. Böylece halinden memnun öldürüleceği günü beklemeye başladı.
Gezip tozuyor, yiyip içiyor, bugüne kadar yaptığı tüm birikimini su gibi etrafa saçarak günlerini geçiriyordu. Fakat gittiği barda tanıştığı birine âşık olunca işler aniden arap saçına dönüverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMDAKİ YABANCI
Mystery / ThrillerAşkta en nefret ettiğim şey insanı zevkin doruklarına çıkarmasıdır. Çünkü aşk devreye girdiğinde mantığınız usulca sizi terk eder ve çoğu zaman hızla zirveye doğru yükselirken ayaklarınızın yerden kesildiğinin farkına bile varamazsınız ya da gözleri...