84. Bölüm : Işıklı Yol

2K 231 976
                                    

Ateş Asaf

Kendimi bildim bileli çocuklara ayrı bir düşkünlüğüm vardır benim.

Büyüdüğüm evin getirisi olan anılar yüzünden bir çocuk sahibi olmaktan ölesiye korksam da sokakta her gördüğüm çocuğa gülümseyerek geldim bu yaşıma kadar.

Dört yaşındayken bir bebek verildi kollarımın arasına, ben büyürken onu da büyüttüm benimle birlikte. Bu yüzden de çok erken öğrendim bir çocuğun getirdiği sorumlulukları. Bir çocuğu sevmeyi, hayatının merkezine koymayı, onunla ağlamayı ve onunla gülmeyi, onunla büyümenin ne demek olduğunu çok iyi biliyorum ben.

Baba olmayı bilmiyorum ama. Hayalini bile kuramadığım bu hisse kavuşmama, elimi sımsıkı tutan ve hiç bırakmayan o kadınla kurduğum aileye bir kişinin daha eklenmesine dakikalar kaldı.

Yalnızca on bir gün önce sırtımı yasladığım beyaz duvarın önündeyim yine. On bir gün önce de duydum bu çığlık seslerini, bu defa Didem'den. Savaş'ın omzuna elimi koyup yanına oturdum burada. İki kağıt bardak çay soğudu elimizde doğumhanenin önünde. Hayatımı kurtaran adamın hayatını kökünden değiştirecek oğlunun doğmasını beklerken de omuz omuzaydık onunla, tıpkı geçirdiğimiz ömrün yarısında olduğumuz gibi.

Sağlıklı bir erkek çocuğu doğdu iki haftadan az bir süre önce burada.

Bugün günlerden 13 Kasım, saat 04.12. Sağlıklı bir kız çocuğu dünyaya gelecek dakikalar içinde. Benim kızım. Bizim kızımız.

1.15'te Pelin'in koluma dokunmasıyla birlikte sıçrayarak uyandım yataktan. Son zamanlarımızda olduğumuzu bildiğim için uykum son derece hafifti. Rüzgar sesine bile gözlerimi aralayabilecek aşamadaydım. Uyandığımda ayılmam birkaç saniye bile sürmedi. Yüzündeki acı çeken ifade bir tokat etkisi yaratmıştı üzerimde.

"Sancılarımın sıklığı arttı." dediğinde alnı terliydi ve dişlerini sıkıyordu. "Arasındaki süre de azaldı." Konuşmakta bile zorlanıyor gibi görünüyordu. Elimi yatağa bastırarak doğrulduğumda ilk yaptığım alnına dudaklarımı bastırmak oldu.

Hazırlayıp başucuma koyduğum çantanın hâlâ orada olup olmadığını kontrol ettim. Elimin ayağımın birbirine karışmasını bekliyordum ama hiç tahmin etmediğim kadar soğukkanlıydım. Pelin'in telaşının aksine sakin olan bendim, böyle olmak zorundaydım. Zaten zor ve korktuğu bir süreçti doğum, benim hareketlerim de endişesini iyice arttırmamalıydı.

"Ambulansı arayacağım." dedim yanağını kavrayıp bana bakmasını sağladığımda. "Sen sakin ol, tamam mı? Üzerimizi değiştirip hastaneye gideceğiz."

"Canım acıyor." Ağlar gibi çıkmıştı sesi. "Normal mi bu kadarı? Yalancı sancılardan biri sandım ama geçmedi. Çok fazla ağrım var Ateş."

Onun içini rahatlatmam her şeyden daha önemliydi. Neredeyse doğumu evde yaptırabileceğim kadar bilgi sahibi olmuştum hamilelik hakkında. Akla gelebilecek her videoyu izlemiş, her siteye bakmış, her uzman görüşünü dinlemiştim. Sakinliğimin sebebi ne yapacağımı kafamda daha önce defalarca kez tekrarlamış olmamdan kaynaklanıyordu belki de.

Saçlarını geriye doğru tarayıp yanağını okşadım. "Normal bebeğim." dedim ikna olmasını dileyerek. "Bir sorun olmayacak. Ambulansı arayacağım, hazırlanıp çıkacağız. Problem yok tamam mı? Gerekirse ben seni sırtıma alırım, koşarak yetişiriz hastaneye."

EKİPWhere stories live. Discover now