M

454 35 28
                                    


"Drive me faster sir."

Minho işittiği fısıltı ile bitiş çizgisini geçmiş düz devam edip Seungmin'i evine bırakmak yerine hızlıca yan yola girip evlerine sürmeye başlamıştı. Felix arkalarından zafer dansı yapıyordu...

İçindeki ateş iyice harlanmıştı gaza yüklendikçe yükleniyordu adeta teker izleri alev alıyordu arkalarından.

Arkasından iyice kendini ona yaslamış Seungmin ise düşünme yetisini etkisiz bırakmıştı. Elleri karnının üzerinde hareket ediyor içini hoş ediyordu.

Sonunda eve vardıklarında hızlıca motoru garaja sokup Seungmin'i elinden tutup koşmaya başladı büyük olan. Evet onlar böyleydi "live fast die young".

Titreyen elleri ile kapıyı açmış yanındaki bedeni ani hareketlerle içeri çekmişti sanki hızlı olmazsa elinden kaçıp gidecekmiş gibi geliyordu büyük olana.

Küçüğünü kapı ile arasına almış kollarını iki yanına koymuş, kasklarını birbirine yaslamıştı. Gözlerini kapatıp derince nefes almıştı.

"Seungmin emin misin?"

Sırtına dolanan kollar geçerli bir cevaptı.

Hızlıca kasklarını ve motorcu ceketlerini çıkarıp dudaklarını birleştirmişlerdi. Uzun süren hasret iki dolgunluğun kavuşması ile sona ermişti.

Minho küçüğünü bileğinden kavrayıp koşarak üst kata odalarına çıkarttı. Sırtı yatakla buluşan Seungmin evinde hissetmenin verdiği cesaret ile dudaklarını büyüğünden ayırıp onu altına aldı. Şimdi Minho'nun sırtı yatak başlığına dayanmış Seungmin ise onun kucağında yerini almıştı.

Ellerini büyük olanın saçlarının arasından geçirmiş hırs ve özlemle öpüyordu küçük olan. İnce belini sarmalayan kemikli eller ise hiç olmadığı kadar iyi hissettiriyordu.

Dolgun kalçasının altında hissettiği sertlik deliğinin ihtiyaçla kasılmasına sebep oluyordu. Minho'nun sabrı tükenmişti. Bebeğini kucağından indirip yataktan kalktı. Önce üzerindeki beyaz gömleği çıkarttı ardından çekmecesinden bir kumanda ile kayganlaştırıcı ve prezervatif aldı. Kumandaya basması ile karanlık oda loş kırmızı ışıkla dolmuştu. Ortam iyice sıcaklaşmıştı. Fazla kıyafetlerden kurtulmalıydılar.

Minho dirseklerinin üzerinde durmuş onu izleyen bedenin yanına gelip önce belindeki kemeri çıkartmış ardından işlemeli gömleği çıkartmıştı son olarak küçüğün bacaklarını sarmalayan pantolondan da kurtulmuş ve kırmızı ışıkta eşsiz vücudun bininci kez her ayrıntısını incelemişti.

Saliseler içinde kendi pantolonu da rastgele bir yere fırlatılmış. İkiside iç çamaşırları ile kalmıştı.

"Seni özledim Minho." Seungmin şehvet ile parıldayan gözleriyle konuşmuş kafasını geri atarak boynunu ortaya çıkartmıştı.

"Seni özledim Lee Seungmin." Aklından yalnızca yumuşak teni tatmak geçiyor, izleri ile ona kime ait olduğunu kanıtlamak istiyordu.

Ağırlığını vermeden narin bedenin üzerine çıktı. Yavaş ama derin hareketlerle öpmeye başladı. Küçüğünün nefes alıp verişi bozulmuş kesik kesik mırıldanıyırdu. Dilini ve dişlerini devreye sokar sokmaz istek dolu bir inleme kazandı büyük olan. Boynu Seungmin'in hassas noktası, Minho'nun ise zaafı idi.

Bu yalnızca bir seks değildi. Sarmaşık ruhların maddi boyutta tek vücut olmasıydı.

Göğüs uçları ile ilgilenen Minho, Seungmin'i mahvetmek için yeterliydi. Karnı kasılıyor, dudaklarından dökülen melodiler son bulmuyordu.

Yamaha R6Where stories live. Discover now