Sekizinci Bölüm: Sevmeye Zorlanmak ve Bilinmeyen Aydınlık

7 5 0
                                    

Kuray, oturduğu kahverengi koltuktan doğrularak önünde dumanı tüten filtre kahvesini yudumlamaya başlamıştı. Tabaktan bir tane Quesadilla alırken Erden tabağı kendine doğru çekmişti. Kaşlarını çatmış dudaklarından sözler döküleceği sırada sanki birazdan olaylar yaşanacağını bilirmiş gibi telefon çalmaya başlamıştı. Kuray, tefefonuna baktığında arayan kişinin ekibinden Dr. Ekin olduğunu görmüştü içinden konuşarak " Lanet olsun! bir bırakmadınız " diyerek telefonu hoparlöre alıp Erden'in duymasını da sağlamıştı.

Sinirli sesiyle " Ne var? Bir işi de bensiz yapın " demişti.

" Çağıl Hocam Hocam! acil ve yine önemli bir hastamız var hemen beşinci kata gelmeniz lazım "

" Tamam, önlüğümü giydikten sonra aşağıya geliyorum. Bu arada Yeni Hasta kim?"

" Yönetici Erden Bey'in annesi. Evde kalp kırızi geçirmiş neyseki küçük kızı da doktormuşki ilk müdahaleyi evde uygulamış ama şuan durumu yine kötüye gidiyor. Acil müdahaleniz lazım." demesiyle Kuray ve Erden göz göze gelmiştiler.

" Doktor Barın orda değil mi? "

" Hayır yok, kırk dakika önce izin alıp gitmiş. Sizi Erden Bey'le olduğunuzu sekreter Beniz Hanım'dan öğrendik lütfen şimdilik yöneticiye olanları söyelemeyin" demesiyle Kuray, hızlı bir şekilde telefonu alıp hoperlürü kapatarak kulağına dayamıştı. Sağ eliyle gözlerini önüne düşen siyah saçlarını arkaya atarak.
" Artık çok geç. İkimizde beşinci kata geliyoruz" diyip telefonu kapatmıştı. Hızlıca kapıya yöneldiğinde, Erden'in de arkasından bir kaç adım geri geldiğini görmüştü.

İkisi asansöre bindiğinde Erden, annesine bir şey oluçak korkusuyla yerinde duramıyordu. Yüksek ve endişeli sesiyle" lütfen lüt..fen biraz daha hızlı" diyerek asansörün kapısının üstündeki rakamlara bakıyordu. Asansör beşinci katta durduğunda üç dakikadan uzun bir zaman sürmüştü. Erden, acil kapısına bir adım daha yaklaştığında bütün bedenini korku ve soğuk terler kaplıyordu. Kısık bir sesle mırıldayarak " O..da mı beni bırakıcak?" diyerek. Endişe yüzünden bedeni olduğu ağırlığından bin kat daha ağır geliyordu.
Acil kapısından içeri girdiğinde yaştan buğlanmış gözleri annesini aradığı sırada kanlar içinde bedeninin titrediğini görmüştü.

Erden, yatağın başında duran doktorları arkasına hızlıca itmişti. Titreyen ellerini, annesinin hastalıktan dolayı çicek gibi solmuş yüzüne dokundurmuştu " Ahh! Be..nim güzel an..nem. lütfen gözlerini aç, lütfen" demesiyle annesinin yaşlılıktan dolay kırışık ve ince elini başına koymuştu."Dün akşamki yemekte Kırmızı rengin sa..na hep yakıştığını söylemiştim ama böyle kanın kırmızısı içinde görmek değil ahh!" diyerek ela gözlerinden fırtına kopuyordu.

Kuray, Erden'in kolundan tutup kendine doğru geri çekmişti." Tamam yeter bu kadar ağladığın! Anneni bize bırak. Sen git oradaki köşede dur." diyerek eliyle göstermişti.
" Hayır hayır! O burda acı çekerken ben köşede durup izleyemem" Erden, başını iki yana salayarak hızlı bir şekilde kolunu çekmişti. Annesini olduğu yöne ilerlerken Dr. Eris kanla kaplanmış eleriye Erden'in iki kolunu tutarak önünü kesmişti. Terden dolayı saçları ve yüzü ıpıslaktı, yorulduğu için nefes nefese konuşarak " Topla..ntıda bize tüm kalbinizle inandığınızı söylem..iştiniz ondan lütfen bize güvenin yöneticim. Annenizi kurtarmak için bur..adaki herkes ve ben var gücüyle çabalıyor. Sizde sesiz bir şekilde dua ederek hem bi..ze hem ann..enize yardım etmiş olursunuz."diyerek okyanus mavisi gözlerini Erden'in ela gözlerine kenetlemişti. Ardından bakışları Kuray'ın yorgunluktan bitkin yüzünde gezdirmişti.

Erden, etrafına baktığında Eris'in ve diğer doktorların gözlerindeki inançıyıla ardından getirdiği çabalarını görmüştü. Başını yukarı aşağı sağlayarak, sağ kolunu Eris'in omzuna koymuştu. " Tamam, size inanıyorum kuratrın annemi" diyerek geriye doğru atılan yavaş adımlarla köşeye çekilmişti. Eris, kararlı yüzüyle Erden'e " Söz veriyorum efendim " demişti.

TRAVMA Where stories live. Discover now