6.Bölüm: Gözyaşı

8.4K 459 185
                                    

Gustavo Bravetti - Babel Hans Zimmer - Interstellar (Zhanna Stelmakh)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gustavo Bravetti - Babel
Hans Zimmer - Interstellar (Zhanna Stelmakh)

•••

Baba kelimesiniz ilk defa yuvadaki öğretmenimizden duymuştum. Hikayelerde geçen bu figür benim için ulaşılmaz görünürdü hep. Kitaplarda anlatılan babalar ne pahasına olursa olsun çocuklarını koruyup kollardı, sımsıkı tutar asla bırakmazdı. Ağlayınca koşup gelen, düşünce kaldıran, varlığını hep hissettirendi babalar. Çınar ağacı gibi derlerdi babalara, meyvesi olmasa bile gölgesi yeter derlerdi. Hani nerdeydi peki? Küçük Uğur'un babası nerdeydi? Onun üzerine, babasının gölgesi bile düşmemişti. Şimdi düşse neye yarardı ki olan olmuşken?

"Baran," diyen telaşlı sesini duydum adamın. "Ne-nerde?"

Gözlerimi kapattım ve güçlü bir nefes aldım. Duyguları sonraya erteledim. Gücümü toplayıp gözlerimi açtım ve ağır bir şekilde arkamı döndüm. Kır saçlı, ellili yaşlarda bir adam; salonun girişinde duruyordu. Beyaz lakosu ve krem kumaş pantolonuyla oldukça hoş görünümlüydü. Buğulu gözlerini burdan bile seçebiliyordu. Adım atamadı, öylece kaldı.

Baban... Dedi içimden bir ses sus dedim.

Yıllarca hayalini kurduğun, acaba beni seviyor muydu, acaba beni bilmiyor muydu, hiç arıyor muydu diye düşünüp durduğun adam...

Sus!

Sırası değildi, hiç değildi. Duygularımı göstermek istemiyordum. Eski ben olsa ağlayarak yanına gider sorular sorar ve hemen affedip sarılmak isterdi. Ama şimdi bunu yapmanın beklentileri paramparça edebileceğini biliyordum. Çünkü bu adamı tanımıyordum. Bu yüzden yavaşça ilerledim ve ses tonumu ayarlayarak konuştum.

"Merhaba," diye konuşup hafif bir baş selamı verdiğimde.

"Günce..." diye bana koydukları ismi fısıldadı. Sana? Evet bana.

"Uğru," diyerek düzelttim onu. Onun sesi ne kadar tarazlıysa, benimki aksi kadar netti. "İsmim Uğru."

Dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı ağır ağır. "Uğru..." diye mırıldandı ve devam etti. "Sonuçlardan haberin var mı?"

"Var," dedim başımla da onaylayarak. "Sizin olanlardan haberiniz var mı?"

Yavaş adımlarla bana doğru yaklaşırken başını salladı. "Var," dedi yoğun bakışlarıyla beraber. "Böyle olsun istemezdim emin ol." Diye ekledi ardından, inanmamı ister gibi. "Ama o kadar uzun yıllardır seni arıyoruz ki... Abilerin nasıl davranacağını bilememişler."

Abilerin... Düşünme!

"Kızım..." dedi dolu dolu, elini uzattı bana. "Affet onları, yıllarca bulamadık seni affet bizi. Bunca yıl kimsesiz yaşattım seni, affet beni."

Kızım? Kızım.

Hırsız olmuştum, gamsız olmuştum, görgüsüz, terbiyesiz olmuştum. Bazen haylaz, yaramaz, utanç kaynağı olmuştum. Hırçın, kavgacı, doyumsuz, çıkıntı, kaltak, kaba, aşağılık, fahişe, üçkağıtçı, günahkar, uyumsuz, edepsiz, ahlaksız, paranoyak, hadsiz, orospu, uğursuz... daha niceleri, olmuştum. Yine de ben, bir kere bile birinin kızı olmamıştım.

MÜPHEM | AileWhere stories live. Discover now