Bölüm 9

30 2 5
                                    

"Gözlerini aç Jungkook."

Yavaşça gözlerimi açtım ve Taehyung'un yanında olmadığımı, hastane odasında yattığımı fark ettim. Ve yanımda Jimin, mingyu ve yoongi'nin olduğunu görmemle neler olduğunu sorgulamaya başlamıştım.

"Neredeyim ben ve Taehyung nerede!" hepsi uyandığımı görür görmez heyecanla başımda toplandı "Taehyung kim, Jungkook ne diyorsun iyi misin"

"N-noldu bana"

"Biz sana ulaşamayınca evine gittik ve sen bayılmıştın, yerde yatıyordun. Biz de seni hastaneye getirdik"

"N-nasıl yani e biz seninle konuştuk sen bana kütüphanenin adresini attın. Ben de kütüphaneye gittim sonra-"

"Jungkook, ben sana hiç kütüphanenin adresini atmadım ki sadece bir kaç gün önce öyle bi kütüphane var diye konuştuk. Ve sen evinden hiç ayrılmadın ki. Sabah konuşmuştuk buluşacaz diye sen gelmeyince evine gittik telefonunu da açmıyordun. Rüya falan görmüş olmalısın" 

"N-nasıl yani o gerçek değil miydi?" 

"Ne gördüysen hiç biri gerçek değildi. Hepsi bir rüyaydı" gözlerimden yaşlar boşalmaya başlamıştı. Ne demek hiçbiri gerçek değil ya hepsi nasıl rüya olur inanamıyorum. Yani Taehyung diye biri yok mu. 

"Doktor, sen uyanınca taburcu olabileceğimizi söylemişti hadi gidelim Jungkook"

*

"Mingyu" seslenmem ile ön koltuktan kafasını bana uzattı "Hm"

"Sen Taehyung diye birini tanıyor musun?" 

"Neden soruyorsun rüyanda mı gördün, hah"

"Evet"

"Ha ciddisin sen. Neyse neden sormuştun"

"Öylesine işte, söylesene sen tanıyor musun"

"Baya eski bi arkadaş da sen nerden taniyon onu"

"Bilmiyorum" kafasını sallayıp tekrardan önüne döndüğünde ben de yanımda oturan Jimin'e döndüm. 

"Jiminn"

"Efendim bebeğim"

"Telefonum nerede bilion mu"

"Aa doğru" cebinden telefonumu çıkartıp elime verdi ve dikkatini tekrardan kendi telefonuna çevirdi.

Ben de telefonumu açıp haritalara girdim ve geçen gün Jimin'in bahsettiği Kore'nin en büyük kütüphanesinin yol tarifine baktım. Şu an olduğumuz konumdan yürüyerek 4 dakika gösteriyordu. Ve kütüphanenin kapanmasına yarım saat vardı. Yaşadığım şeylerin sadece rüyadan ibaret olmadığını anlamak için orada gerçekten Tete Boyutu diye bir kitap var mı diye bakmam gerekiyordu.

"Yoongi Hyung"

"Efendim bir şey mi oldu"

"Şey, hazır trafik tıkanmışken ben inebilir miyim bir yere gitmem gerek."

"Kook, daha yeni hastaneden çıktın nereye gideceksen söyle biz bırakalım ve bu saatte nereye gideceksin en azından mingyu ile git. Jimin ile gitme de, o yanımda kalsın"

"Yok sevgilini elinden almam merak etme ben tek giderim hadi trafik açılmadan gitmem gerek."

"Tamam ama dikkatli ol ve önünü kapat. Ve bizi varınca ara ve orada gelirken yolda da ara yani her zaman ara tamam mı geç oldu merak ederiz seni"

"Anlaşıldı komutanım" deyip arabadan hızlıca indim ve yol tarifine bakarak hızlı adımlarla hatta koşarak kütüphanenin yolunu tuttum. 

Kütüphaneye vardığımda hızlıca içeri daldım ve rüyamda gördüğüm bölüme gittim. Zaten içeride, sadece koltukta oturan ve yüzü gazete ile kapalı olan bir adam vardı. 

Rüyamda gördüğümün aynısı bir masa vardı ancak üstüne Tete Boyutu'na benzer bir kitap göremedim. O sırada yanımdan geçen görevlinin omzuna dokundum.

"Pardon burada 'Tete Boyutu' diye bi kitap var mı acaba"

"Ben daha yeniyim tam bilmiyorum maalesef ama isterseniz bakabilirim"

"Olur. Çok iyi olur"

Görevli ile beraber kasanın oraya gittiğimizde görevli bilgisayara 'Tete Boyutu' yazdı ama çıkmadı.

"Yazarı hatırlıyor musunuz beyfendi" kafamı iki yana salladığımda görevli adam bilgisayardan tekrar arattı ama yine bir şey çıkmadı.

"Maalesef bizde yok"

"Tamam teşekkür ederim"

Nasıl olmaz ya ama ben burada görmüştüm onu. Ama bir dakika ben kitaba girmeden önce parmağımda yüzük vardı ve ben kitaba girdikten sonra parmağımda yoktu. Belki burada düşürmüşümdür.

Hemen tekrardan masanın olduğu tarafa doğru koşturup yerlere bakınmaya başladım. Tam kalkacakken koltuğun altında parıldayan bir şey gördüm. Yüzüğümü...

Uzanıp yüzüğümü aldım ve incelemeye başladım. Kesinlikle benim yüzüğümdü ve bir değişiklik göremiyordum. Yüzüğümü cebime koyup etrafıma son kez bakındım ve kapıya doğru adımlarken omzuma biri dokundu. 

"Pardon yüzüğünü tekrar düşürdün" 

Deyip cebimden düşen yüzüğü elime koydu ve kütüphanenin kapısından çıktı. Yüzünü kafasındaki şapkadan göremedim ama sesi aynı Taehyung'a benziyordu. Ve bi dakika yüzüğünü tekrar düşürdün dedi. E benim yüzüğü önceden düşürdüğümü nereden biliyordu ki. Hem de benimle siz'li değil de sen'li konuştu yani, sanki tanışıyormuşuz gibi..

O zaman bu kişi,

Taehyung...



Tete BoyutuKde žijí příběhy. Začni objevovat