9

560 27 3
                                    

Yazardan;

Pamir ve yağmur uykuya daldıktan iki saat sonra Yağmur sayıklamaya başlamıştı.

Kabus görüyordu.

Pamir duyduğu sesler yüzünden uyandı ve bir an olayı idrak edemedi, sonra aklına gelmişti. Yağmur yine kabus görüyordu.

Evet yine, çünkü Pamir ile Yağmur daha önceden tanışıyordu. Yağmur unutsa bile Pamir'i, Pamir Yağmur'u unutmamıştı.

Daha önceden beraber psikolojik destek almışlardı, Yağmur kendine zarar veriyordu ve ani sinir krizleri geçiriyordu. Pamir ise hem sinir hastası hem de sinirlendiği zaman kimseyi düşünmeyen ve çevresine zarar veren biriydi.

Zaten bu yüzden aynı yerde karşılıklı odalarda kalıyorlardı. İkisini de aileleri düzelsinler diye kliniğe yatırmıştı.

En başta Pamir ona da çok kızmıştı, bağırmıştı, küfürler savurmuştu sadece odasının kapısını tıkladığı için. Tabii daha bu küçük kızı görmeden, kapıyı açmadan yapmıştı bunu.

Sonra kapıyı açtığında gecenin kör saatinde kapısını tıklayan kıza bakmış ve sinirle "Ne var?" diye sormuştu.

Kızın direkt gözleri dolmuştu. Çünkü o gece annesiyle ilgili çok kötü bir kabus görmüştü ve sadece ondan o gecelik yanında kalmasını istemek için gelmişti.

Sol gözünden bir damla yaş düşerken arkasını dönüp odasına doğru koştu ve "Anne!" diye ağlamaya başladı küçük peluş tavşanına sarılarak.

Pamir önce arkasından bir kaç saniye baktı, sonra kapısı tam örtülmemiş olan kızın odasına doğru adımladı yavaşça ve kapıyı ittirerek odaya girdi.

Kızın yanına adımladı ve küçük sayıklamalarını duydu. Anne diye ağlıyordu kız. Yavaşça yere diz çöktü yatağın yanında.

"Neyin var küçük?"

Kız yanağından akan yaşlarla karşısında duran çocuğa baktı önce biraz düşündükten sonra ona güvenmeye karar verdi ve rüyasını anlattı.

Nedense Pamir bu küçük kıza sinirlenemiyordu, o kadar tatlı bir yüzü vardı ki sinirlenmesi mümkün değildi zaten.

Beyaz yeni, siyah saçaları, siyah gözleri, tombul yanakları ve pembe dudaklarıyla gerçekten çok tatlıydı. Ve birde kapıda fark etmişti ki çok kısaydı.

Yanına uzanmak için izin aldı Pamir, onu tek bırakmak istememişti. Yağmur ise gece tek kalmayacağı için mutlu olarak hemen yana kayıp ona yer açmıştı.

O gece Yağmur hiç susmadı, psikologlara anlatmadığı ne varsa hepsini Pamir'e anlattı. İlk defa birine güvenmişti, güveni de boşa çıkmadı zaten.

Pamir kimseye onunla ilgili bir şey anlatmadı.

Pamir'in o gece fark ettiği başka bir şey ise kollarında ve boğazının bazı yerlerinde kesikler vardı kızın. Kimisi yeni kimisi eski. Yağmur ile çok zıt iki karakterdiler. Biri canı yanınca etrafa saldırıyor, diğeri ise canı yanınca kendini yaralıyor.

Pamir onu dinledikçe sadece onun için iyileşmek istedi, kimseyi değil onu korumak, ona karşı yalnış bir şey söylememek için iyileşmek istedi.

Kız çok kırılmıştı, kendisinin yarakarını sarabileceğini düşündü Pamir o yaşta yaşadıklarının getirdiği duyarlılıkla.

Pamir, Yağmur'a çok yardımcı oldu iyileşirken, aynı şekilde Yağmur da ona yardım ediyordu ama Yağmur'u babası iyileşince almıştı o klinikten.

Pamir sonra iyileşmenin bir anlamı olmadığını düşündü kız gittikten sonra.

O yardım ediyordu Pamir'e hem sözleriyle, hem gülüşüyle...

Artık iyileşebileceğini sanmıyordu da zaten.

Pamir kızı çok aradı, kız da babasıyla daha sonra kliniğe onu görmeye geldi bir kaç kez ama artık o yoktu.

İkisi de birbirini bulamamanın hüznüyle yaşadılar bir süre. Kızın aklından çıktı bir zaman sonra ama Pamir unutmadı, aklından çıkaramadı...


Hemen Pamir yatakta oturur pozisyona gelip telefonu eline aldı ve Yağmur'a seslenmeye başladı.

Yağmur bir süre sonra uyanınca hıçkırıklarla ağlamaya başladı.

Pamir'in içinin gittiğinden habersiz...

Pamir sürekli ağlama diyordu ama nafile, kız hala gördüğü kabusun etkisindeydi ve onu duymuyordu bile.

Biraz sonra kız sakinleşti, Pamir'in endişeli sesi doldu kulağına.

☔︎︎

Bölüm sonu.

Burda kesmicektim de uzun oldu.

Hem diğer bölümde Pamir'in dediklerini de duyarız.

Nasıldı?

İyi geceler'🌙

Yağmur'un Altında | Texting |Where stories live. Discover now