agent jeffrey verenich.

134 19 29
                                    

Hawkins polis kliniği
Birkaç saat önce, 16 mayıs sabahı..

Sigarayı küllüğe bastırdığımda ellerimi çıtlatıp bilgisayara daha da yoğunlaştım. Bugün oldukça vaka almıştık ve belim ağrımıştı. Sonunda şu lanet gün bitsede Joyce'un yanına gitsem.

"Siktir! Bu kim lan?" Ne? Callahan'a baktığımda hayretle ekrana bakıyordu. Neler oluyor? Kaşımı çatıp ayağa kalktım.

"Şef, buna bakmak isteyebilirsin." Powell'da Callahan'ın bilgisayarına baktığında yanlarına geldim. Sahte kimlik mi?

"Sabah Dhayo sınırında polisler kontrol yapıyorlarmış. Sonra biri gelmiş, polis kontrol etmiş. Kız kendini Max Henderson olarak tanıtmış." Ne! Max Henderson mu? Ne alaka lan? Bütün çocuklar burada, bu bir tesadüf olamaz!

"Sonra?" Okuması için aceleyle ona baktığımda sayfada aşağılara indi.

"Polisler ehliyete bakmış ama bir terslik bulamamışlar. Ama sonrasında bir terslik olduğunu anlamışlar. Kızın gerçek kimliğini de bulmuşlar. Polisler şu an her yerde onu arıyormuş." Sitede başka bir yere tıkladı ve çıkan resme baktım. Aman Tanrım..

"Lowell kızı, Isabella Charlotte Barnes."

𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐

Indiana, Hawkins.

"Bir gözümüzü korkutmaya çalışıyor, ne yapacağımızı bilmiyoruz. Ama güçlendiğini söyledi. Güçleniyorsa bir ordu yaratıyor demektir. Gerçek bir savaş olacak ve yardıma ihtiyacımız var." Mike'ın umutla söyledikleriyle Kali kafasını salladı.

"Her tarafı inceledik, ama geçitler hiçbir yerde açık değil. Her an açılabilir. Times sokağında, yani Bella'nın evinde, Aşıklar Gölü'nde, Eddie'nin karavanında, ruhu şad olsun.." Dustin araya eklediğinde kafamı salladım. Eddie'yle tanışma fırsatım olmamıştı. Ama çocuklara çok yardımları dokumuş geçen sene. "Ve de Settler'ın Taş Ocağı'na giden Holland caddesinde. Hepsini teker teker inceledik, ama hiçbiri açık değil." Kali düşündüğünde kafasını salladı. Aramızda bir süre sessizlik oluştu.

"Henry sırlarla dolu biriydi, hâla da öyle. Her ne yapıyorsa önce sizi haberdar ediyor, sonrada ortalıktan kayboluyor. O zamanlar laboratuvardan kaçmam gerektiğini söylüyordu." Ya.. Bana da demişti. Ve sonucunda da bana ihanet etmişti.

"Benimde kaçmamı istiyordu, ama beni kullanmak için diyordu bunu. Sen gerçekten kaçtın." Kali bana döndüğünde bir şey demedi. Aramızda bir süre sessizlik oldu.

"Beni bırakıp gittiğinde ne yapacağımı bilememiştim.." Gözümü ondan kaçırdığımda yutkundum. Evet, yaptığım iğrençti. Ama kalamazdım işte.. Bensiz her şey çok daha berbat olurdu..

"Axel ve diğerleriyle kaçtım.. Sen benim kız kardeşimsin Jane, iyi olmanı çok isterim. Polisine ve arkadaşlarına kavuşmana sevindim. Annen yanımda kalmanı istiyordu, bu yüzden seni bana gönderdi. Şimdiyse Bir yüzünden geldin ve bu şeyi artık tamamen bitirmek istiyorsunuz. Çünkü en yakın arkadaşınızı öldürdü." Gözlerim dolduğunda kafamı salladım.

"Pekala, size yardım edeceğim." Ne? Anında Kali'ye bakıp güldüm. Harika!

"İyi ki varsın!" Ona sarıldığımda o da bana sarıldı. Daha güçlü olacağız! Çocuklara baktığımda hepsi gülümsüyordu. Sonunda artık bir umudumuz var!

𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐

"Bundan emin misin?" Clove'un dediğiyle kafamı salladım. Doktor Owens'la görüşmeye gitmek iyi olacak. Bir an da herkes ortadan kayboldu, havadaki koku yüzünden türlüce hayvan zehirlenip öldü ve bu yüzden Hawkins halkı belediye binasının önünde protesto ediyor. Bir şeyler oluyor, bu belli. Geçitler mi açılıyor, ne oluyor bilmiyorum ve ona danışmamız gerek.

The Day Will Come When You Won't Be (Bella, Do You Copy?) Bonus KitapWhere stories live. Discover now