2.9

31.2K 1.3K 146
                                        



Semicenk - Tanrım Reva Mı

2.9

İnsan büyük konuşmamalı derdi de büyüklerimiz ben anlamazdım. İnsan konuşsun, ne yapıp ne yapmayacağını bilir zaten ne var büyük konuşmakta derdim ama öyle olmuyormuş. Bundan sonra büyük lokma yerdim ama yine de büyük laflar etmezdim.

Elimdeki kırmızı kurdeleye baktım. Resmen biraz önce sözlenmiştik. Yağız'ın eli elimin yanındayken titriyordu hatta babam bile fark edip öylece suratına bakmıştı, Gökhan ve Selim gülmüş sonra da abilerinin tehdidiyle kendilerini toplamışlardı. Kurdele kesilmiş ve Gökhan ortaya hadi dışarıya mı çıksak diye bir fikir atmıştı. Yağız'dan canını isteseler olur diyecek halde olduğu için tamam demişti. Babamlar da bizim gitmemizi beklemeden muhabbetlerine dönmüştü. Her şey sorunsuz ilerliyordu ve mutluluğa bu kadar alışkın olmayan bünyem bunu sorguluyordu.

Şimdi ise üzerimizdeki elbiseleri değiştirmeye benim odama çıkmıştık. Hava soğuktu ve biraz daha rahat edebileceğim bir şeyler giymek istemiştim. "Sırıtıp sırıtıp durma da." diyen Feyza'ya hiç yapmayacağım bir şey yapıp dil çıkardım.

"Aşk bunu değiştirdi he!"

"Hadi, hadi çok konuşmayın sözlüm bekler." dememle kızların ikisi de kahkaha atmaya başladı ve ben de onlara uydum. Üstümü değiştirdim, yine bir elbise giymiştim ama bu hem triko hem de uzundu sadece iki yanında yırtmacı vardı ve vücudumu tam sarıyordu. Makyajımı zaten abartılı yapmamıştım bu yüzden hiç bozmakla uğraşmadım ve üzerimde deri ceketimi giydiğimde yanıma sadece telefonumu aldım.

Nur üzerini değiştirmemiş Feyza ise benim dolabımdan kazak ve kot pantolon giymişti. Merdivenlerden inerken göğsümde hissettiğim sıkışma ile bir an duraksasam da sonrasında kendimi toparlayıp merdivenleri inmeyi başardım.En mutlu günümü ufak bir ağrı ile zehir etmeme gerek yoktu. Aşağıya indiğimizde babaanne ile Yağız'ın bir şey konuşuyordu. "Biz hazırız." diyen Feyza ile gözler bize döndü.

Babaannenin bakışları üzerimde dolaştığında gerginlikle Yağız'a baktım. Bileğime düştüğünde en son bakışları "Aferun kizum çıkarma altunlarinu." demesini beklemiyordum. Ben daha ne olduğunu anlamadan Yağız'a döndü."İyidur ha benum Trabzon setinu da takar bu kiz.Takmayacak biruna gider diye korkaydum."

Herkes gülmeye başladığında ben de güldüm. Babaanne söyleyesiye kadar ben kolumdaki bilezikleri unutmuştum. Kolumda iki bilezik ve bir adet de hasır kelepçe vardı, onu da babaanne takmıştı. Ben de çıkartmayı unutmuştun çünkü heyecandan en son düşüneceğim şey altınlardı yine de hoşuma gitmiyor diyemezdim.

"Balım ya ben gold sevmiyorum takı dediğin gümüş olacak, diyen Gökçen'den trabzon burması takana.Aşk sen nelere kadirsin!" diye arkamdan fısıldayan Feyza'ya geriye doğru bir dirsek attım ama boşa geldi.

"Babanne hani Buğlem'inkiler ?" diye soran Gökhan ile babaanne suratını buruşturdu.

"Ha, elumu getirup öptürmeduğun kiza ne takacağum ben!"

"Ben getirsem benimkine takar mısın babanne!" diye ortaya atlayan Selim ile birlikte Gülcan teyze "Nereye dur bakayım sen sıranı bekle!" diye ortaya atladı. Sanırım bu ailenin gözde gelini ben olacaktım.

"Benim sıramı beklememe gerek var mı babaanne, bana tak sen ablamın evleneceği yok." diye bu sefer Berkecan konuştuğunda Osman amca hafiften ensesine vurdu."Kerataya bak sen."

Selim bu sefer bana baktığında "Yenge sen altınları bana ver bak ben ona katlarım onları." dediğinde bu sefer Gökhan'dan ensesine bir şaplak yedi. Düşmezdim bu tuzağa, kaza göz dikip elimizde tavuktan olmaya gerek yoktu.

Yağız Yerin GökçeniWhere stories live. Discover now