4. Bölüm || Sadece Sevmek

1.1K 69 14
                                    


"Boşuna yorulma gönül, sadece sevmek yetmiyor."
-Özdemir Asaf-

****

Hayır Seyran, hayır. Bu kadar erken ona kapılamazsın. Onun yüzünden döktüğün gözyaşlarını hatırla. Hem daha o kızı hayatından çıkarmadı. Hemen yelkenleri indirme Seyran. Sadece sevmek yetmiyor...

Hemen Ferit'i göğsünden ittirip kendimden uzaklaştırdım ve dudaklarımızı ayırdım. Daha sonra da bir tokat atıp ona arkamı döndüm ve hızlı adımlarla banyoya gittim.

Banyoya girdiğim an kapıyı kapatıp hemen kilitledim ve kapıya yaslanıp yere çöktüm.

Omuzlarım sarsıla sarsıla ağlıyordum.

Ama ne için ağlıyordum?

Bana yaşattıkları için mi yoksa, beni öptüğü için mi?

İkiside değil. Sen onu çok sevdiğin için ağlıyorsun.

Evet, ben onu çok sevdiğim için ağlıyordum. Ama olmuyordu işte, ne kadar sevsem de olmuyordu.

Onu ne kadar sevsem de yaşattıklarının izi geçmiyordu.

O halde ne kadar ağladım bilmiyorum ama sonunda ağlamaktan ve yorgunluktan göz kapaklarım kapanmaya başlamıştı.

Oturduğum yerden kalkıp lavaboya gittim ve yüzümü yıkadım.

Aynaya bakmamaya çalışıyordum.

Yüzümü havluyla kuruladıktan sonra kapıyı açtım ve banyodan çıktım.

Gözlerim içeride bir gezintiye çıktığında Ferit'i göremedim.

Kaçmıştı.

Gözlerime hayal kırıklığı bulaşırken yüzümde acı bir gülümseme belirdi.

Ruh gibi yavaş adımlarla yatağa gittim ve yavaşça uzandım.
Örtüyü omuzlarıma kadar çektim ve cenin pozisyonuna geçtim.

Bastıran uykuyla kendimi uykuya bıraktım ve karanlığa gömüldüm.

****

Acıyan göz kapaklarımı zorlukla açtığımda daha yeni güneş doğmaya başlamıştı.

Gözlerim saate kaydığında 06:02 olduğunu gördüm.

Yatakta doğrulup bacaklarımı aşağıya doğru sarkıttım.
Yataktan çıkıp terasa ilerleyeceğim sırada gözlerim koltuğa kaydı ve uyuyan Ferit'i gördüm.

Üstünü örtmemişti ve kollarını birbirine sarmasından üşüdüğünü anlayabiliyordum.

Yanına gidip yere düşen battaniyeyi aldım ve üstüne örttüm.
Önüne gelen saçlarını yavaşça geriye ittiğimde o güzel yüzü ortaya çıkmıştı.

Aklıma dün gecenin gelmesiyle elimi hızlıca saçlarından çekip koşar adımlarla terasa girdim.

Terasın kenarına oturup manzarayı seyretmeye dalmışken gözüm ileride duran kalemlere ve tamamlanmış resime gitti.

Resimi elime alıp incelemeye başladığımda aslında çok derin bir ruhunun olduğunu fark ettim.

Resimde bulutların üstünde yani gökyüzünde geyiğin boynuzlarından oluşan bir salıncak vardı. Boynuzlardan iki tane salıncak sarkıyordu. Salıncaklardan sadece bir tanesi doluydu. Ondada bir kadın oturuyordu ve elini aşağıya doğru uzatmıştı. Bir adam da bulutların altından elini yukarıya doğru uzatıyordu ve kar yağıyordu.
(Kar küresi/Kar tanesi kitabından esinlenilmiştir.)

Yalı Çapkını || Desde el principioHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin