[28]

1K 201 125
                                    

SELAMLARRRRRR

16K İÇİN ÇOK TEŞEKKÜRLERRRR <3

artık yanındayım

.  .  .

kaynar suyunu kısa bir süre önce eklediği ramenin kapağını alelacele açtı ve sabırsızca karıştırmaya başladı, bir şeyler yiyip tadını hissedebilmeyi öyle çok özlemişti ki bekleyemiyor olmalıydı.

ağzına götürdüğü eriştenin sıcaklığından gözleri yaşarırken elini yelpaze gibi sallıyor ve cayır cayır yanan dilini söndürmeye çalışıyordu.

"dikkatli ol." kafasını sallayarak ona doğru uzattığım capri sunı aldı ve gözlerini kapatarak içmeye başladı.

"o kadar seviyorum ki!" sesi ağlamaklıydı, "her şeyi tekrar hatırlayınca orada çektiğim özlemler de geri yüklendi."

gülümsedim. Yeonjun'a orada kalmasının daha mantıklı olduğunu, dünyanın yaşanılacak gibi bir yer olmadığını söylediğim zamanları düşünüyordum. onun yaşama enerjisinin bu kadar fazla olduğunu bilseydim asla böyle şeyler söylemez ve onu geri getirmek için daha erken çabalamaya başlamış olurdum.

"nasıl hatırladın?"

"dede geldi..." dediği an kahkaha atmaya başladım, "Bilgecan dede mi geldi?"

"öyle deme oğlum," derken oldukça ciddiydi, "dede cidden yetkili biri." daha sonra da gülmeye başladı.

"önceden de böyle miydin?"

"nasıl?" diye sordu ramenini bitirirken. ben daha benimkinin yarısına bile gelememişken onun ikinciye geçiyor oluşu ve bunun onda yarattığı mutluluk beni de gülümsetmişti.

"bu kadar hayat dolu."

"şu an hayat dolu muyum?" sorarken durgunlaşmıştı.

"yani..." dedim dumanı tüten eriştemi karıştırırken, "ya da senden çok hoşlandığım için öyle geliyordur."

birdenbire gözleri sonuna kadar açılmış ve ağzına henüz götürmüş olduğu erişteler boğazında kalmıştı, o kadar kötü durumdaydı ki öksüremiyordu bile.

endişeyle sırtına vururken bir taraftan da eline peçete tutuşturmaya çalışıyordum, "Yeonjun beni bir daha seni geri getirtmekle uğraştırma!"

öksürükleri birdenbire kesilmiş bu sefer de kahkaha atmaya başlamıştı, gülerken de gözlerinden pıtır pıtır yaşlar dökülüyordu. "boğuluyorken insan mı güldürülür?"

"gülmen için mi söyledik oğlum, çok ciddiyim bak bu saatten sonra elini kesmen bile yasak!"

az önce eline tutuşturduğum capri sunı içerken sırıtıyordu, "orada bile tanıdıklarım var artık."

"Yeonjun!"

"Soobin, oradayken sürekli," dedi ve durakladı, "sü... rek... li... sesinin nasıl olduğunu düşünürdüm biliyor musun?"

"o yüzden mi unuttun beni?"

"mal olmasan bir tane konuşmamızın ekran görüntüsünü alır da kanıt olarak gösterirdin."

"sanki inanacaktın, onun da sahte olduğunu düşünürdün sen."

eriştesini ağzına götürürken gözlerini yukarı kaldırdı ve düşünüyormuş gibi yaptı, "doğru söylüyorsun, inanmazdım."

"bari polise şikayet etmeseydin ya!"

"oğlum sen kendini tozun toprağın içinde bir tane adamın kollarının arasında açsaydın ne düşünürdün? bu çocuk çok yakışıklıymış her söylediğine inanayım mı derdin?"

cennet ve küllerin arasında | yeonbinTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang