initium

58 4 2
                                    

Jungkook, babası gözlerinin önünde öldürüldüğünde henüz 9 yaşındaydı.

Jeon Yonghoo başarılı bir adam, centilmen bir alfaydı. Kuşaklar boyunca adaletle uğraşan bir ailenin içinde doğması onun da adaletin peşinden gidip yargıç olmak istemesinde büyük bir etken olmuştu. Gözü karaydı, hırslı ve başarılıydı fakat her şeyden öte adaletin gücüne inanırdı. Haksızlığa uğramış insanların yanında olmaktan keyif alırdı. Şu yaşına kadar girip de kaybettiği herhangi bir dava dahi olmamıştı.

Başarılı işinin yanı sıra aşık olduğu tatlı bir karısı vardı. Jeon Minhe hem başarılı bir doktor hem de dişli bir omega aktivistiydi. Ezilen omegaların yanında durup ellerinden sımsıkı tutardı ve güvende olmalarını sağlardı. Jeon Yonghoo'yu her bakımdan anlayan ve destekleyen bir eşti.

Oğulları Jungkook ise 4 kuşak önceki dedelerinden aldığı genler nedeniyle delta olarak doğmuştu. Henüz 9 yaşında olmasına rağmen uzun bir boyu vardı. Güçlü feromanlara sahipti bu yüzden küçük yaşta kendini kontrol etmeyi öğrenmek zorunda kalmıştı. Annesi ve babasının küçük bir kopyası gibi davranıyordu.

Her bakımdan birbirini tamamlayan mutlu bir aileydiler, her akşam beraber yemek yemeyi ihmal etmiyorlar ve yılın en özel günlerini hep beraber geçiriyorlardı.

Ta ki o güne kadar...

Yonghoo, oğluyla vakit geçirdiği güneşli bir günün akşamında kendi evinin önünde acımasızca bıçaklandı. Üstelik bir kez değildi, defalarca kere bıçaklanmıştı. Onun canını almak isteyen katil Yonghoo'yu en kritik yerlerinden yaralamış, nefesini sonsuza kadar kesmişti.

Yere düşerken dudaklarından minik acı dolu iniltiler çıkıyordu; bir elinde oğluna aldığı kitap seti, diğer elinde ise karısının en sevdiği tatlı vardı. Gözleri gökyüzünü buldu, ağzına kan dolarken kapanmak üzere olan bilincine rağmen yaşamak için tanrıya dua etti. Daha oğluyla geçireceği dolu dolu zamanlar vardı, karısını öpmeye doyamamıştı. Yardım edeceği birçok insan, kurtaracağı bir sürü masum insan vardı.

Fakat tanrı Yonghoo'yu duymamıştı. Belki de ona biçilen kader bu kadardı...

Yonghoo'nun bu hayatta son duyduğu ses Jungkook'un endişeli sesiydi. Küçük olan babasının kanlı gömleğini tutmuş yaşlı gözlerle yaşaması için bağırıyordu. Yonghoo son kez oğluna bakabilmeyi diledi.

"Appa lütfen ölme, lütfen."

Yonghoo ona ağlamamasını söylemek istedi ama gözleri yavaşça kapanırken elinden hiçbir şey gelmiyordu. Kendi kan kokusundan oğlunun feromanlarını alamıyordu. En sonunda koca bir karanlığın vücudunu teslim aldığını hissetti.

                                                                        ≿━━━━❀━━━━≾

Ölümünün ardından Jeon Yonghoo büyük bir törenle uğurlandı. 

Ülkedeki her hakim, avukat ve savcı bu büyük törene katıldı. Jeon'ların eski ve köklü bir aile olması sebebiyle başbakan dahil olmak üzere çok üst düzeyden devlet adamları da vardı törende. Taziye odası dolup taşıyordu ve her yerde acıyı temsil eden ekşimiş feromonlar vardı.  Siyahın ele geçirdiği boş odadan ağlama sesleri yükseliyordu. Jungkook'un annesi zar zor ayakta kalıyor, kocasının tişörtünü elinde tutmuş koklayıp koklayıp, "tanrım!" diye haykırıyordu. Hayatının aşkını, biricik eşini kaybetmiş olmanın acısı tüm bedenini uyuşturmuştu. 

Jungkook ise en köşede durmuş, taziye odasına girip çıkanları izliyordu. 

Bedeni zayıf kalmıştı, küçük yaşta babasız kalmanın vermiş olduğu yük nedeniyle iyice çökmüştü minik omuzları. Henüz 9 yaşında olmasına rağmen sessizdi, ağlamıyordu. Aldığı bastırıcılar nedeniyle acı kokusunu kimse de hissedemiyordu. Kendisine gelen insanların taziyelerini kabul edip konuşmalarını dinliyordu. Arada gözleri babasının çiçeklerle donatılmış fotoğrafına kayıyor, gözleri dolacakmış gibi oluyordu fakat annesini gördükçe kendisine geliyordu. Bundan sadece birkaç ay önce babasına söz vermişti. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 08, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

dear lord ☽ jikookWhere stories live. Discover now