Match day °4

410 34 34
                                    

Bölüm şarkısı: Fire on fire - Sam Smith

'I'd like to think it's how you lean on my shoulder
And how I see myself with you'

~

Hakemin kendisine gösterdiği sarı kartla birlikte biten ilk yarıdan sonra soyunma odasına doğru gergin bir şekilde yürümeye başladı. 2 maçta 2 sarı kart, Xavi'nin birazdan çekeceği azara hazır olmalıydı.

Cádizli oyunculardan biriyle tartışan Pedri'ye gözü takıldığında normal maçlara göre daha gergin olduğunu fark etti. Hakeme çok fazla karşı çıkmıştı. Normalde maçtaki en sakin kişi olarak bilinmesine rağmen bu gün daha agresifti.

Bunu oyununa yansıtmıyordu tabi ki. Topu her ayağına geçirdiğinde oldukça etkileyici hareketlerle güzel paslar veriyordu. Asiste dönüşebilecek çok iyi pasları vardı ancak Barcelonalı oyuncular gole çevirememişti topu.

Bu yüzden de biraz gergin olduğunu düşündü oğlanın. Elinden gelenin en iyisini yapıyor ama bir türlü takımı istediği tempoya ulaştıramıyor, istediği pozisyona sokamıyordu.

Raphinha'nın önceki maç yediği kırmızı kart yüzünden oynayamaması ve Lewandowski'nin formunda gözükmemesi de ona hiç yardımcı olmamamıştı. Birden içine bir yetersizlik hissi düştü. Pedri'ye yeterli olamıyormuş gibi.

Derin bir nefes alarak modunu düşürmemek için başını kaldırarak seyircilere baktı. Binlerce taraftarın adlarını haykırması içine inanılmaz bir mutluluk hissi yayıyordu. Birkaç fana el salladıktan sonra gülümseyerek soyunma odasına giden merdivenleri indi.

Odaya girdiğinde kırmızı kart yediği için sahada olmayan Xavi'nin yarı arasındaki süresini kullanmak istercesine hızla takıma bir şeyler anlattığını görmüştü.

Odanın bir köşesinden aldığı su şişesinden içmeye başlayarak Xavi'nin direktiflerini dinledi. Temelde morallerini bozmamaları ve oyuna kendilerini vermelerini söylemişti. Birkaç oyuncuya pozisyonunu koruması ve pasları hakkında bir şeyler dedikten sonra gözleri kendisini buldu.

"Gavi hakemin eline malzeme verme."
Diye kısmen sert olan bir sesle konuştuğunda bakışlarını yere eğerek kafasıyla onayladı Xavi'yi, oynayış tarzı yüzünden ilk azar yiyişi değildi. Antrenmanlarda bile ona kızmaktan çekinmiyordu Xavi.
Destekler bir şekilde omzuna vurduğunda kafasını kaldırıp Xavi'yle göz göze geldi. Bir baba edasıyla gülümsediğinde Gavi de gülümsemişti. Ne kadar kızarsa kızsın daha iyi olmasını istediği için kızıyordu ve bu yüzden asla Xavi'ye darılamazdı.

6 numaralı dolabın önüne kendi yerine oturduğunda Ferran'ın 7 numaralı boş yerinin yanında kendi dolabının önünde oturan Pedri'yi gördü. Eskiden 6 ve 8 olarak dolapları yanyanaydı. Şimdi ise Ferran 7 numarayı aldığı için aralarında oturuyordu.
Yeri umursamadan kalkıp 7 numaraya oturarak bir yere dalmış gibi gözüken Pedri'yi dürttü.

"Hey, iyi misin?"
Dedi. Oğlanın ona dönen bakışları gülümsemesine sebep olmuştu.

"Hı hı." Diye dalgın dalgın mırıldanıp tekrar önüne döndüğünde kaşlarını çattı.

"Sadece fazla mı odaksın yoksa bir şey mi var? bana söylemen lazım yoksa seni düşünmekten oynayamayabilirim."
Sona doğru dalgaya vurarak konuştuğunda Hafif çatık kaşlarıyla bir şeyi düşünüyormuşçasına tekrar Gavi'ye döndü Pedri.

"Gol atarsam üstünde fuerza tenerife yazan bir formayı kameraya göstermek istiyorum. Tenerife'deki yangınla ilgili bir farkındalık oluşması için."
Dedi mırıldanır bir tonda.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 03, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Too close to the stars | Gavi x PedriWhere stories live. Discover now