Mihawk

234 5 11
                                    


Şuan havalarda geziniyordum. Nereye gittiğim hakkımda gram fikrim yoktu. Zoro'yu korumak için onun önüne atladım ve Kuma beni havaya uçurdu. Bir şekilde buradan kurtulmaya çalıştım ama denizin üzerinden uçarken bunu yapmamin aptallık olduğunu farkettim. Nereye gideceğimi bekleyip göreceğim. 


Şuan ciddi şekilde uykuluyum. Karnımda aç.

Gözlerim uykuya yenik düşüyordu. Sonunda derin bir uykuya daldım.


...


Uyandığımda havada uçan pembe saçlı hayalet kızı gördüm. Onu görmeyi beklemiyordum bu yüzden ona yumruk attım ama ruhunu bedeninden ayırmış o yüzden yumruğum etki etmedi.


"Sende Kuma tarafından uçuruldun sanırım haraharaharahara."

"Kes sesini oyuncak hayalet. Neredeyiz biz?"


"Bana öyle kaba davranmaya kalkma!"

"Ay çok korktum(!)"

Onunla konuşmayı kesip etrafı incelemeye başladım. Kasvetli bir yerdi ve ben de ormana düşmüştüm. Şansım ve ben işte...

Etrafa iyice baktığımda saray gibi bir yer gördüm. Açıkçası gitmeyi istemiyordum ama gidecek başka bir yerimde yoktu.

Saraya doğru yürümeye başladım. Pellona ise yanımda uçup yolu gösteriyordu. Yön duygum pek iyi sayılmazdı bu yüzden ara sıra yolu şaşırıyordum.

"Tıpkı buraya düşen yeşil saçlı kılıç ustası gibisin. Yön duyunuz nasıl bu kadar kötü olabilir?"

Dur simdi bu bana Zoro'yu mu anlatıyordu?

"Zoro burada mı?"

"Evet. Ağır yaralı ama tedavi ediyorum."

"Düşündüğümden daha iyi biriymişsin."

O kendi kendine övünürken sonunda saraya ulaşmıştık. Nedense burası bana birini hatırlatıyordu ama kimi?

Ormanda maymunlarla savaşa giren ağır yaralı bir Zoro görmeyi beklemiyordum. Eğer kaçmışsa onu durduramazdım bu yüzden yanından geçip saraya giridim. Biraz dolaştıktan sonra karşımda şapkasını çıkarmış, elinde birasıyla kitap okuyan bir Mihawk görmeyi beklemiyordum.

"Haaa Sen neden buradasın? Kuma seni fırlatmış olamaz."

Göz ucuyla bana bakıyordu. Gerilmedim değil açıkçası.

"Burası benim evim küçükhanım. Kalmayı kabul etmiyorsanız orada kocaman bir kapı var."

Kendi kendimime fısıldıyordum ancak onun beni duyduğuna adım kadar eminim.

"Senin gibi tuhaf bir adam anca böyle bir evi seçerdi inan bana."

"Benim nerem tuhafmış peki?!"

"Vampire benziyorsun ama gözlerin şahin gibi ayrıca sakalın ciddiyetimi bozuyor."

"İltifatın için teşekkür ederim şimdi işiniz yoksa evimi temizlerseniz sevinirim. Burada kalmanın bedeli olmalı değil mi?!"

"Ben Zoro'nun yanına gidiyorum."

Göz ucuyla ona baktım.

"Sonraki gelişinde bana elbise alırsan sevinirim. Üzerimdekiler yırtılmış durumda ve lütfen elbiseler kısa olsun."

"Peki. Getiririm."

Kılıcımı çıkarıp dışarı çıktım. Nedense şu an kılıcımla savaşmak istiyordum. Zoro' da benim gibi düşunüyor olmalı. Beraber maymunları ortamdan temizleyip geri döndük. 3 gün içerisinde Shabody takımadasına gitmemiz gerekiyordu ancak Luffy'den gelen haberle 2 yıl sonra buluşacaktık.

Güçlenmem gerek.

Pellona kesin bizim vampiri çileden çıkarmaya çalışıyordur ama bizim vampir oralı değildir.

"Kadın sezgisi korkunç bir şey."

"Biliyorum Zoro."

İçeri Zoro'dan önce girdim. Ikimizde Mihawk'tan ders almak istiyorduk. Biraz rencide ettikten sonra sonunda kabul etti.

İlla azarlayacaktı yani.

...

Gecenin köründe mutfak nerede bulamıyorum. Keşke Pellona uyanık olsaydı o zaman rahatça bulabilirdim.

"Buzdolabı... Buzdolabı... Buzdolabı..."

Tek gözüm açık şekilde sayıklaya sayıklaya dolaşıyordum. Nereyedeyim ben? Mutfak değil burası ama neresi?

...

Sabah gözlerimi açtığımda yatağımda olmadığımı farkettim. Nedense bulunduğum yatak son derece rahattı.

Kafamı çevirince gördüğüm kişiyle ani bir şok yaşamam kaçınılmazdı tabi ki.

B-be-b-ben ve Mihawk ç-çok yakın bir şekilde uyuyorduk.

Çığlık atıp ayağa kalkmaya çalışırken çarşaf yüzünden kayıp yeri boylamayı bekliyordum.

Tabi beni belimden yakalayan bir adet Mihawk olmasaydı.

Beni kendine çekmişti bu yüzden yüzlerimiz aşırı derecede yakındı. Hayır suratım bunu kaldıramaz bakma bana öyle.

Attığım çığlık yüzünden Pellona ve Zoro odaya dalınca daha ne kadar rezil olabileceğimi sorguladım. Rezilsin kızım sen rezil.

Olayı anlayınca Zoro umursamadan odadan ayrıldı. Pellona ise alttan alttan sırıtarak  odayı terketti.

"Günaydın... Odana nasıl geldiğimi bilmiyorum. Özür dilerim."

"Sorun değil yatağım zaten çift kişilikti."

Altından anlam aramamalıyım.Yoksa kötü şeyler olacak.

...

Kahvaltıdan sonra Zoro ile çalışmaya devam ediyordum. Akşamları genellikle Mihawk'ın bulunduğu odaya gidip ondan bazı şeyler öğrenirdim. Dünya haberleri, yolucukları gibi sıkıcı görünen ama o anlattıkça bende merak uyandıran şeylerdi.

Genellikle onun yatağında yatardım. Buna alışmıştım. Aldığı elbiseler tam olarak onun tarzıydı ama tuhaf bir şekilde bana çok yakışmıştı. Egom batsın.

Ertesi gün yine aynı rutinimi uyguladıktan sonra sonunda onun yanına gelmiştim. Elinde kristal bardağıyla birasını yudumlarken bende ona heyecanla bakıyordum. Birbirimizi seviyor ve belli ediyorduk sadece söyleyemiyorduk.

"Meg."

"Hm?"

Gözleri gözlerimle buluşunca kalbim hızla atmaya başladı.

"Seni sürekli merak ediyorum ve sana sormaktan çekinmiyorum. Hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyorum. Ne dersin?"

"Hayır diyemem açıkcası kılıç ustası vampir."

Biradan birkaç yudum aldıktan sonra yine her zamanki yerimize çekilmiştik.


Kudur Pellona.




(Aklımda çok güzel hikayeler var ama oneshot için çok uzun ağlayacağım. Yeni bir Ace kurgusu yazmaya başladım bitirdiğimde eğer içime sinerse paylaşırım. Yazım veya noktalama hatam varsa eğer affedin. İyi okumalar.)

One PieceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin