1.BÖLÜM "YENİ MAHKUM."

12.6K 688 156
                                    


Omzumda hissettiğim dokunuşla acıyan göz kapaklarımı araladım. Karşımda gördüğüm güler yüzlü çocuk vardı. Tek gözüm kapalı bir şekilde önce etrafı sonra çocuğu süzdüm. "Sana günaydın bize iyi akşamlar." dediğinde alık alık bakışlarımı onda sürdürdüm.

Bu enerjisi nereden geliyordu?

"Hadi kalk bakalım akşam yemeği için yemekhaneye iniyoruz." dedi elleriyle küçük bir alkış tutarak. Hâlâ mal gibi ona baktığımı fark edince başımı sallayarak ona yanıt verdim. Üzerime ne ara örtüldüğünü bilmediğim ince yorganı kenara attım.

Vücudum saatlerdir aynı pozisyonda durmaktan kaskatı kesilmişti. Gerinerek bunu gidermeye çalışırken, uyku mahmuru gözlerimle etrafı başlıca süzüyordum.

Buraya alışmam uzun süreceğe benziyordu.

Gözlerim en son karşımda duran reis dedikleri adam da durdu. O da karışısındaki onun yaşlarındaki adamla konuşuyordu. İkisi de elindeki tespihleri hiç duraksamadan çekiyordu.

Üzerimdeki bordo kazaktan bunalınca hızlıca omuzlarımdan tutup eteklerini başımdan sıyırdım. Kazağın altına siyah, üstüme yapışan bir tişört gitmiştim. Bu yüzden çıkarırken rahattım.

Aslında tişört olmasa da sorun olmazdı. Kişisel temizliğime her zaman önem verirdim. Vücudumda beyaz tenimi kirleten kıl yoktu bu yüzden.

Tişörtün bedenimde ki duruş şekline baktım. Spor yapmayı da çok severdim. Özellikle göğüs'ün dar tişörtlerdeki duruşunu çok beğendiğim için göğüs ağırlıklı antremanlarım oluyordu her zaman. Bu yüzden göğüs kaslarım oldukça belirgindi. Bunun getirisi kol kaslarımda aynı şekilde. Çok büyük değillerdi ancak ortalama boyutlardaydı. Karın kaslarımın çizgileri belirgindi ancak onları sevdiğim pek söylenemezdi. Bacak kaslarım ise küçükken oldukça top oynadığım için her zaman büyük ve kaslı duruyorlardı.

Bu da benim işime yaramıştı.

İzlendiğimi hissettiğim de başımı kaldırdım. Reis denilen adamla göz göze geldiğimde onun bakışlarının göğsüme düştüğünü gördüm. Anlık refleksle bende baktım. Belirginlerdi bu yüzden bakıyor olmalıydı. Önemsemeden kazağı katlayıp yatağımın üzerine koydum. Ayakkabılarımın üstüne basmıştım ayağa kalkınca. Bastığım yerleri düzeltip ayakkabımı giydim. Saatimi de takıp etrafımda döndüm.

Tuvaleti arıyordum.

Tuvalet harfleri kazılı bir oda vardı oraya doğru adımladım. İçeri girdiğimde etrafın sandığım aksine pis olduğunu gördüm. Yüzümü buruşturup önümdeki çeşmeyi açtım. Eğilerek üç kere yüzümü yıkadıktan sonra belimi doğrultarak aynadan kendime baktım.

Ulan ben şimdi burada ne yapacaktım anasını satayım!

Düştüğüm konuma sıçayım.

Ellerimi üzerime kuruladıktan sonra içeriye geçtim. Masada bazıları toplanmıştı. Bende yanlarına giderek güler yüzlü çocuğun yanına oturdum. Bana gülümseyerek baktı ve elini uzattı. "Furkan." dediğinde elini sıktım. "Güney."

Benimle ilk konuşan orta yaşlardaki adam elini uzattı. "Mehmet." elini sıktım ismimi söyledim. Reis'in konuştuğu adam hafif tebessümle "Ferhat." dediğinde elini sıktım ismimi söyledim. Geriye kalan kişilerle de aynı döndüyü döndürdüğümüzde sıra reis denilen adama gelmişti.

Tespihsiz elini uzattı "Arhan." Soğuk elimi sıcak avucuna yasladım. "Güney." diye mırıldandım. Koğuşun kapısı açılınca beni getiren gardiyanlardan birisi içeriye doğru seslendi. "Haydi yemekhaneye herkes!"

Hepimiz hep birlikte ayaklandık. Furkan yanıma gelip kulağıma doğru eğildi. "Sen merak etme ben sana her şeyi anlatırım." dediğinde "Olur." diyerek onu yanıtladım.

TA UZAK YOLLARDAN -GAYWhere stories live. Discover now