05

339 39 10
                                    


HELLO????????

düzyazı&texting karisik bir bolum oldu

duzyazı yazmaya cok cekiniyorum begendiyseniz soyleyin lutfen

iyi okumalar💘

----------

Mangamın son kısımlarını okuyordum,oturduğum puf'a iyice sinmiştim,nöbetimizin son yarım saatiydi.

Taehyung'la "ceza" nöbetimizin üçüncü günündeydik.İlk gün benim için ne kadar heyecanlı ve kaoslu geçtiyse diğer iki günde o kadar sıkıcı ve durgundu.Taehyung beş-altı dakika önce dışarı çıkacağını söyleyip çıkmıştı.Son sayfayı da çevirdikten sonra mangamı bitirmenin huzuruyla derin bir iç çektim ve yerimde esnemeye başladım.Güneş batmaya başlamıştı,dolayısıyla hafif bir rüzgar da esiyordu.Kütüphaneyi havalandırmak için açtığım camları geri kapatırken sessizliğimi bozan bir misafir arama katıldı.

Poşetin şeffalığından anladığım kadarıyla hazır tteokbokki ve soju almıştı,tanrım! Beraber yemek için mi almıştı onları?Onunla baş başa yemek yeme düşüncesi her bir hücremi kaplamıştı.Elimle poşeti göstererek "Onlar ne?" diye sordum.

bizim için aldım de.

"Beraber yeriz diye düşünmüştüm,sen de istersen."

işte bu.

Evet birkaç gündür birlikteydik ve daha rahat konuşmaya başlamıştık,ama beraber yemek yeme düşüncesi? Bu kesinlikle beklenmedikti.

Elindeki poşetle beraber pencere kenarındaki uzun masaya geçti ve poşetin içindekileri çıkarmaya başladı. Beyaz gömleğinin uçlarını yukarı doğru katlamıştı,kolundaki ametist taşı olduğunu tahmin ettiğim bilekliği ve şans bilekliğini görebiliyordum.Kravatı her zamankinden daha gevşekti,siyah kalın çerçeveli gözlüğünü takmamıştı.Ve en önemlisi,tüm gün göründüğü gibi stresli ve katı gözükmüyordu,tam tersine baktıkça huzur bulabileceğiniz biçimdeydi.

Ben onun için böyle düşünüyordum,acaba o benim için ne düşünüyordu?Yatmadan önce aklına geliyor muydum,arkadaşlarıyla benim hakkımda konuşuyor muydu,kalbi benimki gibi atıyor muydu?Bilmek istediğim çok şey vardı,onun söylemesini istediğim çok şey var.Ama biliyorum ki henüz çok yeni tanıştık,zamanla her şey gelişecek.Daha söyleyeceğimiz ve yaşayacağımız çok şey var,biriktirecek çok anımız var.

Poşettekileri dizmeyi bıraktığında bende yanına ilerledim,yerime oturmadan önce-duyduğundan emin değilim-"teşekkür ederim" mırıldandım.

İlk chopsitcklere uzanan o oldu,bende onu takip ettim ve sessizce önümüzdekileri yemeye başladık.Tteokbokki'yi yarıladığım sıralarda soju şişesini açtı ve ikimize de birer bardak doldurdu.

"Sormadan doldurdum ama içmek zorunda değilsin." Bunu sorarken tek kaşını kaldırmıştı,tıpkı matematik sorusu çözer gibi. "Sorun değil,evde de ara sıra babamla içerim." Önce anlayışla kafasını salladı sonra ise histerik bir şekilde güldü;"Sarhoş olup başımı derde sokma sonra." Bende onun gibi güldüm,dayanıksız olduğumu mu düşünüyordu? "Ne kadar alkol toleransım olduğunu kanıtlamayı çok isterdim ama dediğin gibi başımızı derde sokmayalım." "Bu bir meydan okuma mıydı yoksa?" Konuşurken girdiği haller o kadar komikti ki ilerde oyuncu falan olmayı düşünebilirdi.Bir numaralı izleyicisi de hazırdı sonuçta.

"Tanrım hayır,sarhoş taehyugla bir arada kalamam." Gözlerimi kısıp ona bakıyordum;onu küçümsüyormuş gibi gözükmeye çalışıyordum.Elindeki chopstickleri bırakıp sandalyesinde geriye yaslandı ve aynı şekilde o da bana bakmaya başladı."Ha ben sarhoş bir jennie ile kalabilirim yani? Bu konuda çok iddialısın,hatta fazla iddialısın. Bunu kesinlikle deneyeceğiz." Bunu söyledikten hemen sonra elini bana doğru uzatmıştı ve ben kendimi biraz fazla kaptırmıştım. Uzanıp elini sıktım."Kabul,en kısa zamanda görelim bakalım kim kiminle uğraşıyor."

before sunriseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin