Bölüm Şarkısı: The Rose (더로즈) – Back To Me
-Bade-
Evin içine girer girmez sessizlikle karşılaştım. Bavullarımı birkaç gün sonra toplayacağımı bildiğimden çok da açmaya hevesli değildim. O yüzden onları odamın içine bırakıp telefonumu alarak oturma odasına geçtim. Annemleri arayıp haber verecektim. Sonra da burada saat daha erken olduğu için güne yeni başlamışım gibi takılabilirdim.
Görüntülü olarak onları ararken koltuklara oturup pencereden manzaraya baktım.
"Sonunda evin yolunu bulmuşsun." Annem gülümseyerek konuşurken hareket halinde olduğunu fark ettim. "Nereye gidiyorsun?"
"Babanın yanına, o da seni soruyordu." Odanın kapısını açıp içeri girerken "Babam evde mi?" diye sordum şaşkınlıkla. Bu aralar sürekli evde duracak bahaneleri buluyordu.
"Evden çalışıyor, sen anlat hadi. Uçuş nasıl geçti yemek yedin mi? Dolapları doldurmalarını söylemiştim ama canın başka bir şey isterse git al marketten mutlaka."
"Yemek yedim uçakta şu an aç değilim ama dışarı çıkacağım. Biraz dolaşır markete girerim merak etme." Beni onaylarken diğer sorusunu da cevapladım hızla.
"Uçuş çok sıkıcıydı tek başıma bir yere gitmektense sizle gitmeyi tercih ederim en azından sohbet edecek birisi oluyor." Omuz silkip ayağa kalktım. Çantamdan bilgisayarım ve tabletimi çıkartıp şarja taktım. Annemlerle biraz daha konuştuktan sonra mutfağa yönelip dolapta nelerin olduğuna baktım. 3 ay çıkmasam evden sorun yaşamazdım aslında.
Yemeği ben yapacağım için basit tutulmuştu sanırım ama akşam için güzel bir menü hazırlamak istiyordum. Protein ağırlıklı bir şeyler yapabilirdim yanına da güzel bir şarap olursa harika olurdu. Babam her evde özel bir koleksiyon tutardı burada da olduğunu biliyordum da önceden hep çalışanlar ilgileniyordu bu işlerle.
Neyse ki yemek yapmayı biliyordum, ya bilmeseydim? Düşünemiyordum her öğünü dışarıdan söylediğimi. Uçakta yediklerim bir aylık dışarı kotamı doldurmuştu açıkçası. Ev yemeği seven bir insandım çünkü evimizde her şey pişebiliyordu. Bu durumda da gidip kimin nasıl yaptığını bilmediğim yemekleri yemektense evde Nezahat teyzenin pişirdiklerini yemek mantıklı geliyordu.
Üzerimi değiştirmeden önce bavulumdan kırışmasını istemediğim kıyafetlere öncelik vererek eşyalarımı çıkardım. Şu an kendime iş çıkarmadığım takdirde yapacak hiçbir işim yoktu. Ev zaten derli toplu olduğu için son olarak üstümü değiştirdim. Hava güzel olduğu için siyah bir şort giyip üstüne beyaz bir sweatshirt geçirdim. Altı
Saçlarımı örüp cilt bakımı yaptığım suratıma güneş kremi sürerek odadan çıktım. Ayakkabılarımı giyip anahtarı ve telefonumu alırken anahtarlıkta fark ettiğim araba anahtarını aldım elime gülümseyerek. Anlaşılan arabam buydu.
Otoparka gidip kendisiyle tanışmak istiyordum ama bugünü kısa mesafede yürüyüş yaparak geçirmek daha mantıklıydı. Bir de New York her yere yürüyerek ya da metroyla ulaşabileceğiniz bir yerdi bana göre. O yüzden burada çok fazla arabaya ihtiyacım olmayacaktı. Boston'da ise şirketle okul arasında mekik dokuyacağım düşünülürse araba mantıklı bir tercih olurdu.
"Bade Hanım bir şey mi istediniz?" kapıyı açar açmaz karşıma geçen adama kafamı iki yana sallayarak cevap verdim. "Biraz dolaşacağım lütfen hepiniz gelmeyin. 1 kişi yeter uzaktan takip etsin."
"2 kişi olsa, 1 çok yetersiz oluyor." Bu koskoca adamların 1 tanesi yetmiyorsa küçücük beni korumak için neyse. Neyse.
"Olur tamam. Derslerim için anlaşılan salonların konumlarını bana atar mısınız yarın başlamak istiyorum." Beni onaylayınca merdivenler yerine asansöre yöneldim. Çok fazla kat vardı inemezdim şimdi tek tek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yan(a) Yana
Teen FictionKaçtığı şeye koşar mı insan? Korktuğu şeye körü körüne bağlanır mı? Bade istemediği şeylerin bütünü olan Karan'a karşı konulmaz derecede aşık olurken geçmişlerinin onlara oynayacağı oyunlara dayanabilecek miydi? Karan onu sevdiğini kabul edecek miy...