ANLAMSIZLIK

2.1K 105 42
                                    

Kapıyı açsam mı açmasam mı diye düşünüyorum. Geçmişimin izleri peşimi bırakmıyor, içeriye girmeye ihtiyacım var ama adımlarım geri geri gidiyor. Nedeni çok ağır.

Kandemir'in yanından ayrılınca kendimi direk buraya attım. Tüm hayallerim, hayal kırıklarım mutlu anılarım her şeyim sanki burada beni bekliyormuş gibi.

Girersem kaybedecek miyim yolsa kazanacak mıyım bilmiyorum. İçeri girmeli miyim yoksa yıllar önce olduğu gibi sırtımı dönüp gitmeli miyim?

En iyisinin eve gitmek olduğunu düşündüğüm için arkamı dönüp yola koyuldum. Zaman, her şeyin bir zamanı var. Gerçeklerinde bir zamanı var.

Sustukça canım yanıyor,kendime gelemiyorum
Sanki biri tarafından boğuşuyormuş gibi hissediyorum.

Eve vardığımda babam salonda oturmuş bilgisayardan bir şeylere bakıyordu. Tam karşısına oturup yüzünü inceledim. Geldiğimi umursamadan nasılsa bilgisayara bakıyor.

Bizde böyleyiz işte bir derede boğulan iki insanız. Nihayet kafasını kaldırıp bana baktı. Hiç bir şey olmamış, hiç bir şey yaşanmamış gibi bakıyor bana. Kendimi tutamayıp " geçmişin izleri peşimi bırakmıyor Fırat Zademoğlu."

Gözlerine bakıp " senin, peki ya senin bırakıyor mu peşini?" Kafamı iki yana sallayıp " rahat mısın?" Söylediklerim acaba içine işliyor muydu? Acaba içinde bir yerlerde yer ediniyor muydu?

Yoruldum.

Kim ne derse desin yoruldum.

Bilgisayarı elinden bırakıp oturduğu yerden hafifçe öne kayıp " konuyu yıllar önce kapattım ben. Onun için gelipte bana bu konu hakkında sorular sorma bir daha." Diyip kestirip attı.

Ne bekliyordum ki zaten yıllar önce olduğu gibi yine kaçıyordu. Odama çıkıp kısa bir duş alıp üzerimi değiştirdim. Tam odamdaki balkona çıkacaktım ki telefonum çaldı.

Zaten hep bir şeyi yapmaya karar verirken telefon çalıyor. Şaşırdık mı hayır tabi ki. Arayan kişiye baktığımda tanımadığım bir numara olduğunu gördüm. İyi ama beni arayan kişiler hep sınırlıdır zaten.

Babam sağolsun tanıdığım kimse olmuyor. Tanımadığım numaraya cevap vermekte tereddütlü kalsam da telefonu açtım. Daha alo bile diyemeden "merhaba Suna ben Pelin hani partide yanına gelmiştim."

Başta hatırlayamasam da partide sadece yanıma gelen tek kişinin Pelin olduğu aklıma gelince hatırladım. İyi ama telefon numaramı nerden bulmuştu ki. " Aa evet hatırladım Pelin.
Bir şey mi oldu? Hem sen numara mı nerden buldun?"

Diye boş bulunup sordum. Sonuçta numaram kimsede yok ve üstüne Pelin'in bulması açıkçası beni çok şaşırttı. " şey numaranı Kandemir'den aldım. Seni bizim bara davet etmek için."

Kandemir mi, ne alaka ya ben git gide neyin içine giriyorum acaba. Birini seveyim dedim onun da sonu boka çıkıyor. Hadi hayırlısı. " Kandemir ve sen ne alaka anlayamadım." Hiç beklemeden " biz Kandemir'le kuzeniz yani şey annelerimiz kardeş bizim. "

Elimi alnıma dayayıp sıkıntılı bir nefes verip "ee şey aslında olur gelirim en azından kafa dağıtmış olurum." Başıma gelecekleri bilmeden. En azından unuturum.

Telefonu kapatıp daha fazla düşünmeden giyinme odasına girdim. Kıyafetlere göz gezdirip pembe saten elbisede karar kılıp hemen üzerime giyindim. Aynanın karşısına geçip saçlarımı doğal topuz yaptım. Sonrasında hafif bir makyaj yapıp kahve tonlarında da rujumu sürüp tamamladım.

 Sonrasında hafif bir makyaj yapıp kahve tonlarında da rujumu sürüp tamamladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bile Bile Kanmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin