1, Tuzak

166 18 22
                                    

Soğuk yağmurlu bir gündü.

Beomgyu ne zaman düşünse hatırladığı ilk detay bu oluyor. Soğuk hava, uğuldayan gök gürültüsü ve yere çarpan şiddetli yağmurun sesi.

Buna ek olarak zor zamanlar geçiriyordu. Belki de bazı şeyler için kötü bir gündü.

İçini çekip içine birkaç kitap koyduktan sonra dolabını kapattı. Son ara sınavının olduğu gündü ve çok yorgundu. İnsanların tek görebildiği okul listelerinin en üstündeki ismidiydi. Kimse oraya geçmek için yaptıklarını bilmiyordu.

Kai çantasını omzuna atarak, "Bugün yağmur yağacak olması sinir bozucu ama yine de benim evime gidebiliriz." dedi.

Taehyun onaylarcasına bir ses çıkardı. "Kulağa hoş geliyor."

Kai Beomgyu'ya döndü. "Ya sen Beomgyu hyung? Sonunda denemek istediğimiz o yeni video oyununu aldım."

Kahverengi saçlı çoçuk başını iki yana salladı, koridorda zar zor yürüyordu. Her bir adım nedense bir öncekinden daha zor gelmeye başlamıştı. "Gelemem malesef. Bu akşam yemekli bir parti veriyoruz annem gelmeme izin vermez." dedi yumruğunu ile gözlerini ovuşturarak. "Ayrıca yarım saat sonra dershanem var."

Taehyun "Sınavlar yeni bitti. Bugün ekebilirsin bence." diye fikrini sundu.

"Geçen ay iki kez ektim. Öğretmenler benden pek memnun değiller." dedi göğsünde kabaran öfkeyi bastırıp bunun yerine çantasının askısını daha sıkı kavrayarak. "Sadece bu haftayı atlatmam lazım." diye ekledi.

"Ah, bu kötü oldu. O zaman başka zaman yapalım." dedi Kai ona gülümseyerek.

Beomgyu da ona gülümsedi ama o kadar parlak değildi. Dürüst olmak gerekirse, daveti evdeki yemek olmasa da reddederdi. Tek istediği yalnız kalmak ve belki de aralıksız 48 saat uyumaktı.

Okul kapısında arkadaşlarını uğurladı. İki çocuk sağanaktan kaçınmak için otobüse doğru koştu.

Beomgyu gölgenin altında durmuş kişisel şoförünün onu almasını bekliyordu. Neden geç kaldığını bilmiyordu. Genellikle en az yirmi dakika önceden burada olurdu. Kendi kendine şöföre sinirlenmeden edemedi.

Zaten boktan bir gün geçiriyordu. Tam olarak söylemek gerekirse boktan bir hafta geçiriyordu ve şimdi de soğukta onun için çalışan birini beklemek zorundaydı.

"Beomgyu, selam."

Yeonjun'un yanında durduğunu görmek için başını çevirdi. Bu sefer yüzünde bir gülümsemenin yeşermesi için çok uğraşması gerekmedi yüzünde samimi bir gülümsemeyle "Ah, merhaba Yeonjun Hyung. Nasılsın? Seni bugün öğle yemeğinde görmedim." dedi ayağa kalkarak. Bir anda yorgunluğunun onu terk ettiğini hissetti.

"Ah, evet," dedi Yeonjun hafifçe gülerek, elini ıslak siyah saçlarından geçirdi. "Spor salonunda antrenman yapıyordum." dedi. Kolunun altına sıkıştırdığı basketbol topu sözlerini kanıtlıyordu.

Beomgyu anlayışla başını salladı. "İyi gidiyor mu?" diye sordu samimi bir ilgiyle. "Geçen sefer harikaydın." diye de ekledi.

Yeonjun gülümsedi. "Teşekkürler. Ve evet bu sefer ekstra çalışıyoruz."

"Her zaman iyi oynuyorsun hyung. Bu sefer de kazanacağını biliyorum." dedi Beomgyu sırıtarak.

Yeonjun'un yanaklarını renklendiren gülümsemesini genişletti. "Sen de çok çalışıyorsun Beomgyu. Sınavın iyi geçti mi?"

"Yani, daha iyi geçebilirdi," dedi omuz silkerek.

"Her zaman her konuda başarılısın. Bu sefer de farklı olmayacak, neşelen."diyerek omzunu kısa olanın omzuna hafifçe vurdu.

Sex, drugs, etc. YeonbingyuWhere stories live. Discover now