𝐁𝐚ş𝐚𝐫ı

150 7 8
                                    

Ship(ler): Tyrant x Okuyucu

Yaş: [Tyrant'la aynı yaştasınız]

[A]: İsmin

Notlar:

Okuyucunun cinsiyeti bu one-shot'a göre kız.

•Ve evet... aşklı şeyleri iyi yazabildiğim söylenemez şimdiden uyarıyorum.

@Whydoyoungliketoread 'in isteği

__________________

Başarıyı her ne kadar sevse de yine de aynı zamanda garip bir duyguydu Tyrant için. Kafasına koyduğu çoğu şeyi başarabilen biri olsa da.

Başarı, onu tatmin ederken aynı zamanda aklında uzun süre dolanan 'Peki ya şimdi ne?' sorusunu getirirerek içinde açıklayamadığı bir boşluk meydana getiriyordu. Bu boşluk genellikle hırsa dönüşüyor, daha fazla çabalayarak daha fazla başarı elde etmesiyle sonuçlanıyordu.

Giriştiği işin başarısızlıkla sonuçlanacağını anladığında bitirmeyi bile beklemeden anında pes etmemesinin sonucu sadece bu boşluğu büyütüyor, bazen acilen dikilmesi gereken görünmez bir yaraya dönüşüyordu. Hayatı boyunca kendisi de dahil olmak üzere kimseye itiraf edemeyeceği bir unsurdu bu.

Başarı gerçekten garip bir duyguydu. Özellikle de değerini uzunca bir süre anlamadığı, başarmak bile istemediği bir unsurun başarısıysa.

[A]'da onun istemsizce elde ettiği bir başarıydı.

Uzunca bir süre yalnızca bir aptalın teki olarak kalmıştı Tyrant için oysaki. Yendiği başka aptal bir rakip. Hakkında nasıl düşündüğünü ona yansıtmaktan çekinmemiş olsa bile genç kız bir türlü başından gitmiyordu ki. Onu rahat bırakmaya niyeti yoktu belli ki.

Bir rakibinin ona yenildikten sonra hayran kalması Tyrant için nadir bir durumdu. Genelde ya ondan korkmaya başlarlar, ya da ne kadar rahatsız edici olduğundan şikayet ederek öfkelerini kusarlardı ona. Çoğunlukla hiçbirini umursamazdı Tyrant. [A]'yı da oyuna katılmasına bile gerek kalmadan yendiği rakiplerinin listesine katana kadar.

Maçın sonunda yüz yüze gelmişlerdi. [A]'nın yüz ifadesi korku ya da yenilmenin üzüntüsünü taşıyacağına gülücükler saçıyordu el sıkışmak için elini uzatırken.

"...bir umutsuz vakasınız, bayan." dedi Tyrant duygusuz tonuyla. [A]'nın el sıkışma isteğini reddetmişti sırtında birleştirdiği ellerini çözmeye tenezzül bile etmeyerek.

Onun cevabı ise kısık gülüşüyle zarifliğinden ödün vermediği ses tonuyla "Kazanamayacağımı biliyordum zaten. Yine de seninle oynamak bir onurdu, Tyrant." olmuştu kaldırdığı elini indirirken.

Tyrant ona küçümseyici bir bakış atarak yanından yavaş adımlarla ayrılmıştı. Bu onu sandığının aksine [A]'yı ilk görüşü olmamıştı. Sonraki maçlarında nedensizce dikkatini çeken, gözüne takılmayı bir şekilde becerebilen bir seyirci rolünü almıştı [A].

Maçların sonunda nadiren de olsa Tyrant'ın yanına gelmeyi başarabiliyordu genç kız ve bu Tyrant'ı gerçekten sinir ediyordu.

Bi noktadan sonra maçlarda geride otururken keskin gözlerinin istemsizce kitabından kalkıp tribünlerde onu aramaya başladığını fark etti. Neredeyse elindeki kitabını parçalamasına sebep olacak bu durumu elinden geldiğince görmezden gelmeye çalışmıştı her seferinde.

Zaman geçtikçe genç kız yanına gelebilmeyi başardığında her zaman yaptığı gibi onu başından savacak gücü bulamamaya başladı kendinde.

Ondan nefret ediyordu. Kendisine hissettirdiklerinden nefret ediyordu.

Maç sonlarında yalnız kalmak onun için alıştığı, bir bakımdan ona hoş gelen bir durumdu. Her yendiği rakipten sonra onu izleyen o bir çift gözü arar hale gelinceye kadar. Yanına gelip gelmeyeceğini anlamak için onu beklemeye başlayana kadar.

Bunun elde ettiği değerli bir başarı olduğunu ancak şimdi tam anlamıyla anlayabiliyordu. Tüm davranışlarına rağmen onu bırakmayı planlamayan bir insanı kazanmanın başarısı.

Önce beraberinde çalıştığı insanların onu terk etmesi, sonrasında ise eskiden hurda olarak gördüğü biricik oyuncularının yok oluşundan sonra başını koyup istediği kadar ağlayarak uzunca süredir içinde tuttuğu ve ona utanç veren hislerini dışarı vurabileceği bir omzun olması Tyrant'ı o anda teselli eden tek şey olabilirdi.

Bir süre sonra başını tek kelime etmeden sırtını ovalayan [A]'nın omzundan kaldırdı. Yaşlı gözleriyle ona hafifçe gülümsedi. Bu seferki gülüşü tüyleri diken diken eden kibirli gülüşü değildi. En son ne zaman böyle gülümseyebildiğini hatırlayamıyordu bile.

Bir elini yavaşça kaldırarak [A]'nın yanağına koyup kendisinden beklemediği bir naziklikle okşadı.

"Sen... vazgeçilmezsin, [A]" dedi titrek sesiyle.

Bu ona şu ana kadar söylediği en içten şey olabilirdi.

Ggo Futbol | One-Shot KitabıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin