☆6☆

20 6 7
                                    

-İnanmak Lazımmış Fallara-

Olayların üzerinden nerdeyse 2 haftaya yakın bir süre geçmişti hyunjin hala o günki sarışın çocuğu düşünüyordu adını bile bilmediği bir çocuğu merak etmesi ona garip geliyordu 

ofisinden evine yeni gelmişti kabanını çıkarıp direkt koltuğun üzerine fırlatmıştı yorgun olduğunda yukarı çıkacak hali yoktu o yüzden kendisi de koltuğa uzanmıştı eli koltuğun hemen yanındaki sehpaya uzanmıştı sehpahadan kumandayı alıp televizyonu açmıştı kumandayı sehpahaya geri koyup gözlerini kapadı elleriyle saçlarını karıştırdı  ve koluyla gözlerini kapadı

hyunjin sessiz ortamlarda uyuyamayan birisiydi ya yanında birisi varsa uyuyabiliyordu yada etrafda insan sesleri olması gerekiyordu bu tramvalarından kaynaklanıyordu

hyunjin lisedeyken kardeşiyle aynı evde kalıyordu zaten kardeşiyle aralarında sadece 2 yaş vardı o yüzden hyunjin ona pek abi gibi davranmıyordu, yeji her akşam uyumadan önce evde şarkı söyleyip gezerdi hyunjin bundan pek hoşnut olmazdı bu yüzden yejiyi hep azarlardı bir gün  yeji okuldan sonra eve hiç gelmemişti hyunjin onu aramıştı ama ulaşamamıştı bir daha arayınca yeji açmıştı hyunjin bu druma baya kızıp yejiyle kavga etmişti 

"Yeji Nerdesin sen! saat kaç oldu" diye bağırır Hyunjin sesindeki endişe korkuyu anlar ve sakince cevap verir Yeji "Abi arkadaşlarımdaydım geliyorum eve şimdi" Hyunjin anın öfkesiyle tekrar karşılık verir "Sen beni çıldırtmak mı istiyorsun!" der Hyunjin, Yeji "hiçbir zaman Bana abilik yapmadın şimdimi aklına geldi abi olduğun" deyip içindeki bıkmışlığı kusar ama Hyunjin dahada sinirlenir "Benimle düzgün konuş" der yeji ise "Hiç dinlemiyorsun abi Her zaman her şeyi kontrol etmeye çalışıyorsun!"diye cevap verir bağırarak Hyunjin sesinin tonunu alçaltarak tekrar konuşur "Sadece sana göz kulak olmaya çalışıyorum Yeji! Her zaman pervasız kararlar veriyorsun!" Yeji "Ha ben mi veriyormuşum senin yüzünen adım yayıldı okulda 'Voleybol Kaptanı Hyunjinin küçük kız kardeşi' benim kim olduğumu kimseye söylememeliydin" Hyunjin Yejinin söylediklerinde birazda olsa haklılık payının olduğu anlayıp Yejiyi altan almaya çalışır "Sadece senin için endişeleniyorum Yeji" ama Yeji tepkisini bağırarak vermeye devam eder "Niye endişeleniyorsun ki? nede olsa hep azarladığın kişiyim ben ama konu abiliğine gelince laf ettirmezsi-" yejinin sesi gider onun yerine sadece korku dolu çığlığı ve büyük bir gürültü duyulur telefonun öbür ucundan hyunjin panikle "yeji!" diye seslenir  ama telefonu öbür yanından ses gelmez bir anda bir adam konuşmaya başlar "naptım ben!?" hyunjin tekrar seslenir "Yeji!" adam tekrar konuşur "alo merhabalar ben birine çarptım... cadde?" etrafına bakınır "hongdae caddesindeyim" biraz daha etrafına bakındıktan sonra yine konuşur "Hongik Üniversitesinin hemen karşısındayım".

Hyunjinin korkudan tüm bedeni kaskatı kesilmişti sanki konuşmak istiyordu ama konuşamıyordu "nabzı atmıyor hemen gelin" dedi adam son kez  

O saniyede kalbi göğsünde bir savaş davulu gibi güm güm atmaya başladı. Nefesi boğazında tıkanıyor, ciğerleri çaresizce ihtiyaç duyduğu havayı almayı reddediyordu 

Hyunjin yarım saat sonra kendisini kardeşinin cansız cesedinin karşısında bulmuştu suçluluk duygusu üzerine çöküyor, varlığının her zerresini tüketiyordu. Son konuşmalarının öfke ve kırgınlıkla dolu olduğunu bildiği için pişmanlığının ağırlığı onu eziyordu. Tartışmamızın bu kadar büyümesine nasıl izin verebildim? Keşke kelimelerimi daha doğru seçseydim, keşke daha anlayışlı olsaydım diye tekrar tekrar aklından geçiriyordu Hyunjin, zihni birlikte geçirdiği son anların öfkeyle gölgelendiğini bilerek ona eziyet ediyordu

bir gün sonra kardeşinin cenazesinin toprağa gömülüşünü izledi Hyunjin tek başına annesi yoktu babası ise kardeşini ve kendisini umursamadığı için cenazeye bile gelmemişti ahyunjin ağlaya ağlaya cenazenin başında harap olmuştu akşam eve döndüğünde ise yatağına uzandı Tek bir lambayla loş bir şekilde aydınlatılan oda, onun yanında yas tutuyor gibiydi. Duvarlarda gölgeler dans ediyordu, zaman yavaş yavaş aktı

Karanlıkta teselli bulamayınca küçük kardeşinin hâlâ odanın her tarafına dağılmış olan eşyalarına uzandı. Titreyen elleriyle, yejinin en sevdiği peluş hayvanı aldı. Kardeşinin peluşun üstüne sinen kokusu havada kaldı Düşünceleri altüst olmuştu sessiz odada keder onu tüketiyor, dallarını kalbinin etrafına sarıyordu gece ilerledikçe hyunjin, kardeşinin varlığından geriye kalanlara tutunmaya çalıştı, onların anısını canlı tutmak için çaresizce çabalıyordu. Sessizlikte gözyaşlarında teselli buldu, karanlıkta gözyaşları sessizce yanaklarından süzülüyor, başının altındaki yastığı ıslatıyordu. Kaybının ağırlığı sanki yanında istenmeyen bir arkadaşa dönüşmüş gibi neredeyse elle tutulacak kadar büyüktü. Geçen her an sonsuzluk gibiydi, sessizlik uçuruma doğru uzanıyordu.

Hyunjin ağlamaktan uyuyamamıştı  bir kaç gün daha böyle geçti en sonunda televizyona bakarken ilk defa uyuya kalmıştı Hyunjin


Hyunjin tam uykuya dalıcakken televizyondan gelen bir ses kulağına ilişti "geçen günlerde polise yapılan bir ihbarda Lee Felix'in kaybolduğu düşünülmüştü ama bu gün Han nehrinin derinliklerinde cansız bedeni bulundu" hyunjin gözlerini açmış televizyon ekranına bakıyordu koltukta doğruldu kalbi göğsünde çarpıyor, midesinde bir düğüm oluşuyor. sarı saçlı çocuğun resminin ekranda belirmesini izliyordu Bu O'ydu

Televizyondaki muhabir olayın ayrıntılarını aktarmaya devam ediyordu ama Hyunjin düşüncelerine dalmış durumdaydı. Kısa karşılaşmalarının zihninde dolanıyordu, o hoş vanilyamsı kokusu, gözlerinin hayatla parıldaması Kaderin acımasız gidişatı demek istiyordu ama aklına birden EunMi'nin dedikleri gelmişti 

"bu kart iki şeye işaret eder ya mutsuz bir sona ya da ölümlü bir sona falına bakınca hangi son olduğu rahatça anlaşılıyor"

"ölümlü son"...


-------------------

Veeee finallllll bitti bu kadar kısa olacağını hiç düşünmezdim o yüzden kusura bakmayın umarım başka bir ficde tekrar görüşürüz hepinize bol bol yıldızlar

✰     ✩     ✯     ✮     


Kupa Kızı ve Maça Valesi | Hyunlix ✔Where stories live. Discover now