1. Dava

2 0 0
                                    

Bu dedektiflik Ajansında 1. Haftamı tamamlamış bulunmaktayım. Bu bir hafta nasıl geçti derseniz.
Bok.
Bok gibi geçti. Şu "Ryan" adı verilen yaratık, bana elime geçen her dosyayı tekrar yazdırıyor. Delirmek üzereyim. Neymiş hızlı yazmayı öğrenmeliymişim. Kendisi bilmiyor daha! Salak adam! Neyse Kelsey, calm down calm down. Haydi bakalım bu gün de ölmeden kurtulacağız inşallah.

"Bitti!"

Diye bağırdım bir anda. Stajyer yatakhanesindeki masamda Ryan'ın verdiği 'ödev' denilen şeyi yapıyordum. Şükürler olsun ki sonunda bitmişti. Bu ödev için saat 6'da kalkmıştım. Neden mi? Çünkü Ryan bir dedektifin uykusunu alabilmesi gerektiğini söyledi de ondan. Dava haricinde 7'den önce kalkmak yok kuralını yaklaşık 10 kere saydı. Bu günün önemli olduğunu, uykumu iyi almamı söyledi. Salak işte salak.

"Kapıyı açar mısın küçük bayan?"

Diyen bir ses duyduğumda irkilerek masadan kalktım. Kapıyı açtığımda o salak yüzü gördüm.

"Ne var 'William'?"
William kısmını vurgulayarak söylemiştim çünkü bana William adlı kişinin o olduğu daha önce söylenmemişti!

"Öncelikle bana Ryan demen gerektiğini söylemiştim. İkinci olarak, bu gün ilk davanı çözeceksin. Tebrikler. Tabiki ana dedektif ben olacağım ama sende yanımda olacaksın."
Bunları sanki her gün yapıyormuş gibi söylemişti. Oysa ben 1. Sınıfa başlayacak bir çocuk gibi zıplıyordum.

"Tamam, hemen gidelim! Nereye gideceğiz? Dava ne?"
Diye ardı ardına sorular sorunca Ryan afalladı.

"Sakin, küçük bayan. Şimdi ofisime gidince her şeyi anlatacağım, düş önüme!"
Aslında bana bağırmamıştı. Bağırdığında bütün ajans bizim ofise toplanırdı. Bunu bu hafta kendi yazımı okuyamadığımda yapmıştı. Ama çok sıkıntı değildi ya. Hem davamı aldım ya, benden mutlusu yok!

Ryan ofisine gelmiştik. Bir sürü kitap barındıran ofis, küçük bir kitaplığı andırıyordu. Ofiste Ryan'ın kadının arkasında görünmeyen 2 raf daha ve bir koltuk vardı. Ryan orayı 'keyif köşesi' olarak adlandırıyordu.

"Evet, ilk davanı al bakalım."
Dedi ve önüme bir dosya fırlattı.

"Robley Wanser, Kayıp çocuk?"

"Evet? Bu bir kayıp çocuk vakası. Çocuk 1 aydık yok. Ailesi bu bir aydır anlamsız mektuplar alıyormuş.
En sonunda polis çocuğu bulamayınca, Dedektif bulmak zorunda kalmışlar. Şimdi küçük bayan ne yapmalıyız?"

"Çocuğun ailesinin sorgulaması? Var mı?"

"Doğru cevap. Var. Al bakalım."
Sesli şekilde annenin sorgulamasını okumaya başladım.

"Oğlum Robley, çok neşeli bir çocuktu. Piknik yapmaya bayılırdı. Yine bir gün piknik yapmaya gitmiştik. Dağa çıktık. Robley top oynuyordu. Topu yokuştan aşağı kaydı ve onu almaya gideceğini söyledi. Yaklaşık 10 dakika onu bekledik fakat gelmedi. En sonunda babası onu aramaya gitti. Fakat Robley ortada yoktu. Bize şaka yapıyordur diye düşündük ilk başta. Her yerde onu aradık ama yoktu. En sonunda acıkınca gelir diye düşündük ama 2 saat beklemenin sonucu bir yere varmadı. 2 saatin sonunda tek bir çığlık duyduk. 'Yardım Edin' bu çığlık Robley'e aitti. Ondan son duyduğum cümle bu olmuştu. Koşarak aramaya gittik ama bulamadık. Hemen polise gittik. O gün o alanda bizden başka kimse yoktu. Araba sesi de duymamıştık. Polis 1 ay boyunca araştırma yaptı. Ama bizim onlara söylemediğimiz bir şey var. Bu bir ay boyunca kapımıza Robleyden mektuplar geliyordu. Ne damga, ne bir şey yazıyordu mektuplarda Robley her mektupta Şuan iyiyim diye yazıyordu. Fakat son 3 gündür Biraz kötüyüm mektupları geliyor."

"Vay. Burayı bende okumamıştım. Demek çocuğun durumu belirtiliyor. Böyle kaçıranı ilk defa görüyorum. Cidden kim bu? Babanın sorgulamasına geç."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 13, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kendi Suçlunu Kendin BulWhere stories live. Discover now