(6) İntikam İçin Akan Saniyeler

63 15 24
                                    

Medyadaki Night Reaper'ın kostümü.

...

Zaman kimi vakit hızlı kimi vakit de oldukça yavaş geçtiği düşünülen bir şeydir ama her türlü akıp giden bir terimdir. Her zaman aslında aynı hızda akmasına rağmen hızını bireyin kendisi ayarlar bilinçsizce.

Ben bu konuda şu son birkaç hafta içerisinde pek de şanslı değildim. Geride bıraktığım zehir gibi üç hafta son derece yavaş ve ızdıraplı geçmesine rağmen bir şekilde akıp gitmişti. Bu koca üç haftada aynı zamanda pek çok şey de olmuştu. Yaram artık bir risk veya beni kısıtlayan bir engel olmaktan çıkmış, çoktan iyileşme sürecine girmişti. Artık bu benim için bir engel değildi ve Night Reaper ile karşılaşmaya hazırdı. Onunla tekrardan yüz yüze gelmek ve bütün bu yaptıklarını ona ödetmek istiyor, bunun için sabırsızlanıyordum. O ise hâlâ beni çatıların arasında arıyor ve yeni bir mücadele için bana meydan okuyordu.

Ben derin düşüncelerin içine gömülmüş dersin sonunu getirirken çalan zil bu eylemi başarı ile yerine getirdiğimi belli ederken oturduğum yerden kalktım ve okulun kafeteryasına doğru ilerlemeye başladım.

Kafeteryaya vardıktan sonra kendime atıştırmalık bir şeyler ve meyve suyu aldıktan sonra boş bir yere oturdum. Ben oturduktan kısa bir süre sonra ise Kia'da bana katıldı ve beraber aldığımız şeyleri yemeye başladık. Kia geçen sene tanıştığım ve kısa sürede sempati duyduğum sayılı insanlardandı. Sınıf şubelerimiz ayrı olsa da çoğu teneffüsü beraber geçirir ve vakit öldürürdük.

"Violet sence okul çıkışı bir şeyler mi yapsak?" Sorusu ile başımı kaldırıp ona baktım.

"Açıkçası hiçbir şey yapasım yok."

"Hadi ama! Sen, ben ve Elley... Güzel olmaz mı? Hem bak uzun zamandır beraber hiçbir şey yapmıyoruz."

"Gerçekten bu gün hiç havamda değilim." Diyerek Kia'nın teklifini bir kez daha reddettiğimde Kia dudaklarını büzdü ve bana göre son derece komik olan ama onun sevimli olduğunu düşündüğü bir şekilde bana bakmaya başladı. Ne zaman herhangi birini ikna etmeye çalışacak olursa böyle bakardı.

"Güzel olacak, gerçekten." Dediğinde gerçekten'in n'sini uzatarak söylemiş ve gözlerini üzerime dikip vereceğim cevaba pür dikkat odaklanmıştı.

"Tamam," Dedim onun gibi kelimeyi uzatarak ve ardından "Ama bunu Elley ile de konuş." Diye ekleme gereksiniminde bulundum. Kia bazen bu tür detayları atlayabiliyordu sonuçta.

"Tamamdır, sen harikasın!" Diye ciyakladığında yüzümü buruşturdum ve etrafta bize doğru bakmakta olan insanlara göz gezdirip tekrardan Kia'ya döndüm.

"Evet öyleyim ama ciyaklamayı kes." Diyerek abartılı şekilde saçımı savurduğumda ikimiz de bu hareketime gülmeye başlamıştık.

~○~

Okul sonuna geldikten sonra Kia ile beraber Elley'le bir kafede buluşmak üzere yola çıktık.

Kafeye vardığımızda ise Elley'nin de bizi kafenin önünde beklediğini fark etmemiz pek de uzun sürmemişti. O da kafenin önüne yeni gelmiş olmalıydı.

Elley ile basitçe selamlaştıktan sonra kafeye girdik ve bir masaya oturduk, içecek bir şeyler söyledik ve konuşmaya başladık.

Konu konuyu açarken ve saatler aleyhimize hızla ilerlerken "Küçük kardeşinin iyi olmasına sevindim." Diyerek Elley yeni bir konuya geçiş yaparken Kia'da sohbete dahil oldu. Bu sırada bir garson siparişlerimizi getirmişti bile.

"Evet ben de çok seviniyorum. Bizi çok korkuttu." Derken ellerini iki yana açmış ve ardından masadaki içeceğine uzanmıştı. Kia'nın küçük erkek kardeşi geçenlerde yolun ortasına atlamış ve bir arabanın ona çarpmasından son anda kurtulmuştu. Bu olayın sebebi ise Jonh'un katarakt olmasıydı, ameliyat olması gerekiyordu fakat Kia'nın ailesi bu ameliyat parasını karşılayamadıkları için olamıyordu. Jonh ise bu nedenle etrafındakileri doğru düzgün seçemiyor ve görüş konusunda ciddi bir sıkıntı çekiyordu.

KARANLIĞIN LEYDİSİWhere stories live. Discover now