09

65 9 7
                                    

benim ne yaptigim hic belli olmuyooo
neyse siz takmayin

-

Kemikli elleriyle önündeki masadan içecek bardağını aldı. Bir yandan bir yıl önce çıkardığı oyununa gelen yorumları okuyordu. 7'den 70'e tüm kitleler ulaşabiliyordu oyuna. Oysa sadece basit bir oyundu. Diğer klasiklerden tek farkı, seçtiğiniz ve yan yana geldiğinde patlayan 3 kutucuğun üstündeki resimlerdi. Kullanıcı onu istediği gibi onun oyuna kodladığı setlerden seçip, onlarla oynayabiliyordu. Bu da hayliyle herkesin hoşuna gitmişti. Yavaş yavaş yeni popüler temaları da kodluyordu oyuna.

"Nasıl, Jake?" Arkadaşı Jungwon, yorumları okuduğunu bildiği arkadaşına sordu. Jaeyun kafasını hafifçe salladı, telefonunu ve içeceğini geri masaya bıraktı. "Gayet iyi. Neredeyse hiç kötü yorum yok. Sadece bazı setleri eklemem gerektiğini söyleyen yorumlar oyuna 5 puan vermemiş olmalılar."

Tüm arkadaş grubu ile buluşmuşlardı. Herkes ayrı bir kafada olsa da onlar böyle eğleniyorlardı. Miyeon ve Soojin birbirlerinin fotoğraflarını çekiyorlardı. Soyeon telefonda geziniyordu ve biriyle mesajlaşıyordu. Jungwon, Jaeyun'un yanında yerini almış, ilk defa tattığı içeceğini inceliyordu. Niki ise... Niki hiç bir şey yapmıyordu. Sadece içeceğini içiyordu. İlk defa bu kadar durgundu o. Jaeyun hemen bunu fark edebilmişti.

"Niki? Sen böyle yerinde rahat duran biri değilsin. Ne oldu?" Jaeyun, sesini herkesin duyması için biraz yükseltmişti. Miyeon bile poz vermeyi bırakarak Niki'ye döndü. Buraya oturduklarından beri çocuğun çıtı çıkmamıştı. "Hiç."

"Ne demek hiç? Bir şeyler olmuş, belli." Soyeon, Jaeyun'a hak verircesine Niki'nin üzerine gitti. Niki yaşadığı her sıkıntıyı öyle kolay kolay anlatan biri değildi. Onun anlatıp sorundan sıyrılması için üzerine gidilmesi gerekti. Arkadaş grubu da tabii ki bunu en iyi bilenlerdi.

"Düzgün görünmeye çalışıyorum!" Niki'nin fısıltı şekilde konuşması ile hepsinin kafasında bir soru işareti oluştu. "Sen? Düzgün mü görünmeye çalışıyorsun?" Jungwon şaşırarak elindeki cam bardağı büyük, yuvarlak masaya bıraktı. Niki başını sallayarak onu onayladı.

"Siz körler telefonlarınıza gömülmüşken, dibimizden Sunoo ve arkadaş grubu geçti. Şimdi çaprazlarda bir yerde oturuyorlar." Jaeyun'un gözlerinin hafifçe açıldığını görebiliyorlardı. Aynı anda Jungwon, Soyeon ve Miyeon sağ çaprazlarına doğru baktılar. İşte oradalardı.

Miyeon başını çevirdiği anda, Minnie'nin gözlerini yakaladı. Genç kız afallayarak hızlıca önüne döndü. Bekledikleri üzere Jay, elini yanağına koymuş; gözü başka bir yeri duymaz, kulağı başka sesleri duymaz gibi Jungwon'u dikizlerken yakalandı. Yuqi ise oralı bile değildi. Shuhua ile saçma sapan şeylere gülüyordu. Jaeyun'un bakmaya korktuğu kişi, Sunghoon, ise telefonuyla ilgileniyordu.

Miyeon'un bakışları tekrardan masalarına döndü. "Kanye dinleyen biri bana bakıyor, imdat!" Yüzünü buruşturdu ve üstündeki elbisesine sürdü. "Abartma lan! İyi ki Taylor dinliyorsun. Kesin kıza bir şey dedirtmemişsindir bile." Niki gerçek kişiliğini daha fazla bastıramadan Miyeon'a bağırdı.

"Çemkirme lan! Ayrıca gayet konuşturdum. Ben ona Kanye'nin Taylor'a yaptığı şeyi en ince detayına kadar anlattım. O da bana 'Güzelim bir dinle.' dedi. O saniyeden sonra da kavga bitti zaten. Aramayı kapattım, spotify'dan bile çıkardım." Miyeon çok normalmiş gibi bunları anlattıktan sonra saçını düzeltti.

Soojin, daha fazla onu dinlemeden kafasına geçirdi. "Ulan gerizekalı. Kız belki senin için Kanye'yi bırakacaktı? Nereden biliyorsun?" Soojin'in ona vurmasıyla sinirlenip kaşlarını çatmıştı ki, dediği ile de derin düşünceler arasına girdi. "Cidden bırakır mıydı ki?"

"Salak yemin ediyorum." Jaeyun gülerek kolunu oturduğu sandalyenin sırt tarafına dayadı. "Bir şey bile diyememiş garibim. Kim bilir ne diyecekti?"

Miyeon, arkadaşlarının dediklerinin ardından kollarını birbirine bağladı. "Ben ortada bir özür göremiyorum ama? Bir daha konuşmayız o benden özür dilemezse." Niki önündeki kahve fincanını ağızına götürdü ve acı tadın boğazından geçmesine izin verdi. "Senden niye özür dilesin o? Kanye dinlediği için falan mı?"

"Kendini daha önce açıklamadığı için." Soojin, ağızını genişçe açarak Miyeon'a döndü. "Kıza izin mi vermişsin dağ ayısı? Her yerden çıkarmışsın anında. Psikopata bakın ya!" Miyeon, Soojin'in ağızına vurdu ve kapanmasını sağladı. "O ağızın bir kez de sussun!"

Ağızını kapatan kız, Miyeon'a ters bir bakış attıktan sonra daha yeni düzelttiği saçlarına üfledi. Miyeon da onun kol etini işaret parmağı ile orta parmağının arasına sıkıştırdığında ödeşmişlerdi.

"Bir çılgınlık yapmaya ne dersin Miyeon?" Jungwon sonunda konuşabilmiş gibi hızlıca Miyeon'a önerdi. "Masalarına gidip, konuşmayı teklif edebiliriz." Miyeon'un gözleri hafifçe açıldı. "Asla!"

"Ama o zaman belki Minnie senden özür dilerdi belki?" Jungwon çenesi ile ilerideki masayı işaret ederken tekrardan şansını denedi. Bu sefer Miyeon kararsız kalmıştı. Diğerleri ise aval aval, aralarında geçen konuşmayı dinliyordu.

"O zaman kalk gidiyoruz." Miyeon'un düşünme faslı bittikten sonra gelen gaz ile sandalyesinden kalktı. Jungwon da amacına ulaşmış gibi gülümseyerek sandalyesinden kalktı. İkisi beraber çaprazlarındaki masaya ilerlerken Soojin kaşlarını çatmış, masadakilere bakmıştı. Herkes normal karşılıyormuş gibiydi bu durumu.

"Hey, demin neler oldu?" Soyeon, olanları izlemek için telefonunu masaya bırakırken yanıtladı Soojin'i; "Miyeon salaklığı ile birlikte, kızın ayağına gitti." Jaeyun gülerek, ileride onlarla konuşan arkadaşlarını izledi. Miyeon gergince Minnie'ye bakmamak için kendisi ile çatışıyordu.

Ve Jaeyun lafını geri aldı. Miyeon ondan sonra en zekisi falan değildi arkadaş gruplarının.

"Jungwon ne alaka?" Soojin hala anlamamış bir şekilde arkadaşlarına soruyordu.

"Jungwon da kocasına selam vermek için gitti." Jaeyun yanıtladı bu sefer onu. Miyeon oradaki herkes ile konuşurken, Jungwon en kenarda oturan Jay ile konuşuyor ve gülümsüyordu. Onları izlerken gözü Sunghoon'a kaydı.

Gözleri üzerinde olan Sunghoon'a.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 31, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

game, jakehoonWhere stories live. Discover now