0.7

214 30 46
                                    

>>farelerimharemkurmus
>cevrimici

farelerimharemkurmus:
yine gec kaldin okula
coktan iki ders gecti aptal uyan artik
iletildi 10.35

intiharmiedicekmisim:
bugun okula gelmiyorum
iletildi 13.42

farelerimharemkurmus:
sen okula gelmezsen ben evine gelirim
İletildi 15.23

intiharmiedicekmisim:
dusmaninin evine ne diye geliyorsun ki

farelerimharemkurmus:
canim oyle istiyor

intiharmiedicekmisim:
evime gelme
ben okulun onune gelirim

farelerimharemkurmus:
bu yagmurda yuruyemezsin buraya kadar
hastalanirsin biliyorum

intiharmiedicekmisim:
evim okula uzak ama

farelerimharemkurmus:
semsiyem var islanmam

intiharmiedicekmisim:
bugun yalniz kalmak istiyorum

farelerimharemkurmus:
var sende bir sey
gelince ogrenirim artik

intiharmiedicekmisim:
neden ilgili davraniyorsun ki
davranma
istemiyorum bunu
rahatsiz oluyorum

farelerimharemkurmus:
ilgili davranmiyorum
her neyse uzatmayalim
birkac saate orada olacagim
goruldu

Yağmur damlaları şemsiyemi delecek kadar sert iniyordu gökyüzünden. Aldırmayarak yürümeye devam ettim.

Soğuktu, giydiğim ince ceket yetmiyordu beni ısıtmaya. Bu yağmurda beni Osamu'nun evine götüren şey sadece meraktı. Onu merak ediyordum. Her zaman okula gelirdi o, her zaman şaklabanlık yapardı.

Cuma günü sezmiştim ondaki garipliği. Aptal sırıtışında bile bir değişiklik vardı, garipti.

Babası ile sorunları olduğunu zaten biliyordum ama sanki ondaki garipliğin nedeni değildi bu.

Farklı bir şeyler vardı, gizlemeye gücünün yetmediği bir takım şeyler...

Benden dahi sakladığı şeyler.

Dört yıldır tanıyordum onu. Benden başka kimseyle konuşmazdı, arkadaşı olmasam da tek sohbet ettiği kişiydim. Her şeyini bilirdim; babasıyla olan sorunlarını, ilkokul ve ortaokulda görmüş olduğu zorbalıkları vesaire.

Yavaşça kapı ziline bastım. Kapının açılmasını bekledim. Kapı açıldı ve Osamu kendisini gösterdi. Üzerinde çocuksu pijamaları ve yarım yamalak sardığı sargıları
bulunuyordu.

Yorgun gözlerine baktım, günlerdir uyumamış gibi duruyordu.

Şemsiyemi kapatıp içeriye girdim. Ceketimi holdeki askılığa astıktan sonra beni izleyen Osamu'ya döndüm. Yanakları kırmızıydı sanki.

Bir şey söylemeden kahküllerini kaldırıp elimi alnına koydum, sonrasında ise yanaklarına. Şimdi anlaşıldı bu durgun tavırlarının nedeni.

"Gidiyoruz. " dedim.

"Nereye?"

"Nereye olacak, hastaneye."

"Hasta değilim ki Fyodor."

"Ateşin var Dazai, sen deli misin? Çabuk hazırlan."

Omuzlarından ittim odasına yürümesi için.
Mızmızlanarak gitti ve ben de ceketimi tekrar giydim.

Osamu hep böyleydi. Ciddi bir şey olduğunda anlatmazdı bana, kendisi çözmeye çalışırdı ama en nihayetinde ben anlayıp olaya müdahale ederdim. Sahiden hiç değişmiyordu.

Osamu hazırlanırken ben de bu adrese bir taksi çağırdım. Cebimde fazla param yoktu aslında, yine de taksi ücretini ödemeye yeterdi. Şu anki önceliğim onu bir an önce hastaneye götürmekti.


my farewell letter [fyozai/texting] Where stories live. Discover now