20.bölüm

49 8 1
                                    

Yok dedim, yok Allah'ım
Bir acı daha çektirme
Kaldırabilecek gücüm yok
bu sefer ne olur Allah'ım.

"Abla noldu bir şey söyle !"
diyerek istemsizce bağırdığımda
Etraftaki sesler azalmaya başladı
"Abla konuşsana!"
"Yo-yoğun bakımda ... buse
Geldi senin hakkında doldurdu
dedemi ..... sonra dedem dediki"
Dedikten sonra durdu ablam
İçin için ağlıyordu
"Kalp krizi geçirdi işte herkes çok kötü hastanedeyiz "
Dediğinde telefonu kapadım

"Zifir ne oldu ?" Diyen sesin kime ayit olduğunu anlayamıyordum
Lanet titriyen ellerim ve dolan gözlerim işimi çok zorlaştırıyordu yanımda olan kamer'e baktım

"Busenin numarasını bulurmusun ?"
"Tabi " dediğinde masadan destek aldım telefonu bana geri verdiğinde arama tuşuna bastım
4. Çalışta açtı
"Naptın lan sen naptın ?
Ne dedin adamı kalpten götürtecek kadar .kimsin sen ya kimsin ne yaptığını sanıyorsun!"
"Ne diyorsun asin orda naneleri yiyen sensin şimdide banamı kızyorsun !"
"Siktirtme asinini
cevap ver bana!"

Dediğimde sinirden nefesim kesiliyordu kamer'e
çantamı işaret ettim
"Doğruları söyledim niye gittin Antalya'ya sessiz sedasız
Oruspuluk yapmayamı?"
Dediğinde uzun zamandır bu denli sinirlenmediğimi
fark ettim.

"Bana bak buse ben, sen değilim beni kendinle karıştırma ben senin gibi para için başkalarının altına yatmam
Sen kimsinde ben sana gideceğimi söyleyeceğim ha ?"
"Terbiyes-"
"Dedeme bir şey olursa seni olduğun yere gömerim... andım olsun yaparım bunu .
Bekle sen ,sadece bekle "
Dedikten sonra bir hışımla telefonu kapadım

Çantamdaki ilacı aldığım gibi ağzıma sıktım ve çantamı alıp  özür dileyerek çıktım
Bunlar böyleydi işte
İstedikleri gibi uysal olmayınca
Namusuna kadar sıçratırlardı
Pis gözlerini, sözlerini

Normalde hiç birine sataşmam karışmam böyle çirkin şeylerde söylemezdim ama söz konusu
Sevip değer verdiğim insanlar olunca kendime hakim olamıyordum gözlerimden sızan yaşlara beddua ede ede yürüyerek eve gitmeye çalıştım
Ona bir şey olursa toparlanamazdım bu sefer başaramazdım

Aniden aldığım kararla telefonumu çıkartıp
Bulanık gördüğüm yiğit bey yazısına bastım
"Efendim ?"
Sesimi iyi çıkarmaya çalışıtım
"Merhaba yiğit bey kusura bakmayın rahatsız ettim "
"Estağfurullah buyur ?"
"Be-" çenemin altından tutup
Titremesine engel olmaya çalıştım

"Ben izin istiyecektim bir kaç günlüğüne istanbula gidebilirmiyim de-"
"İyimisin sen ?"
"Dedem yoğun bakımdaymış
Zaten yarın son günümdü
Sonra haftasonuya gidip gelsem olurmu ?"
"Nerdesin sen ?"
"Yiğit bey olurmu lütfen "
Dedim kendimi zorlayarak
"Arabaların sesi geliyor neredesin sen?"
"Bilmiyorum "

"Konum at "
"Gerek yok eve gidiyorum"
"Asincim konumunu atarmısın?"
Dedi sabır diler gibi
WhatsApp'a girip konumumu attım ve aramayı kapattıktan sonra kendim yürüyüp küçük adımlarla devam ettim

Arkamda hissettiğim farların
Işığın fark edince kenara çekildim beni bulsun istemiyordum ben sadece eve gidip bolca ağlamak ve sonrasında İstanbul'a gitmek istiyordum

Ağaçların arkasına saklandım
Farlar çoktan sönmüş ,
Yiğit bey gitmişti
Herkez giderdi zaten
Arkamı döndüğüm an kafamı yumuşak bir şeye tosladığımda
Hiç haraket etmedim koku tanıdıktı. gitmemişti burdaydı
Burnum neredeyse göğsüne değecekken benim geri çekilecek gücüm bile yoktu .

Yenildim bu öyle bir yenilgiydi ki
Bir galibi yada mağlubu yoktu
Alnımı göğsüne yasladım
Ve gözlerimde yağmur sağanak oldu göğsüne yağdığında gömleği toprak oldu yaşlarımı kabul etti

ASİNWhere stories live. Discover now