10. Bölüm

30 3 14
                                    

Bölüme başlamadan önce, oy verip, yorum yaparsanız sevinirim.
Keyifli okumalar...

Şarkı: Büyük Ev Ablukada, HOŞÇAKAL KADAR

Sekizinci dersteydik. Boynumu yana doğru çevirerek rahatlatmaya çalıştım. Kendimi aşırı yorgun hissediyordum.

Yanımda hareketlilik hissettiğimde, Ekin'e baktım. Bana bakıyordu. Ne yapacağımı şaşırıp, bende ona baktım.

"B-bir sorun mu var?"

Ekin kaşlarını kaldırıp gözlerini kaçırdı.

"Yok."

Bende gözlerimi ondan çektim ve ilgimi derse vermeye çalıştım.

Fakat bu sadece çalışmakla kaldı çünkü ders boyunca hiçbir şey anlamadım.

...

Yolda Ekin ile yürüyordum. Bahsettiği kafeye gidiyorduk.

"Off bu gün nedense çok halsizdim."

Başını çevirip, ifadesiz yüzüyle bana baktı.

"Neden?"

Bunu merak ettiği için sormuyordu. Öylesine söz olsun diye sormuştu.

"Bilmem yorgun gibiydim, bi' halsizlik çöktü."

Kaşlarını kaldırıp, kafasını hafifçe salladı 'anladım' dermişcesine.

"Neden kafeye gidiyoruz?" Diye sordum ona.

"Çünkü konuşacağımız konu ayak üstü konuşulacak birşey değil."

Bu kadar önemli olan konu ne olabilirdi?

"Konunun babamla bir ilgisi var mı Ekin?"

Omzunu silkti ve yol boyunca hiçbir şey söylemedi.

...

Kafenin kapısını açıp içeri girdim. Bu kafeyi çok seviyordum. Kırmızı ve siyah ağırlıklı olan duvarlar bana Rihanna'nın Same ol' mistakes adlı şarkısını anımsatıyordu.

Herhangi bir masaya oturduktan sonra yanımıza tatlı bir garson kız geldi.

"Hoşgeldiniz efendim." Deyip önümüze menü koydu.

Kıza gülümsedim ve yanımızdan ayrıldı.

Menüye çok bakmadan her zamanki gibi latte içmeye karar verdim.

Ekin de menüyü kapatarak ne alacağına karar vermiş oldu.

Az önceki garson tekrardan yanımıza geldi.

"Karar verdiniz mi efendim?"

Sevecen kıza dönüp, "Ben latte alacağım." Dedim.

Ekin de filtre kahve istedi ve garson kız menüleri alıp yanımızdan ayrıldı.

"Ee anlat Ekin. Bu kadar önemli olan konu ne?"

Ekin önce masada birleştirdiği ellerine, daha sonra da gözlerime baktı.

"Bak Erva konu çok ciddi. Belki de bu yaptığım şey yüzünden bana kızacaksın, belki de kalkıp gideceksin. Bilmiyorum. Ama istediğini yap umurumda değil. Bu şey bir daha olsa bir daha yaparım."

Gözlerimi kıstım. Az çok tahmin edebiliyordum.
Babamı şikayet eden oydu.
Fakat eğer öyleyse bile ona bu konuda kızmazdım.
Çünkü ben onun yerinde olsam bende aynı şeyi yapardım.
Yine de böyle bir şeyi yapmadan önce, bana haber vermeliydi.

"Bak Ekin, ne yaptığını az çok tahmin edebiliyorum. Sana kızıp kızmayacağımı bilmiyorum çünkü ne hissedeceğimi bile bilmiyorum."

Ekin bir süre gözlerimi inceleyince, gözlerimi kaçırmak zorunda kaldım. Tam duvardaki grafitiye odaklanmışken garson kız gelip siparişlerimizi masaya bıraktı.

"Konuyu uzatmaya gerek yok. Babanı ben şikayet ettim. Bunu uzun bir süre düşündüm. Hatta o iğrenç adam üzerinde kan kusturucu, işkence fantezilerimi uygulamayı bile istedim. Ama bunu yaparsam benden nefret edeceğini biliyordum. Bak her ne söylemek istiyorsan söyle. Ama ben hiçbir şey için geç olmadan elimden geleni yapmak istedim."

Ekin bu konuda hassastı. Onun üzerine gitmeyecektim ama yıllardır yapamadığım şeyi tek hamlede yapmıştı. Asıl sorunda babamın bana inanmayıp daha iğrenç şeyler yapacak olmasıydı. Korktuğum şeyde buydu. Şuan tek düşündüğüm şey ise Ekin'e nasıl söyleyeceğimdi. Gözlerimin dolduğunu hissederek acı ile yutkundum. Bu halde olmam çok üzücü bir durumdu. 

Babamı uzun bir zaman görmüyordum. Onların yanına hiç gitmiyordum.

Dünya; beni doğuran annemi bile görmemi istememem kadar kötüydü.


Topuklu Ayakkabımı Bağla | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin