Gözlerindeki Perde

71 12 0
                                    

Esme içeri girince  başı öne eğik bir şekilde hiç ses cıkarmadan bekledi.O kadar sinirliydi ki yüzüne bakmak bile istemiyordu.

Stefan Esme'nin içeri girdiğini hissedince evrakları ile ilgilenir gibi yapıp sanki  titremesine neden olan odadaki varlığı  yokmuş gibi davrandı

"Tanışma faslını geçtiğimize göre direk konuya girmek istiyorum."aslında yüzüne bakmayı çok istiyordu ama artık onun karşısında oduncu değildi. Bir dük ve işvereni olarak mesafeyi koruması gerekiyordu.Bu sınır ikisi arasında kesinlikle olmalıydı zira o çizgiyi geçmeye çok müsaitti Esme'ye karşı.Bir an sadece bir an bakmak istedi yüzüne .Başını kaldırdığında gördüğü manzara karşısında sinirlerine hakim olmasına imkan yoktu .Sinirle masanın arkasından hızlıca çıkıp yanına gitti ve kolundan tutarak.

"Bu yüzündeki de nedir?Karşıma gelirken bunu takabileceğini kim söyledi ? Sanki yüzünü hiç görmemişim gibi. Benimle dalga geçme yöntemin beni aşağılamaya çalışman mı?"

Esme sadece gözlerine bakabiliyordu gözlerini çerçeveleyen tülün ardından.

"Majesteleri canımı acıtıyorsunuz.Evin içinde yüzüm açık dolanmam yasak."canını acıttığını görünce birden kolunu bıraktı.

"Daha önce de yüzünüzü gördüm küçük hanım. O sınırı geçeli çok oldu aç yüzünü elimden bir kaza çıkmadan. Bu evde bir daha öyle dolandığını görmek istemiyorum.Buranın sahibi benim,ben ne dersem o olur.Aç şu yüzünü! " ses tonu çok sert ve netti.

"Majesteleri ben bu evde yaşamıyorum.Buraya gelme gibi bir niyetim de yok.O yüzden beni görmek istemenizdeki nedeni söylerseniz sevinirim."

"Benim topraklarım içinde yaşıyorsan benim kurallarım geçerlidir küçük hanım şimdi o kafandaki şeyi çıkartmazsan sonuçlarına katlanırsın. Bir rahibe ile yaşamak isteseydim rahip olurdum.Dilersen hizmetçi şapkası takabilirsin dün akşam taktığın gibi.Tanımayacağımı düşündün değil mi ?"Esmenin kan beynime sıçramak üzereydi sakinliğini koruması çok zor bir derecedeydi artık.

"Bir daha asla hizmetçi şapkası takmayı düşünmüyorum.Dün gece söyledikleriniz hala kulaklarımda majesteleri, insanları bu kadar aşağılamanızı size hiç yakıştıramadım. Özellikle oduncu olduğunuzu söyleyerek yalan atmakta sakınca görmezken."

"Ben kimseye yalan soylemedim.Hic bir zaman oduncuyum demedim.Bu kanıya siz vardınız küçük hanım" dedi Esme' nin kokusunu alabileceği kadar yakınına gelerek.

"Tabi , haklısınız ama sizde inkar etmediniz ve benimle günlerce bir oduncu olarak duygularınızı paylaşmadınız değil mi?"

"Duygumu? Beni yanlış anladınız sanırım ben sadece size yardımcı olmanız için içinde bulunduğum durumdan bahsettim."

"Bunların bir önemi yok artık.Sadede gelirseniz sevinirim." masasına geçerek sandalyeye oturdu.

"Bir müddet beni tedavi etmeni istiyorum.Verdiğin krem yaralarıma etki etmeye başladı ayrıca yaptığın karışımlar rahat uyuma mı sağlıyor."

"Dün gecede rahat uyuduğunuza dair söylentiler var.Belki odanıza kim girdi ise ondan da karışım isteyebilirsiniz." Bu evde herkes herşeyi biliyordu.Ve daha sabah olmadan dedikodu yayılmıştı bile.Oysaki odasına gelen bayanı geldiği gibi geri göndermişti Stefan

"Kimden duydun bunu?" Kıskançlıkla bunu söylediğine inanamıyordu Esme

"Kimseden"

"En nefret ettiğim sey dedikodudur.Benim ekmeğimi yerken kimse dedikodumu yapamaz.Bunu sana kim söylediyse hemen söyleyeceksin.Yoksa sonu kötü olur."

AŞKIN İLACIWhere stories live. Discover now