5. Bölüm

54 7 4
                                    

*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Bir sarmaşık nasıl yaşardı? Sarılacağı bir dal, gövdesine tırmanacağı heybetli bir ağaç olmadan tek başına varlığını sürdürebilir miydi? Ben Menekşe yeni yaşamımda kelimenin tam manasıyla Tılsımlı Bahçe'ye bağımlıydım. Gerçek Sarmaşık da öyleydi. Uzun yıllar boyunca -veyahut asırlar- bahçeden dışarı adım atamamıştı. Büyük Savaş bile bu emniyetli sınırlara sıçramamış, tılsımı bozmaya gücü yetmemişti. Sadece şu kısmı anlamıyordum; birçok insan elim savaşta hayatını yitirmişken neden hiçbiri bahçeye sığınmayı düşünmemişti? Kim bilir belki o zaman daha az zayiat verebilirlerdi. Konusu açılırsa bunu Dudu Hanım'a sormayı deneyecektim. Ne var ki yaşlı kadın geçmişle alakalı meselelerden ateşten kaçınır gibi kaçınıyordu.

Dışarıda güneşli fakat sarı ışıklara rağmen soğuk bir hava vardı. Gülsüme taş fırında susamlı çörek yapıyordu. Sıcak hamur kokusu bütün salonu sarmıştı. Rutubetli ve kirli şato buraya ilk geldiğim günkü karanlık çehresinden bir nebze sıyrılmıştı diyebilirim. Gülsüme'yi temizlik işine ikna etmek inanın hiç kolay olmamıştı benim için. Şatonun sadece kullandığımız alanlarını temizlemek bile ortamın havasını müthiş ferahlatmış ve yeni yuvamı yaşanabilir kılmıştı.

Evin kuzey cephesinde toz yığınından müteşekkil devasa bir kütüphane mevcuttu. Üzülerek söylemeliyim ki henüz oraya girmeye iznim yoktu. Temizlik bahanesiyle birkaç kez şansımı denesem de Dudu Hanım kitapların gül yüzünü görmeme katiyen müsaade etmemişti. İhtiyarcığım son zamanlarda depresif bir disiplin perisine benziyordu. Yürek yiyip de yanına yaklaşmak veyahut ondan bir şey talep etmek mümkün değildi.

Neredeyse bir aydır Yakutistan'da ikamet ediyordum. Eğer planda değişiklik olmazsa geriye iki ayım kalmıştı. Bu süre zarfında portredeki kadınla yani hakiki Sarmaşık'la hiç iletişim kurmamıştık. Üç aylık mühletin sonunda ortaya çıkacağını tahmin ediyordum. Umarım sözünde durup da geri dönerdi. Yoksa mutsuzlar ülkesinde sonsuza kadar yaşamak zorunda kalırdım. Böyle bir senaryoyu düşünmek bile istemiyordum.

"Gülsüme canım," dedim kahvaltı masasına mini mini bir kuş gibi otururken, "bugün bahçeyi biraz keşfetmek istiyorum. İkinci kulenin merdiven temizliğini ertelesek mi? Hem sen de azıcık dinlenmiş olursun."

Gözlerimi irice açıp ona kedi bakışı attım. Her ne kadar fikir benden çıksa da şatonun beş tane yüksek mi yüksek kulesini temizlemek için bu denli acele etmemize gerek yoktu. Dün kaldığım kuleyi ak pak edeyim derken bel ağrısından bütün gece uyuyamamıştım. Aksi gibi Gülsüme benim gazımla bütün ülkeyi temizleyecek motivasyona sahip hale gelmişti. Bu işi daha geniş bir zamana yaymayı teklif etmeme rağmen son günlerde tavsiyelerime pek kulak asmıyordu. Dediğine göre temizlik sayesinde artık daha az ağlıyor ve daha seyrek gözyaşı mendili kullanıyordu. Bilindiği üzere hâlâ Büyük Savaş'ta yitirdiği yakınlarının yasını tutuyordu Gülsüme.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 20 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Asalak Bir SarmaşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin