[17]

246 17 1
                                    

VOTE SINIRI:5

Mert yüzünü görebileceğim şekilde yanıma yaklaştı.

Arabanın yanan farlarının yüzüme gelmesini engelleyen vücuduydu.

"Neden burdasın!?"diye soru sorduğumda cevap vermek yerine yanıma gelip yüzüme baktı.

"Sana bir soru sordum?"deyip kaşımı çatarak baktığımda etrafına bakınıp "burada mı konuşacağız?"diyerek soru sorduğunda"ben seninle hiç bir yere gelmem."deyip kollarımı birbirine bağladım.

"Daha sakin bir yere geçelim."deyince sinirden sesli bir şekilde güldüm.

"Sen bana emir mi veriyorsun? Kendinde benim karşıma çıkacak yüz bulabiliyorsun."dediğimde"ben bir şey yapmadım."dediğinde "yaptın. Sakın inkar edip de daha fazla yüzümden düşme!"deyip bağırmaya başladığımda kolumu kavrayıp"burada konuşmayalım. Lütfen."dediğinde kolumu elinden kurtarmaya çalışıp "bu cümlelerin beni etkilemez. Kolumu bırak!"deyip daha da çekmeye çalıştığımda beklemediğim bir anda kolumu bırakıp belimden tutup kendine çekerek sarıldı.

Kollarını belime dolayıp geri çekilmeme engel olurken sinirden gözlerimi kapatıp geri açtığımda ellerimi göğsüne koyup iteklemeye başladım.

"Lütfen.." kulağıma fısıldayarak söylemişti.

"Bir dakika böyle duralım lütfen ışıl."dediğinde itiklemeyi bırakıp içimden saniyeleri saymaya başladım.

Bir dakika dolduğunda "bir dakika doldu bırak beni"dediğimde itiraz etmeden geri çekilip ağzıma girmiş olan saçı kulağımın arkasına koydu.

Parmakları yüzüme değdiği zaman vücudum bu anı bekliyormuş gibi soğuk terler dökmeye başladı.

Elini rahatsız olduğumu anlamış gibi yüzümden geri çektiğinde bir adım uzaklaştığımda "ışıl. Neden böylesin?"dedi "neden bana bunu yapıyorsun?"deyip dudağını yaladığında İtalya'ya gelmeden önceki öpücüğü aklıma geldi.

Aklıma gelen öpücüğünü unutmak isteyerek içimden İstanbul'a geri döndüğümü düşündüm.

"Mert ben hep böyleydim."deyip sert bakışlarımı gönderdiğimde bir adım yaklaştığında "sakın yaklaşma."deyip kolumu uzatıp aramıza sınır koydum.

"Sana iyi davranmam için bir neden yok. Neden iyi davranayım ki sana!"dedim sesim olmadığı kadar gür çıktığında bu beni bile şaşırttı.

Sesimi alçaltmayıp "sen kendi kendine çizip durdun. Benim aşkla ne işim olur? Ben daha on yedi yaşındayım! Aklım sürekli derslerimde ve kariyerimde! Seninle beraber olmayı aklımın ucundan bile geçirmedim. Sen nasıl benim hakkımda böyle bir şey düşünürsün ki!?"diyerek sorduğumda"Haklısın. Bende kariyerimle ilgileniyordum sen gelince işler karıştı. Hep seni düşünür oldum. Aklımdan hiç çıkmadın ışıl. Hayatımda değer verdiğim tek kişisin. Bu yüzden senin de bana hak vereceğini düşündüm. Öyle düşünmediğin için sana kızmıyorum... Kızmam da..."dediğinde sessizce izleyip yüzüne baktım.

Gözleri dolmuş gibiydi. Bu muameleyi hak ediyor muydu?

Bilmiyorum.

"Kızamazsın zaten mert."deyip saate baktım.

"Ben gidiyorum. Lütfen bir daha buraya gelme!"deyip arkamı dönüp yurdun kapısından içeriye girdim.

Arkamı dönüp bakmamak için kendimi o kadar çok zorladım ki çene kaslarım ağrımıştı.

Odama çıkıp kendimi yatağa attığımda Mert'in söyledikleri kulağımda çınlamaya başladı.

Hep seni düşünür oldum. Aklımdan hiç çıkmadın.

Airpod'u kulağıma takıp söylediği sözleri unutmaya çalıştım.

Bana söylediği sözleri es geçip bana kızamazsın zaten deyip sözlerini bir çırpıda unutup sert sözlerimle kalbini kırdım.

Ya da ben öyle düşünüyordum.

Yarın okula gidecektim. Aynı şeyler tekrarlayıp duruyordu.
Tüm günümü derse adamıştım.
Daha doğrusu adamışlardı.

Telefonumu açıp sosyal medyada gezindikten sonra gözlerimi yumup uyumaya çalıştım.

                      ********

Her zamanki gibi sabah dadımın mutfakta çıkardığı sesler ile uyandım.

Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra giyinme odama gidip spor kıyafetlerimi giyindim.

Yurttan çıkıp yürüyüş alanına doğru yavaş adımlarla gidip yaklaştığımda adımlarımı hızlandırdım.

Yarım saat yürüyüş yaptıktan sonra ayaklarım yorulunca bir yere oturdum.

Ayaklarımın dinlendiğini hissettiğimde oturduğum yerden kalkmam ve geri oturmam bir oldu.

Bir anda başım dönmüştü. Bir kaç dakika daha oturduktan sonra yavaşça kalkıp yürümeye başladım.

Etrafa baktığımda önümü bulanık gördüğümde gözlerimi kırıp geri açtım.

"Ne oluyor ya!"dedim kendi kendime.

Gözlerimin etrafı bulanık görmesi yetmiyormuş gibi bir de başım dönüyordu.

Bir kaç adım daha attığımda önümde bana doğru yaklaşan bir kararma gördüm.

Bir anda gözlerim kararınca yerden dengemi sağlayamayınca düştüm.

Yere düşerken çıplak sırtımda bir ısınma hissettiğimde birinin beni tuttuğunu anlayınca gözlerimi kapattım.

Bayıldığımda aklımda olan tek şey belimi tutan sıcaklığı tanıyor olmamdı.

                   **********

"Hâlâ uyanmadı ne yapacağız. Annesini mi arasak?" konuşma seslerini uğultulu bir şekilde duyduğumda gözlerimi açmaya çalıştım.

Gözlerim açıldığında karşımda yüzüme endişeyle bakan Esra'yı gördüğümde "ne oldu kızım! İki saattir kendine gelemedin! Ödüm koptu birşey oldu diye!"dediğinde uzandığım yerden oturur pozisyona geldiğimde oturmama yardımcı oldu.

"Esra. Ben hiç bir şey hatırlamıyorum."deyip yüzüne baktım.

"Yürüyüş alanında bayılmışsın güzelim. Çok şanslısın ki oradan biri geçiyordu da seni revire getirdi."dediğinde etrafa bakınıp odamda olmadığımı anladım.

"Kimdi? Beni buraya kim getirdi?"diye sorduğumda benden gözlerini kaçırıp "birisi işte"dediğinde "Beni kim getirmiş öğrenmek istiyorum."dediğimde "peki söylüyorum"dedi.

Oturduğu yerde dikleşip yüzüme baktı.

Ben ise ağzına odaklanıp kimi söyleyeceğini merakla bekliyordum.

"Dövme yaptırmadan önce okulda beni beklediğin zaman yanında bir adam vardı ya!"deyip durduğunda "evet!?"dedim sinirli bir sesle.

"Sana adres soran adam getirdi"dedi.

Beni Mert mi revire getirmişti!?

Bu bölümü nasıl buldunuzzzz

Beni desteklemeyi unutmayın 💋

RESTORAN Where stories live. Discover now