KIZIL GECE +18

18 yaş üstü okurlarımın dikkatine!

Yeni hikayemin girişini yazdım
+18'dir. Eğer beğenirseniz, hikayeye gidip ilk tarih bırakanlardan olup, kütüphanenize ekleyebilirsiniz.

Oyna Ya Da Öl'ün finalini yazıyorum. Hemen ardından Kızıl Gece'ye ağırlık vereceğim.

Burgonya Kızı haziran da başlayacak ve kurgusu itibariyle en uzun, en sık bölümleri oraya atacağım.

Buyurunuz.
♟

️

"Hızlı... Hızlı! Daha hızlı ol!"

Hızlandı ama hala yeterli değildi. İçimdeki dizginlemez isteği bir türlü tatmin edemiyordum. Edemiyorlardı. İşin özü arkadamdaki herifi mekanda ilk gördüğümde, iri kesimine bakarak bir ihtimal vermiştim. Bu kez hazzın doruklarına tırmanabilirim, demiştim ama daha içime girişinde onun da bir halta yaramayacağını anlamıştım.

"Hadi ama!"

İri elleri göğsüme uzanınca ittim. "Aşma haddini! İşine bak."

Bu kez belimi kavradı. Kendini bana iterken çıkardığı sesler libidomu tekmeliyordu.

"Hadi! Tüm yapabildiğin bu mu!"

Öfkelendi. İstediğim gibi... Hızlandı. Bedenini benimkine çaptıkça iniltileri dağınık odasının duvarlarında yankılandı. Sesimin çıkmaması onu daha fazla öfkelendirirken, daha fazla hızlandı ama bu yaptığı sadece erken gelmesine sebep oldu. Ahmak herif. Pantolonumu çekip, düğmesini ilikledikten sonra musluğu açtım ve ellerimi yıkadım. Havlunun lekelerle dolu olduğunu görerek ellerimi siyah, bacaklarımı kusursuzca saran pantolunuma sidim, deri ceketimi üzerime geçirdim.

Adımlarım çıkışa giderken, "Gidiyor musun?" dedi, adını öğrenmeye gerek duymadığım herif.

Kulpu indirdim. "Çıkış kapısı burasıysa, evet:" Kapıyı açtım ve alaycılıkla "İşte, burasıymış." dedim.

Şaşkınlıkla gülümsedi. Kendisinden emindi. Öz güveni tamdı. Muhtemelen ilk kez bir kadından bu muameleyi görüyordu. Karşılaştığım ilk hayal kırıklığı değildi. "Anladım, numaranı vermeyeceksin. Bari adını söyle."

Ona yandan bir bakış attım. Tümüyle çıplak olan kaslı bedeni yatakta dirseklerinin üzerinde duruyordu. Bana yavşarken rengini fark etmediğim gözleri yeşildi ve çekikti. Arka cebime uzandım. Pakette son kalan iki sigaradan birini alıp dudaklarımın arasına yerleştirdim, yaktım. Derin bir nefes çekerken, iyi günümde olduğum için "Deniz." dedim.

Sonra iflah olmaz bedenimi Fransa'nın rüzgarlı havasına bıraktım. En sevdiğim ikinci şey olan bordo motoruma atladım ve karanlığın içinde bir yılan gibi kırılarak evime doğru yol aldım.

♟️

İnce topuklularımın beton zemini döverek çıkardığı tok sesleri ardıma alarak depoya ilerledim. Kapıda duran iki herifin beni görmesiyle hazırola geçmesi bir olmuştu. İzbandut zevahirleri bana sökmezdi ve bu, buralarda iyi bilinirdi. İçeriye attığım ilk adımla birlikte bileğimde duran siyah lastiği işaret parmağımın ilk boğumuyla bir tur çevirdikten sonra çıkardım. Omuzlarıma dökülen saçlarımı rastgele tepede topladım ve malların başında dikilen amcamın yanına ulaştım.

Beni görmesiyle gülümsedi, sevdiğim ilk şey.

"Bu parti nasıl?" diye sordum gözlerim kare biçimindeki paketlerin üzerinde dolaşırken. "Bir yamuk yok değil mi?"