↬ two

191 42 14
                                    

TW: French kiss, make out.

one and half year ago, Tokio.

●●

Japonya'da pek fazla büyük konser olmazdı. Dünyaca ünlü bir grubun Tokyo'ya geldiğini duyduğunda direkt bilet almıştın. Kaçıracağın bir şans değildi. Her ne kadar bir kadın olmuş da olsan bu tarz eğlencelerden uzak kalmak senin için kabustu. Arkadaşlarınla dünyanın farklı yerlerine seyahat edecek, konserlere gidecek, barlarda gezecektin. Bunlara muhtaçtın.

"...All that money, the money is the motive
All that money, the money she be foldin'
Girl, put in work, girl, girl, put in work..."

Bir yandan televizyondan yüksek sesle çalan şarkıyı söyleyip dans ederken bir yandan da konser için makyajını yapıyordun. Fazlasıyla iddialı bir göz makyajı yapmıştın. Yüzüne fazla bir şey yapmamıştın ancak gözlerin... Seni gören kişinin ana odağı olacaklardı.

Uzun saatler ayakta kalacağın için hem şık kombini tamamlayan hem de ayaklarını ağrıtmayacak bir bez ayakkabılarını ayağına geçirdin. Senin evinde birlikte hazırlandığın yakın arkadaşlarına biraz hızlı olmalarını belirttin ve gelmesi genellikle iki dakika süren asansörlerin düğmesine bastın. Üç kız sıkış tepiş kapıya toplandıklarında üç arkadaşını da sırayla süzdün ve ne kadar harika göründüklerini düşündün. Hepsi ayrı güzelliklere sahip tıpkı senin gibi başarılı ve zeki kadınlardı. Onların bu yönlerini bilmek senin gözünde onları çok daha güzel kılıyordu.

Asansörde sabırla kat numarasının tek tek düşmesini bekliyordunuz. Senin dairebin birkaç alt katında sizin asansörünüze binen bir gurup erkek size birkaç beğeni dolu bakış atmıştı. Ancak memnundunuz ki medeni bir ülkede yaşıyordunuz. Zemin kata ulaşmayı beklerken kendinden emin olamadığın için küçük boyutlardaki çapraz çantanı açıp dairenin kartını ve telefonunu alıp almadığını kontrol ettin. İkisini de almıştın. Çantanı kapatıp asansörün bir duvarına bedenini yasladın ve tekrar beklemeye koyuldun.

●●

Taksiden inmeden görüş açına giren ancak taksiden indiğinde uzunluğunu çok daha iyi kavradığın giriş sırası gözünü korkutuyordu. Sıranın hızlı ilerlediğini görmek içine su serpse de bunca yıllık hayatın boyunca ilk defa böylesi uzun bir konser sırası görüyordun. Şaşırmamak elde değildi. Arkadaşlarınla ettiğiniz sohbetlerle zaman geçerken aynı zamanda güneş de batıyor, hava serinliyordu. Havanın serinlemesine karşı üstüne ceket alarak tedbirli olduğunu düşünüyordun ancak bacakların için aynı tedbiri aldığın söylenemezdi. Şimdiden havanın hafif serinliğini hissediyordun bacaklarında.

Bilet ve kimlik kontrolünden geçtikten sonra arkadaşlarınızla kalabalığın içinde el ele ilerleyerek biletini satın almış olduğunuz koltukları aramaya koyuldunuz. Sen yürümeye devam ederken arkdandan birden birinin senin omzunu kavramasıyla durdun ve arkanı döndün. Senin durmanla sırasıyla diğer arkadaşların da durmuş ve arkalarını dönmüşlerdi.

Gördüğün hiç de yabancı olmayan tanıdık simayı çıkartman işten olmamıştı. Bir buçuk yıl önce Rio'da tanıştığın bu tatlı ama bir de o kadar yakışıklı Japon çocuk şu an tam karşında duruyordu. Kaderin tatlı oyunudur ki gerçekleşeceğine pek imkan vermediğin olay gerçekleşmişti. "Osaka'dayım. Eğer bir gün olur da kader bizi karşılaştırırsa o gün sana istediğin şansı vereceğim." Aklında o gece kurduğun cümle şimşek hızıyla belirdi. Evet, o gece bu yakışıklı adama tam olarak bu cümleyi kurmuş ve üstüne onu öpmüştün. Şimdi karşında gülümseyerek sana bakan adam tıpkı o gece sana şaşkın şaşkın bakan adamla aynıydı. Yüzünde ve saçlarında en ufak bir değişiklik yoktu. Aynıydı.

ツ ɪ ᴡᴀꜱ ɴᴇᴠᴇʀ ᴛʜᴇʀᴇ「𝐠𝐞𝐭𝐨 𝐱 𝐫𝐞𝐚𝐝𝐞𝐫」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin