|35|

315 10 2
                                    

8 Ocak 2023,

Asilhan Karavadi

Günün bütün yorgunluğu üstümdeydi, bedenimi yatağa bırakırken bile rahatsızdım. Son bir haftam çok hızlı geçmişti, çok çok hızlı geçmişti. Norveç'ten dönüp açılış için uğraşmaktan kendimi bile görmez olmuştum. Aynadaki yansımamdan yorgunluk akıyordu. Adını koyamadığım bir boşluk vardı içimde, havaalanından bu yana kapanmayan koca bir delik misali ve bu beni daha çok yıpratıyordu.

Soluma doğru dönerken üzerime aldığım örtüyü düzelttim. Komodin üzerindeki çerçevede bana gülen güzel gözleri gördüm her gece olduğu gibi. Keşke yanımda olsaydı. Tarifsiz özlemiştim onu. Durmadan kokusunu arıyordum. Beni kendime getiren enerjisini, sevgisini, ilgisini... Dudakları hâlâ dudaklarımdaymış gibi, elleri sürekli yüzümü severmiş gibi... Aradıklarım yoktu, onsuz uyuduğum yedinci gündü bugün ve yetmiş yıl gibi uzun geliyordu. Onunla uyumaya kısa sürede alışmıştım fakat o kadar kolay kopamıyordum. Asıl yatağımı yadırgıyor, geceleri sürekli uyanıyordum.

Beni ona meftun eden neydi hâlâ bulamamıştım, merak da etmiyordum çünkü halimden memnundum.

Sırtüstü atarken kendimi telefonumu çıkardım cebimden. Ekrana düşen bildirimlerin içinde Mihra'ya ait hiçbir şey yoktu. Yazmamış olmasını garipsedim çünkü cevap veremeyeceği bir mesajla sonlanmamıştı konuşmamız. Telefonumu açıp sohbetine girdim merakla. Sahiden de yazmamıştı, benim mesajım duruyordu en sonunda.

Olduğum yerde doğrulup daha ciddi bir şekilde düşündüm. Duyduğum endişeyi belki de bir anne çocuğu için hissedebilirdi. Öylesine güçlü bir şekilde beni sıkıştırırken hiç beklemeden mesajlarımızdan çıkıp rehberime girdim. Son konuşmalarda kolayca adını buldum ve aradım. Açmadı, daha çok korktum. Sakin kalmaya çalışarak bir kez daha aradım. Gergin bekleyişim yine olumsuz sonuçlanırken biraz daha panik yaptım.

Neredeydi bu kız?

Mihra'yı aramayı bırakıp Mina'yı aradım. Mina da açmadı telefonumu. Israrcı olmayıp Emin'i aradım bu kez. Eğer o da açmazsa gerçekten bir şeyler olduğundan şüphelenecektim. Sonuna kadar beklediğim arama da cevapsız kaldı. Sikeyim! Nereye kaybolmuştu hepsi birden? Yatak rahatsız hissettirince kalkıp odada volta atmaya başladım. Birinden biri aramamı görüp döner diye birkaç dakika bekledim ama olmadı. En güven vermeyen, en sorumsuz olana kalmıştım yine. Usulca Burak'ı aradım, açacağına dair umudum hiç yoktu fakat beni ilk kez şaşırttı.

"Bütün gün beraberdik amına koyayım! Ne istiyorsun?"

"Mihra'yla konuştun mu hiç Burak?"

"Ne?" Eve hangi ara gitmişti de uyumuştu bilmiyordum ama bu aptallık uyku aptallığıydı.

"Mihra'yla konuştun mu?"

"İki, üç gün önce konuştum en son. Niye?"

"Yok bir şey," dedim saçlarımı dağıtıp. "Kapat sen." Alttan gelen arama yüzünden kısa tutmuştum ve Emin'e dönmüştüm.

"Abi aramışsın yeni gördüm,"

"İyi bok yedin!" İçimde parlayan öfkeyi tutmaya çalıştım. "Mihra'ya ulaşamıyorum, sevgilin de cevap vermedi. Haberiniz var mı?"

"Yok," dedi Emin. "Korkma abi, belki uyuyordur." Uyusa dahi uyanırdı, çok hafifti uykusu. Hem yeni uyumuş bile olsa mesajıma saatler önce cevap verirdi.

"Sağ ol ben hiç düşünmemiştim," boş bir teselli cümlesiydi. "Kapat." Ona söylemiş fakat kendim yapmıştım.

Şu an teselliye değil Mihra'ya ihtiyacım vardı, ondan haber almak istiyordum. İyi olduğunu öğrenemeden değil uyumak nefes almak bile ağır gelecekti bana. Odanın içinde dönmeyi bıraktım ve oturdum. Bacağımı istemsizce sallarken beklemekten başka şansım yoktu. Birinin ya da bizzat kendisinin bana haber vermesi lazımdı. Bekledim, bekledikçe boğuldum. Geçen dakikalar saat gibi geliyordu, sanki zaman tıkanıyordu ben ona ulaşmak istedikçe. Aldığım derin soluklar beni rahatlatmaktan ziyade eziyordu. Elim kolum bağlı oturuyordum ve bunu kabullenmekte başka şansım yoktu.

22 | Yarı TextingWhere stories live. Discover now