40.BÖLÜM

23.5K 698 85
                                    

Savaş, İstanbul'a geldiklerinde Hare'yle kaldıkları evde kalmak istemediği için başka bir eve geçtiler. Herkes odasına çekilmişken evi terk etmelerinin üstünden iki hafta geçmişti. Savaş bu sürede hiçbir şey yapmamıştı. Üzerinde bir durgunluk vardı. Hare'ye kadar tüm benliğini o şirkete vermişti. Şimdi her şeyi arkasında bırakıp gitmek onu üzmüştü. Daha doğrusu üzmekten ziyade alışılmışlığın dışına çıkmanın getirdiği bir durgunluk vardı. Evi terk etmeden hemen önce şirketteydi. Amcaları ve abilerine buraya vermeyeceğine yemin edebilirdi. Ama diğer gün kendi isteğiyle tüm hisseleri onlara bırakmıştı. Çok emek vermişti. 29'u devirmişti. Erginlik dönemine girmişti neredeyse artık. Tüm gençliğini harcadığı şirket bir hiçe dönüşmüştü. Bazen bu şirket ve ailesiyle bu kadar uğraşacağına kendi şirketini kursaydı şu an hayatı ne durumda olurdu diye düşünmekten kendini alamıyordu. Belki Avrupa'nın belki Dünya'nın en zenginlerinden biri olmuştu şu an. Burada kendisinde fazlasıyla hata görüyordu. Halil'i de alıp en başından o evden gitmeliydi. Halil vurulmamış sağlıklı kendisi de ... Hare'yle tanışmamış olacaktı. Hem üzgün hem kırgın hem sinirli hem de anlayışlıydı Savaş Hare'ye karşı. Şimdi çıkıp gelse kollarını açardı yine. Sanki Hare olmadan hep eksik kalacak gibi hissediyordu. Biliyordu ki Hare kendisini hiçbir zaman onu sevdiği kadar sevmeyecekti. Savaş'ın duyguları abartılıydı. Nefreti de sevgisi de düşmanlığı da... Ve bu kendisini çok yoruyordu. Şu an olduğu gibi. Sesini duymak gözlerine bakmak istiyordu. Ama pek de mümkün gorünmüyordu. Aramıştı ama bulamamıştı. Güldü kendi kendine. Yüzsüzlüğüne güldü. Kalbi acıyordu. Sevginin acıtmaması gerekiyordu. Ama Savaş'ın yüreği alev alevdi. Acaba Hare de mi böyle hissettiği için gitmişti? Her sabah o evde alevler içinde yanıp sabahına küllerinden mi doğmuştu? Çok acıtıyordu... Sonu olmayan bir döngüye girmek çok acıtıyordu. Biliyordu ki bir şeyler uğraşmazsa düşünmekten kafayı yiyecekti. Bu yüzden yarından itibaren çalışmalara başlayacaktı.

Hare ise alışma aşamasındaydı. Okuluna gitmişti. Genel olarak sosyal bir insan olmadığı için eski okulunda da sadece Buğra vardı. Burada da birkaç kişiyle tanışmıştı. Türkiye'deki hastane yoğunluğundan sonra Norveç'in sakinliğine alışmaya çalışıyordu. İstanbul'un kaosundan Norveç'in sakinliğine geçmeye çalışıyordu. Ruhen de bir karmaşa içerisindeydi. Geçen iki haftada mental olarak iyi olmadığı ağladığı günler çok olmuştu. Çok mutsuzdu. Buraya geldiği için Savaş'ı terk ettiği için. Bir veda bile etmeden gittiği için çok üzgündü ama pişman değildi. İyileşmesi gerekiyordu. Hare'yi yaralayan tek şey Savaş değildi. Hare ; babasına, abisine, hayata... Her şeye kırgındı. Yaralıydı. Arkasında bir sürü kişi bırakmıştı. Ama üzülen tek kişi Savaş'tı. Buğra'yla görüştüğü için onu geride bırakmış saymıyordu kendini. Yani ondan da emin değildi. Hare, Savaş'ın kendisini sevdiğinin farkındaydı. Ama yaşananlara dönüp baktığında iyi şeyler kötü şeyleri gün yüzüne çıkarmıştı. İstanbul'daki evdeyken Savaş sürekli kendisine iyi davranmıştı. Sevgisi ve ilgisiyle sarhoş olmuştu. Belki hipnoz bilemiyordu... Aren tarafından kaçırdığında ölüm korkusunu tatmıştı. Ve bu Hare'yi sevdiklerine yöneltmişti. Sanki o an Savaş'ı affetmeliydi. Yarın yaşayacağının bir garantisi yoktu. Kendisine dürüst olması gerekirse Savaş'ı affetmişti. Ama unutamıyordu... O evde şiddet görmüş, aşağılanmış, taciz edilmişti. Kendisini değersiz hissetmişti. Tekrar konağa gidince Savaş'ın kendisini öptüğü her yerde bir acısının olduğunu fark etti. Tekli koltukta dışarıyı izlerken orada uyuduğu geceleri, çalışma odasında senet imzalarken evsiz olduğunu... Her odada her yerde bir anısı vardı. Ve bir tanesi bile iyi değildi. Zirveye çıkmışken bir anda yine en dibi görmüştü. Ve bu Hare'yi tüketmişti. Birçok şey olmuş ve tükendiği yer burası olmuştu. Şimdi de şarj olmaya çalışıyordu. Kendini toparlamaya ruhunu özgürlüğe kavuşturmaya çalışıyordu. Belki birgün tekrar Savaş'la karşı karşıya geleceklerdi o anda hazır olmak istiyordu. Bir ilişkiye belki bir evliliğe... Şu an böyle bir düşüncesi olmasa da Savaş çocuk seviyordu. Belki ileride çocukları da olurdu. Kendisi çok sevmezdi ama zamanın getirecekleri ve götürecekleri belli olmazdı.

BerdelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin